Oktay Akbal’dan Zeynep Göğüş’e

11 Ağustos 2022 Perşembe

Oktay Akbal ve Cumhuriyet gazetesi... Bu ikisini ben birbirinden ayrı hiç düşünmedim... Lise yıllarımda onun kitap eleştirilerini Vatan gazetesinde okusam da çok sonra 1990’larda kısa bir süre aynı gazetede çalışmış, Milliyet’te “köşe komşuluğu” yapmış olsak da benim için o hep Cumhuriyet’in Oktay Akbal’ıydı. Aradaki kısa kaçışı saymazsak 1968’den sonsuzluğa göçtüğü 2015 yılına dek Cumhuriyet’te “Evet-Hayır” köşesiyle okurlara ışık saçtı...

ÖNCE EKMEKLER BOZULDU 

Oktay Akbal’ın ilk öykü kitabı “Önce Ekmekler Bozuldu”, benim doğduğum yıl yayımlandı. 1946. Evdeki kütüphanemize o zaman mı girdi bilmiyorum, ama ilkokulu bitirince okuduğumu anımsıyorum... Aynı adı taşıyan öykünün ilk cümlesi sonradan bir deyim haline dönüşecekti...

“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey... Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düşünmeden ölüyor, öldürülüyorlardı. Savaş kelimesi dünyanın her yerinde en çok kullanılan söz olmuştu. Radyolarda marşlar, nutuklar şaşkın insan sürülerinin üzerine savruluyor, gazeteler korkuyla okunuyordu...”  

Ne acı ki günümüzde de geçerli bu satırlar. Artık televizyonlarda haberler de korkuyla izleniyor. Önce ekmekler bozuldu sonra her şey... 

Savaş sonrası atmosferini yansıtan en güzel öykülerdendir. Gerçekliği bireyde ve toplumda buluşturur. Yazarın tüm öykülerindeki gibi insan sevgisi yüklüdür. Hüzünlüdür ama asla umutsuz değil. 

EDEBİYAT ÖDÜLÜ 

Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Oktay Akbal adına düzenlediği edebiyat ödülünün sonuçları geçen hafta açıklandı. Haberiniz belki oldu, belki olmadı. (Acaba Oktay Akbal adı, Cumhuriyet gazetesiyle böylesine bütünleştiğinden mi başka yayın organları bu habere yer vermek istemedi? Belki genel ilgisizlik; belki de siyaset öyle ağır basıyor ki yaşamlarımıza, artık güzelliklere gözlerimizi çevirmeye güç kalmıyor.) 

Ödülün sahibi “Yok Çünkü Telafisi” romanıyla Zeynep Göğüş oldu. Zorlu bir yarışmaydı. Birbirinden değerli, yüksek nitelikli eserler katılmıştı. 

Her yıl edebiyatın farklı bir alanında düzenleniyor bu ödül. İlki geçen yıl öykü dalındaydı, bu yıl ikincisi roman dalında. 

Yarışmaya 72 roman katıldı. Seçici Kurul (soyadı sırasıyla) Hikmet Altınkaynak, Doğan Hızlan, Ruken Kızıler, Aykut Küçükkaya ve benden oluşuyordu. Birbirinden başarılı kitaplar arasından önce bir kısa liste yapıldı. İkinci değerlendirmede ise “Telafisi Yok Çünkü” adlı esere oybirliğiyle verildi. Gerekçeyi kayda geçsin diye sizlerle paylaşıyorum:

BİREYSEL VE KOLEKTİF HAFIZA

“Unutma ve hatırlama üzerine kurguladığı bu romanda Zeynep Göğüş yazılan, yazılmakta olan, yazılması istenmeyen tarihin içinde yarattığı karakterlerin bireysel ve kollektif hafızalarını önümüze seriyor. Brüksel’den Gaziantep’e, Paris saraylarından Hatay’a; geçmişle bugünün zaman katmanları arasında Doğu-Batı ikileminin çelişkilerinin klişelerden uzak derinliklerine iniyor. Sınırları çizip, sınırları ortadan kaldırarak adeta bir yapboz oyunu kuruyor. Bir gazetecinin hakikati bulma çabasına bilinçaltı tekniğiyle, edebiyat, sanat tarihi, müzik, felsefe alanlarından çok katmanlı anlatılar yerleştirerek de hem yerel hem evrensel kültüre selam yolluyor. 

Zeynep Göğüş’ün bu üçüncü romanı, bundan öncekileri aşarak, kurgu, dil ve anlatı ustalığını bir araya getirmesi; gerçekle kurguyu, tarihle günceli, imgelerle duyguları özenli ve akıcı bir dille ve merak uyandıran bir coşkuyla irdelemesi nedeniyle oybirliğiyle, 2022 yılı Oktay Akbal Roman Ödülü’ne değer bulmuştur.” 

Başlıkta “Oktay Akbal’dan Zeynep Göğüş’e” dedim; iki yazarın ortak yanı tarihten ders çıkarma çabası ve insan sıcaklığı, insan sevgisi. 

Zeynep Göğüş’ü kutlarken umarım bu ödül de yeni romanlar yazmasına hem vesile olur, hem de güç verir... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları