'Türkiye İngiltere arasında altın dönem'

İngiltere Başkanı David Cameron'un Türkiye ziyareti kapsamında düzenlenen ortak basın toplantısında dostluk havası esti. İki ülke başbakanının birbirlerine ilk isimleri ve "dostum" kelimesi ile hitap ettiği toplantıda Türkiye İngiltere arasında altın çağın yaşandığı vurgusu yapıldı.

Yayınlanma: 27.07.2010 - 07:53
Abone Ol google-news

İngiltere Başbakanı David Cameron, Ankara temasları çerçevesinde Anıtkabir'i ziyaret etti. Cameron ve beraberindeki heyet, Anıtkabir ziyaretinde önce Arslanlı Yol'da yürüdü. Atatürk'ün mozolesine çelenk koyan İngiltere Başbakanı David Cameron daha sonra da Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı. Cameron, Anıtkabir Özel Müzesi'ni de gezdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere Başbakanı David Cameron'ı resmi törenle karşıladı. Başbakanlık Merkez Bina'daki resmi karşılama töreninde, iki ülke milli marşlarının çalınmasının ardından, Cameron ''merhaba asker'' diyerek tören kıtasını selamladı. Erdoğan ve Cameron, basın mensuplarına poz verdikten sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelere geçildi.

 

'Türkiye İngiltere arasında altın dönem'

İngiltere Başkanı David Cameron'un Türkiye ziyareti kapsamında düzenlenen ortak basın toplantısında dostluk havası esti. İki ülke başbakanının birbirlerine ilk isimleri ve "dostum" kelimesi ile hitap ettiği toplantıda Türkiye İngiltere arasında altın çağın yaşandığı vurgusu yapıldı. Toplantıda ilk olarak British Council ve Yunus Emre Kültür Merkezi arasında, İngiltere'de Yunus Emre Kültür Merkezi kurulmasına ilişkin bir anlaşma imzalandı. Ardından iki ülke Başbakanı Türkiye Cumhuriyeti-Birleşik Krallık Stratejik Ortaklık Belgesi'ni imzalayarak güncelleştirdi. Anlaşmaların imzalanmasının ardından açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile İngiltere arasında ilişkilerin altın çağını yaşadığını belirterek, İngiltere'nin Türkiye'nin AB üyeliği konusunda verdiği desteğe dikkat çekti.

Erdoğan, konuk Başbakan David Cameron ile yaptıkları görüşmede, İngiltere'de bulunan hiçbir siyasi partinin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olmadığı, üyeliği desteklediği bilgisini aldığını kaydederek görüşmeye ilişkin şu ayrıntıları verdi: "Bundan sonraki süreci güncelleyerek çok daha güçlü bir zemine oturtalım istedik. Bununla birlikte İngiltere'de 150 bin vatandaşımız var. 17 bin yerel meclislerde yer alan Türk var. Amerika'dan sonra lisanüstü öğretimde Türkler'in en çok tercih ettiği ülke ingiltere. Harçlar AB ülkelerine olduğu gibi olursa, Türk öğrencilerin ilgisini daha da artıracaktır. Çok daha fazla Türk genci lisans ve lisansüstü öğretimini yapacaktır. Bölge itibariyle Türkiye'nin konumu İran'ı konuştuk. Irak'la ilgili, Suriye ile ilgili görüşmelerimiz oldu. Ortadoğu ve hepsinden anlamlısı Kıbrıs'la ilgili görüşmelerimiz oldu. Üç garantör ülke olarak sürece ne gibi katkılarımız olabilir. Bu yıl sonuna kadar süreci hızlandırmak suretiyle bitirebilir miyiz, bitirme kararlılığımız var mı? Bunları konuştuk. Ben aynı iradeyi sayın David'de de gördüm. Ciddi katkıları olacağına inanıyorum." Erdoğan ayrıca Cameron ile Türk-İngiliz üniversitesi kurulması konusunu da görüştüklerini ifade ederek vakıf üniversiteleri aracılığı ile bu üniversitenin kurulabileceğini söyledi.
 

'Ortak bir vizyonu paylaşıyoruz'

Konuk Başbakan David Cameron ise Başbakan Erdoğan'ın Altın Çağ yorumuna katıldığını ifade ederek ortak bir vizyonun paylaşıldığını söyledi. Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki desteğini bir kez daha vurgulayan Cameron "Türkiye'nin AB tam üyesi olmasını kuvvetle istiyoruz. Türkiye'nin kampın bekçiliğini yaparken, çadırın içinde olmamasından memnun olmadığını biliyorum" dedi. Türkiye'nin ekonomide gösterdiği büyümeye de dikkat çeken Cameron şunları söyledi: "Türkiye'nin doğu ile batı arasında bir tercih yapmayarak ikisini de tercih etmesini doğru buluyoruz.İran'ın nükleer silahı olmaması ortak görüşümüz. İsrail ile Filistin arasında doğrudan görüşmelere geçmek konusunda ortak görüşümüz var. Afganistan'da güvenlik ve istikrar açısından neler yapabiliriz bunları konuştuk. Türkiye'nin katkısı çok önemli. Müslüman büyük nüfusu olan bir ülke. Bir işgal olmadığını anlatmak açısından önemli. Çok üretken görüşmeler yaptık. Gerçektende ilişkilerimizde bir altın çağ olduğunu düşünüyorum."

 

'İlerleme kaydetmemiz gerekiyor'

Ortak basın toplantısının devamında iki ülke Başbakanı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. BBC Televizyonu muhabirinin Türkiye'nin AB üyeliği sonrasında İngiltere'ye çok sayıda göç olabileceği, bunun politikalara ayrı düşeceği yönündeki sorusuna "Ben her zaman yeni üyelerin geçişinde dönemli kontrollerinden bahsettim. Ekonomiler büyüdükçe, daha birbirine eşit hale geldikçe ülkeler arasındaki insan akışı çok olmuyor. Ben Türkiye'de çok büyük bir hızda büyüme görüyorum. Yüzde 11.5 büyüme, bizim rakamlarımızı çok mütevazı gösteriyor. Türkiye'nin 2025'e kadar çok daha büyük olacak" sözleriyle yanıt verdi.Cameron, Gazze'ye ilişkin açıkhava hapishanesi yorumunun sorulması üzerine ise şunları söyledi: "Birkaç yıl önce avam kamarasında söylediğim bir şeydi. Bir şeyi gizli tutmak istiyorsanız, avam kamanasında söylemeniz yeterli olduğunu gösteriyor bu soru. Gazze'de halen dışarı çıkmak, gerekli malzemenin girmesi çok zor. Bu tarif haklı bir tarif. İlerleme de kaydetmemiz gerekiyor. Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var."

Aynı soruya Başbakan Erdoğan ise Gazze'nin açıkhava hapishanesi olduğu görüşünü yineleyerek Gazze'ye yönelik ambargonun kaldırılmasına destek vermeyen ülkeleri eleştirdi. Erdoğan şöyle konuştu: "Şu anda hala oralara kimse giremezken, inşaat malzemeleri sokrulmazken, bu ambargonun kaldırılması gerçekten bir dramdır ve insanlığın buna seyirci kalması düşündürücüdür. Örneğin Şarm El Şeyh'te donörler toplantısında 4.5 milyar dolar yardım sözü verilmesinden bu yana bir yaprak dahi kıpırdamamıştır. Gazze'ye gelen yardım konvoyları saldırıya uğramıştır. Orada nitekim İngiliz parlamenterler 33 ülkeden yardım gönüllüleri vardı. O yaşanan tablo tüm insanlığın önünde uluslararası karasularda yapılmış bir saldırı tek kelimeyle ifade edilebilir o da korsanlıktır. Bunu Somali korsanları yapıyorlar, dünya tedbirler alıyor, üzerine gidiyor. Burada böyle bir olay gerçekleşince adil bir yaşamı dünyada tesis etmek için varolan siyasi liderlerin sessiz kalması düşünülemezdi. Temenni ediyorum ki bu yanlış gidişi düzeltiriz. İsrail bu yanlışından vazgeçer. Türkiye'den özrünü dilemesi tazminatların ödemesi¸ ambargoların kaldırılması lazım. Bölge barışına katkı sağlamamız lazım. Milletim de böyle düşünüyor."
 

'Tükürdüğümüzü yalayamazdık'

Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırıma Hayır oyu vermesinin Türkiye İngiltere ilişkilerini nasıl etkileyeceği yönündeki bir soruya ise "tükürdüğümüzü yalayamazdık" sözüyle yanıt verdi. Erdoğan, "Nükleer silah olan bir ülke değiliz. Bölgemizde de nükleer silaha karşı olan bir ülkeyiz. Bu konuda konuşanlar da tabi kendilerinde nükleer silah olanlar konuşuyor. Biz de diyoruz ki İran'da şu anda var mı yok. Ama deniliyor ki ileride olabilir. Tahran anlaşmasının en önemli kısmı şudur. UEAK'a üyedir. İsrail de öyle İran NPT kurallarına uymayı kabul ediyor, ama öbür taraf kabul etmiyor. Türkiye'de takası İran kabul etti. Viyana Grubu ipe un serdi. Bu da hoş değil. Neticeye gidelim derken ne yazık ki yaptırımlar devreye girdi. Yaptırımlar devreye girince de biz de Tahran anlaşmasına imza koymuş bir ülke olarak tükürdüğümüzü yalayamazdık. Dürüst olmamızın gereği buydu. Biz ülkemizde nükleer silah istemiyoruz. Bunu İran'a hep telkin ettik, ediyoruz.BM güvenlik Konseyindeki bu oylamayla İsrail-Türkiye arasındaki bu ayaşana sıkıntıları hiçbir zaman Türkiye-İngiltere arasında asla düşünmemek lazım. O işin farklı bir biyotu bu farklı boyutu" diye konuştu.

'Türkiye'nin AB üyeliğinde Kıbrıs önemli bir sorun'

Konuk Başbakan David Cameron ise Kıbrıs sorununun çözümünde İngiltere'nin nasıl bir rol oynayacağı yönündeki soruya "tarafları bir araya getireceğiz" sözleriyle yanıt verdi. Cameron bu sorunu yıl sonuna kadar çözüme kavuşturmak için görüşmeler yapılacağını belirterek "Avrupa'nın çözülmemiş önemli bir sorunu, bunu bir kenara bırakamayız. Türkiye'nin AB üyeliği açısından da destek olmak istiyorum. O sürecin önünde duran bir sorun bu" diye konuştu. Cameron, İngiltere'nin 5 PKK'lı teröristi Türkiye'ye iade etmemesi, bu bağlamda terörle nasıl ortak mücadele verileceği konusundaki bir soruyu ise şöyle yanıtladı: "PKK ingiltere'de yasaklanmış bir örgüttür. Böyle de olmaya devam edecektir. Her bir iade kendi usulüne göre yapılır. Her bir vakanın olayın kendi detayına göre yapılır. Terörizmle mücadele etme konusunda dünyanın neresinde olursa olsun istihbarat birimlerimizin işbirliği mücadelesi devam eder. Biz de terörden mağdur bir ülkeyiz çalışmaya devam edeceğiz."

'Tony ile dosttuk, Cameron'la devam edeceğiz'

İki ülke başbakanının oldukça samimi ve dostane mesajlar verdiği toplantıda İngiliz basın mensuplarından biri Erdoğan'a Türkçe olarak bir soru yöneltti. Erdoğan'ın "Maşallah Türkçe de biliyorsunuz" diyerek yanıt verdiği muhabir, eski Başbakan Tony Blair ile olan dostane ilişkilerini hatırlarak, "Cameron size Blair'i hatırlatıyor mu" sorusunu yöneltti. Başbakan Cameron'ın "Kulaklığım çalışmıyormuş gibi yapayım" diyerek espri yaptığı soruya Erdoğan konuk Başbakan'a dönerek "Benim Tony ile olan dostuğuum arkadaşlığım her zaman çok iyi oldu. Görevi bıraktığı ana kadar da çok iyi geçti. Devletlerde devamlılık esastır anlayışı gereği değerli dostumla David'le de aynı şekilde kaldığımız yerden devam ediyoruz. Burnada bir sıkıntı, bir değişiklik yok" sözleriyle yanıt verdi.

 

Cameron Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde konuşma yaptı

Resmi ziyaret için Ankara'da bulunan İngiltere Başbakanı David Cameron, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde genç girişimcilerle buluştu. TOBB'daki konuşması öncesinde TOBB Genel Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile birlikte genç girişimcilerle bir araya gelen Cameron, gençlerle çay içerek sohbet etti. Cameron, daha sonra TOBB bahçesinde kısa bir tur atarak, Hisarcıklıoğlu'ndan bina hakkında bilgi aldı ve fotoğraf sergisini gezdi.

Cameron, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliği sürecine değindi ve İngiltere olarak kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu bildiklerini, ama aynı zamanda bu durumun değişebileceğini de bildiklerini kaydetti. Türkiye'nin NATO müttefiki olarak çalışmalarından övgüyle bahseden Cameron,Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanları 3 grupta inceledi. İlk olarak "korumacılar" olarak nitelendirdiği grubun, Türkiye gibi bir ülkenin yükselişini, ortak refahı daha da arttırma fırsatı olarak değil de karşısında kendisini savunması gereken ekonomik bir tehdit olarak görenlerden oluştuğunu belirtti. Cameron, ikinci olarak "kutuplaşanlar" bulunduğunu, bu grubun dünya tarihine bir medeniyetler çatışması prizmasından baktığını ve Türkiye'nin, Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunu ve her ikisini de seçmek gibi bir tercihi bulunmadığını düşündüklerini bildirdi. Üçüncü olarak, "ön yargılılar" grubu bulunduğunu anlatan Cameron, bu kişilerin bilinçli olarak İslam'ı yanlış anladığını, gerçek İslam ile aşırılıkçıların çarpıtılmış yorumu arasında hiçbir fark görmediklerini, sorunun İslam'ın kendisi olduğunu düşündüklerini kaydetti.

Konuk başbakan, tüm bu savların tamamen yanlış olduğunu söyleyerek, İngiltere'nin yeni hükümeti olarak, bu savları çürütecek uluslararası çabaların ön cephesi olmak istediklerini bildirdi. Cameron, "Türkiye'nin olmadığı bir AB daha güçlü değil, daha zayıf olacaktır. Daha güvenli değil, daha az güvenli olacaktır. Daha zengin değil, daha fakir olacaktır" diye konuştu. Konuşmasında Türkiye ile İsrail arasındaki dostluktan vazgeçilmemesi önerisinde de bulunan Cameron, Gazze'deki durumun da sürdürülebilir olmadığını kaydetti. Türkiye'nin İran konusunda oynayabileceği rol bulunduğunu söyleyen konuk başbakan, "İran'ın nükleer bomba elde etme konusundaki hedefinden dönme konusunda Türkiye yardımcı olabilir" dedi.

 

'İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok önemli'

Cameron, İngiltere ve Türkiye arasındaki ilişkilerin çok önemli olduğunu belirterek, Ankara'ya iki ülke arasında yeni bir ortaklık kurmak için geldiğini kaydetti ve Türkiye'nin ekonomi, güvenlik, diplomasi ve politika açısından çok önemli bir ülke olduğunu ifade etti. Türkiye'nin son derece önemli bir NATO müttefiki olduğunu da söyleyen Cameron, iki ülkenin terörizmle mücadeledeki kararlılığı paylaştığını belirtti. Türkiye'nin dün terörizme karşı ödediği başka bir bedeli gördüklerini söyleyen Cameron, "Biz sizin yanınızdayız ve elimizden geleni yapacağız" diye konuştu. Türkiye'nin sadece müthiş bir müttefik olarak kalmadığını, aynı zamanda Doğu ile Batının birleştiği bir noktada eşsiz bir pozisyona sahip olduğunu kaydeden Cameron, "Bu sayede müşterek güvenliğimize karşı mevcut olan en büyük tehlikelerle mücadelemizde, rakipsiz bir etkiye sahipsiniz" ifadesini kullandı. Gerek Afganistan gerekse Ortadoğu'da Türkiye'nin, Batının sahip olmadığı bir güvenirliğe sahip olduğunu söyleyen Cameron, bu güvenilirliği Türkiye'nin kullanabilmesini desteklemek için Ankara'ya geldiğini söyledi. Cameron, bu sayede dünya güvenliği ve barışının çok daha artırılabileceğini belirtti.

Ankara'da ayrıca Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemek için bulunduğunu belirten Cameron, şöyle devam etti: "Şu sözleri kimin söylediğini biliyor musunuz: "Karşımızda Avrupalı olmayan bir ülke var. Tarihi, coğrafyası, ekonomisi, tarımı ve insanlarının karakteri açısından Avrupalı olmayan bir ülkeyle karşı karşıyayız. Tüm iddialarına ve inandıklarına rağmen tam üye olamayacak bir ülke.' Bu sözler, kulağa sanki Türkiye'yi tarif eden bir Avrupalı tarafından söylenmiş gibi gelebilir. Oysa bu sözler, AB katılımı öncesinde General de Gaulle tarafından Birleşik Krallık için söylenmişti. Kulübün dışında bırakılmanın ne demek olduğunu biliriz. Ama aynı zamanda bunların değişebileceğini de biliyoruz." Cameron, AB sürecindeki görüşünün son derece açık olduğunu belirterek, "Türkiye'nin kampın bekçisi olabileceğini, ama çadırın içinde oturamayacağını" söylemenin yanlış olduğunu söyledi.
 

'Türkiye hem Doğu'yu hem Batı'yı seçti'

Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında son derece iyi bir birleştirici olabileceğini ifade eden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında bir seçim yapmak yerine ikisini de seçtiğini söyledi. Cameron, Türkiye'nin bölgedeki ülkelerin daha fazla güvenliğe sahip olması için son derece önemli bir rol üstlendiğini bildirdi. Cameron, Afganistan konusunda Türkiye'nin, hayati öneme sahip bir merkez olduğunu, güvenlik ve istikrarın artırılması için eşsiz bir etkiye sahip bulunduğunu kaydetti. Uluslararası güçlerin bölgeden ayrılması için Afganların kendi güvenliğine hakim olması gerektiğini söyleyen Cameron, bunun da Afgan Ulusal Güvenlik Güçlerinin geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirtti. Cameron, Türkiye'nin asker ve polis eğitimi konusundaki planlarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti. Türkiye'nin Afganistan'daki merkezi rolünü Ortadoğu'da da oynayabileceğini söyleyen Cameron, Türkiye'nin İsrail ve Arap dünyasıyla ilişkilerinin paha biçilmez değere sahip olduğunu söyledi.
Gazze konusunun Türkiye'nin İsrail ile olan ilişkilerine bazı zorluklar getirdiğine işaret eden Cameron, "Türkiye İsrail'in dostu. Ben Türkiye ile İsrail'in bu dostluktan vazgeçmemesini istiyorum" dedi.

İsrail'in Gazze yardım konvoyuna saldırısının kabul edilemez olduğunu belirten Cameron, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya İsrail'deki soruşturmanın son derece hızlı ve şeffaf yapılması gerektiğini söylediğini kaydetti. Gazze'deki durumun değişmesi gerektiğini belirten Cameron, Gazze açık hava hapishanesi olarak kalamayacağını ifade etti. Türkiye'nin bölgesel rolünün İran açısından da önemli olduğunu belirten Cameron, "Eğer nükleer programı barışçıl ise İran neden Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun programı incelemesine izin vermiyor. Neden askeri bileşenler satın almaya devam ediyor, neden hala İsrail'i yok etmekle tehdit ediyor. İran, Türkiye ve Brezilya ile bir süre önce yapmış olduğu anlaşmada teklif edilen uygulamayı yerine getirse bile hala düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarının yaklaşık yüzde ellisini elinde bulunduruyor olacak. Dolayısıyla bu noktada uluslararası toplulukla birlikte hareket etme konusunda ne denli ciddi olduğumuzu İran'a gösterebilmek için Türkiye'nin yardımına ihtiyacımız var" diye konuştu.

Cameron, İstanbul'da yapılan üçlü toplantının İran'ın doğru yönde ilerletmesi yönünde yardımcı olmasını beklediklerini kaydetti. Türkiye'nin Doğu ve Batı kombinasyonunu desteklediklerini ifade eden Cameron, İslam'ın değerlerinin Avrupa'nın değerleriyle uyumsuz olmadığını savunduğunu kaydetti. Türkiye'nin laik ve demokratik bir devlet olduğunu belirten Cameron, AB'nin de laik ve tüm dinlere açık olduğunu belirtti ve bu bağlamda Türkiye'nin Avrupa'da memnuniyetle karşılanacağını hissetmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'nin son dönemde önemli reformlar yaptığını belirten Cameron şöyle dedi: "Sizden farklı bir ülke olmanızı, değerlerinizden, geleneklerinizden ya da kültürünüzü bir kenara bırakmanızı istemiyorum. Biz sizin Türkiye olmanızı istiyoruz, tüm vatandaşlarımız için çok daha büyük bir güvenlik ve çok daha büyük bir refah inşa edilmesinde tanımladığım eşsiz rolü, ancak Türkiye olarak üstlenebilirsiniz."

Türkiye'den Rekabet Faslının açılması için gerekli önlemleri almasını rica eden Cameron, toplumları açık olan ülkelerin bundan güç kazandığını, Avrupa'nın da Türkiye'nin insan hakları ve demokrasi konusundaki ilerlemelerinden güç kazanacağını kaydetti. Kıbrıs konusunda da çözüm istediklerini belirten Cameron, AB sürecinde ortak hedefin, Türkiye'nin üyeliği konusunda şüphe duyanların ikna edilmesi olduğunu belirtti. Türkiye ile ticareti artıran tüm ülkelerin kazandığını kaydeden Cameron, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında seçim yapmadığı için güvenlik konusunda da çok daha etkili olabileceğini belirtti. "Türkiye-Birleşik Krallık Stratejik Ortaklık Belgesi"ne de değinen Cameron, bu belgenin imzalanmasının iki ülke arasındaki modern ortaklığın ve bu konudaki çabaların bir göstergesi olduğunu belirtti. Cameron, "Hangi ülkedeki büyümenin Avrupa'ya ekonomik büyüme sağlayacağı, hangi ülkenin Ortadoğu konusundaki etkisinin terörizmle mücadele konusunda yardım edebildiği ve hangi ülkenin AB'ye katılımının AB'yi çok daha güçlü yapacağı" sorularını yanıtının, Türkçe olarak, "Tabii ki Türkiye" olduğunu söyledi.

 

İngiltere Başbakanı Cameron Türkiye'den ayrıldı

İngiltere Başbakanı David Cameron, Türkiye'deki temaslarının ardından özel uçakla saat 15.50'de Ankara'dan ayrıldı. İngiltere Başbakanı Cameron'u Esenboğa Havalimanı'ndan İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi David Reddaway, Ankara Vali Vekili Mümtaz Fahri Aykırı ve öteki ilgililer uğurladı. Cameron ile birlikte İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague da Türkiye'den ayrıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler