Sanatçı gözüyle yüreğiyle ‘Dünya Hali’

07 Nisan 2024 Pazar

“Seçim bitti, rehavete kapılmayalım, her gün seçim yapıyoruz” diye başlayıp İKSV İstanbul Müzik Festivali’nde seçimler yapmanız için ipuçları verecektim bu pazar. Ancak planım altüst oldu. Çünkü bu arada 60. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için Gülsün Karamustafa’nın gerçekleştirdiği “eser”, “proje” ile ilgili yayın elime geçti. Heyecan verici! Muhteşem!

2024 Venedik Bienali’nde İKSV Türkiye Pavyonu’nu neden Gülsün Karamustafa’ya teslim etti, onu bilemem ama 1970’ten beri (12 Mart muhtırasıyla eşi Sadık Karamustafa’yla birlikte hapse girdiğinden beri) neden onun takipçisiyim, bunu biliyorum: İşte satırbaşlarıyla nedenleri: 

DÜNDEN BUGÜNE

  • Daha 70’ler, 80’lerde resim, kolaj, baskılarında toplumsal cinsiyet meselesini sorguladığı, toplumsal adaletsizliği haksızlığı ön plana çıkardığı için.
  •  Çok kişisel ve tarihsel anlatılarla politik ve toplumsal belleğimize, dünyayı değiştirmek isteyenlerin çağrışımlarına seslendiği için.
  •  Bıkmadan usanmadan kültürel kimlik, aidiyet, göç, bellek, hakkaniyet, etik konularına aklını ve yüreğini taktığı için.
  •  Eserlerini adeta bir tiyatro sahnesi, performans sanatı gibi kurguladığı ve düzenlediği için.
  • Tüm sanatların içli dışlı olmasına, kucaklaşmasına tutkun olduğu için. (Fotoğraf, Yeşilçam, arabesk, kitch maceraları, Atıf Yılmaz’la asistanlık, Füruzan’la yönetmenlik: “Benim Sinemalarım”, video çalışmaları “Erkek Ağlamaları”).
  • En sıradan, güncel nesnelere, aklı durduracak kadar anlam yükleyebilme becerisi için: Bir bavul, sepete atılan bir yorgan, nice göçleri; kadının sırtındaki iki çizgi, eldeki bir dövme kadınlık hallerini kapsayabilir. Bir masa örtüsü sınıfsal farkı; antik sütunun tepesindeki plastik çiçek, kültürel kimliği binlerce sayfadan daha etkili biçimde anlatabilir.
  • Sürekliliği için. Eskilerin fikri takip dedikleri şey. Her eser bir yenisini doğurur...

 

OYUK VE KIRIK DÖKÜK

Gülsün Karamustafa’nın Venedik’teki Türk Pavyonu için hazırladığı eser/yerleştirme kuşkum yok ki bu yukarıda saydığım özellikleri içerecek.

Serginin adı “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hali”. Gülsün Karamustafa’ya göre “Dünya, üzerinde sürekli yer değiştirilen bir savaş alanı...”

Bu başlığın altını günümüzün gerçekleriyle sizler doldurabilirsiniz. Kendi deyişiyle: “Etrafımda akıp giden ve insanlığı tehdit eden savaşlar, depremler, göçler, nükleer tehlike, durmadan hırpalanan doğa ve çevre sorunları nedeniyle bütünüyle içi boşaltılmış bir dünya haliyle uğraşıyorum. (...) Acılar, kof değerler, kimlik mücadeleleri, kırılgan insan ilişkilerinin yarattığı boşluk, oyukluk ve kırıklık olgusunu mekânda duygusal ve fiziksel olarak var etmeye çalışıyorum.”

Sergiye ilişkin İKSV’nin Türkçe ve İngilizce, sergi başlığıyla yayımladığı eser, iki kitapçıktan oluşuyor.

İlk kitapta Melis Cankara’nın, editörlüğünde 12 yazarın imzası var. Her biri sanatçının kullandığı bir malzeme üzerine düşünce ve çağrışımları irdeliyor. İkinci kitapta ise Gülsün, elli yılı aşkın sanat pratiğini kendi anlatıyor. Onun metnini okurken adeta bir retrospektif Gülsün Karamustafa sergisi dolaşıyormuşum duygusuna kapıldım ve sonsuz tat aldım. Darısı Venedik Bienali izleyicilerine. 

Dünyanın çeşitli müze, galeri ve koleksiyonlarında eserleri bulunan Gülsün Karamustafa’ya yolu her daim açık olsun diyor ve yaptıkları için teşekkür ediyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları