Aydınlanmanın cehaletle savaşı bu!

13 Aralık 2020 Pazar

Her yerde kadınlar erkekler tarafından katlediliyor. Taciz ve tecavüz olaylarının sonu gelmiyor. Erkek egemen şiddet evlerde, sokaklarda, en ücra köşelerde kol geziyor.

Her yerden yolsuzluk fışkırıyor. Kamu ihalelerinin nasıl peşkeş çekildiğini anlatan haberler peş peşe ortaya çıkıyor. Birileri ceplerini doldururken, yandaş medya, olayların üzerini örtmek için seferber oluyor. 

İktidar, kendi halkı inim inim inlerken Somali’nin Uluslararası Para Fonu’na (IMF) olan vadesi geçmiş borcunun ödenmesine katkıda bulunuyor.

Onunla da yetinmiyor; Tunus’a 5 milyon dolar salgın yardımı yapıyor.

Elektrik şirketlerinin seyahat masrafları halkın ödeyeceği faturalara yansıtılırken, eline “İş Aş” yazan baba intihar ediyor...

Salgın bahane edilerek insanların yaşam tarzına müdahale ediliyor. Önce virüs yayılımını engellemekte bir yararı olmadığı halde, geceleri sokağa çıkma yasağı her güne yayılıyor. Ardından hiçbir yasal dayanağı olmasa da sokağa çıkma yasağı olan saatlerde içki satışı yasaklanıyor...

Diyanet, cuma namazından sonra 81 ilde yağmur duasına çıkılacağını açıklıyor. 

AKP milletvekili Halil Aydoğdu, 1924’te Şeriye ve Evkaf Vekâleti’ni kaldırarak devrim yapan TBMM’de, 96 yıl sonra “Şeriat bizim hukukumuzdur” diyor!

Ticaret Bakanlığı, çok sayıda tüketicinin başvuru yaptığını belirterek LGBT ve gökkuşağı temalı ürünlerin +18 ibaresiyle satışa sunulmasına karar veriyor. 

***

Anayasada hâlâ devletin laik olduğu yazan Türkiye’de, Bilişim Çağı’nda, bu mantık ve bilimdışı olaylar silsilesinin böylesine bir pervasızlıkla yaşanmasının nedeni, cehalet ve ondan güç alan karşıdevrimdir. 

Yolsuzluk yapanlar...

Halkın sırtından haksız kazanç elde edenler...

Rant peşinde koşanlar...

Ve inançları sömürenler el ele, onlarca yıldır topluma pompalanan cehaletten güç alıyor!

Beslendikleri ana kaynak, biat eden cahil bırakılmış kitlelerdir. 

Bir insanın aklını kullanarak olayları sorgulamasını önlemek istiyorsanız, onun üzerinde baskı kurmanız ve korkutmanız gerekir. Siyasi iktidarlar, kurdukları çıkar ağının dışında kalan kesimi sindirmek için gazeteci rolüne bürünmüş iliştirilmiş tetikçileri, maaşlı trolleri ve dinci yobazları kullanıyor. 

İliştirilmiş tetikçiler, medyada yazarak ve konuşarak ortamı iktidarın yalanları için uygun hale getiriyor. Trollerin yaydığı yalanlarla manipülasyon kolaylaşıyor ve muhalifler doğrudan hedef gösteriliyor. 

Dezenformasyon sonucunda iktidarın mesajlarıyla yargı ve kolluk kuvvetleri harekete geçiyor. 

Dinci yobazlık da korku ortamında cehaletin şahlanması ve itaatin sağlanması için sorgulamayı önleyici bir araç olarak işlev görüyor.

***

Mistisizmin, bilime karşı hurafelerin öne çıkarıldığı ‘Mantıksızlık Çağı’nda...

AYDINLANMANIN CEHALETLE...

BİLİMİN HURAFEYLE...

İYİLİĞİN KÖTÜLÜKLE SAVAŞI BU! 

İnsanların nesnel gerçeklikten kopması ve somut verilerin göz ardı edilmesi için büyük çaba harcanan bu dönemde, olanı belgelemek ayrı bir önem kazandı.

Yandaşlar üstünü örtmeye çalışsa da yağmayı kanıtlayacak belgeler elimizde...

Ülkedeki çürümüşlüğü ortaya koyan kitaplar birbiri ardına yayımlanıyor. Erkan Yılmaz Büyükköprü, Kozmik Albay kitabında Kozmik Oda Operasyonu’nun perde arkasını anlatıyor ve soruyor: 

Operasyonu başlatacak telefon ihbarının yapıldığı yerden, önce hangi asker arandı? O asker, Kozmik Oda belgelerinin tesliminde ve ardından 15 Temmuz darbe girişiminde hangi rolleri aldı?

Timur Soykan, devlet içindeki derin bataklığı Baronlar Savaşı adlı kitabında açığa çıkarıyor. Uyuşturucu baronlarının milyarlarca dolarlık zehir piyasasındaki kirli işleri bir bir ortaya saçılıyor. Kanlı savaşın siyasi bağlantıları kan donduruyor.

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Metastaz ile başlattıkları cemaat dosyasını Cendere ile sürdürüyor. Kitapları, yargının arka odalarında dolaşan ses kayıtlarını, Nurcuların devlet içindeki ağını, Kartal İmam Hatip mezunu olmanın devlette hangi kapıları açtığını, FETÖ borsasının belgesinde yazanları tek tek açıklıyor.

Hepsi gerçek için... Hepsi adalet için!

Ampulün etrafı katran karası yapışkan bir kirle sıvanırken her yer kararıyor.

Alarmlar kulakları sağır edecek kadar güçlü çalıyor.

Çürümüşlüğün pis kokusu genizleri yakıyor.

Ve artık kimse nefes alamıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları