Yas değil, direniş...

10 Kasım 2022 Perşembe

Bugün yas tutma, matem günü değil. Bugün bir değerlendirme günüdür, direniş günüdür. 

Neye karşı, niçin direniş? Yanıtı hepimiz biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin özünde devrim ilkeleri yatar. Ve bugün devrim ilkeleri çok büyük tehdit altındadır. Günümüzde yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz şey karşıdevrimdir.

Bu 10 Kasım, içi boş müsamereler, ritüeller, hamasi nutuklarla Atatürk’ü anmak değil, onun kurucu felsefesini; devrim ilkelerini, gerçekleştirmek istediklerini anlamak için; kısacası bu karşıdevrimi durdurmak için mücadele günü olmalıdır. 10 Kasım ve ondan sonraki her gün...

Çünkü biliyoruz ki bugün Cumhuriyeti “parantez”, Cumhuriyet ilkelerini “zulüm” diye niteleyenler... Kurucu felsefeyi bombalayanlar...  “İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz; hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” deyip anayasayı çiğneyenler... Tarikatları, cemaatleri, ümmetçiliği savunup, biat etmeyenleri ötekileştirenler... Ayırımcılıktan, şiddetten, gerilimden, kavgadan, kaostan medet umanlar... Onlar bile bugün zorla da kerhen de olsa ağızlarına Atatürk’ü almaya kalkışacaklar...

Bu saydıklarım, “Cumhuriyetin temeli kültürdür. Cumhur kültürlü olmalı ki Cumhuriyet yaşayabilsin” diyen düşünce insanı Atatürk’ü anmayacaklar elbet! Onlar koltuklarından olmamak için, çıkarlarını korumak için, yalanı ve talanı sürdürmek için, milleti aldatmak için Atatürk’ü kullanmaya çalışacaklar!

MÜCADELE, ÇÜNKÜ: 

Zorbalığın, zulmün, kötülüğün, adaletsizliğin egemen olduğu; yoksulluğun, işsizliğin yayıldığı; gelir uçurumunun büyüdüğü; her konuda toplumun ayrıştırıldığı; bu ayrışmada, tarafların birbirine kin ve nefretle saldırdığı; umutsuzluğun doruğa ulaştığı bu ortamda 10 Kasım ve bundan sonraki her gün mücadele günü olmalıdır. 

Kul değil yeniden yurttaş olabilmemiz için; tebaa değil vatandaş olabilmek için mücadele günü...

Padişahın değil, milletin iradesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni egemen kılmak için mücadele günü...

Kolaycılığa ayırımcılığa teslim olmama; yalana talana yozluğa karşı direnme günü... “Ya bana biat edersin / ya da vatan hainisindir” karşısına Aydınlanma ilkeleriyle karşı koyma günü... 

Öğrenim Birliği’nin yok edilmesine; kadın-erkek toplumsal cinsiyet eşitliğinin çiğnenmesine; İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma çabalarına, hukukun siyasetin egemenliğine girmesine, laikliğin çiğnenmesine, medeni yasanın altının oyulmasına, düşünce ve ifade özgürlüğünün yasaklanmasına karşı mücadele günü...

AKIL VE İLİM YOLU

Yanlış anlaşılmasın: Bu saydıklarım sadece bugünkü iktidarın marifeti değil... Karşıdevrim şimdiki iktidarla başlamadı. Bu güne dek tıpkı din olgusu gibi; Atatürk’ün devrimciliği de birçokları tarafından güç, rant, iktidar ve çıkar hesapları için kullanıldı. 

Oysa Mustafa Kemal Atatürk neredeyse yüz yıl önce bugünleri görmüş ve söylemişti. 

“Zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişini inkâr etmek olur.

Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”

Bu sözlerin rehberliğine, şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Öyleyse seçimlerimizi bu sözler doğrultusunda yaparak, mücadeleye devam... Yas tutmayalım, seçimlerimizle direnelim!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları