Cundada bir çeviri atölyesi

Saliha Paker, TEÇCA'nın kuruluşunu, etkinliklerini ve hedeflerini anlattı.

Yayınlanma: 18.10.2012 - 09:54
Abone Ol google-news

Geçen eylül ayının 5iyle 14ü arasında, Ege sularına bakan Cundada gözlerden uzak, ama hummalı bir çeviri etkinliği vardı. 2005te Prof. Dr. Saliha Pakerin öncülüğünde kurulan Uluslararası Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA) yedinci kez toplanmıştı.

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden Pakerin yanı sıra Mel Kenne, Prof. Dr. Şehnaz Tahir Gürçağlar, Amy Spangler ve Yrd. Doç. Cemal Demircioğludan oluşan bir yürütme kurulunca yönetilen TEÇCA, Türkçe edebiyat yapıtlarının İngilizceye çevrilmesi ve yayımlanmasını destekleyen etkinlikler gerçekleştiriyordu.

TEÇCA, bu yıl, Gülten Akının şiirlerinin çevirilerinden bir seçkiyle açıldı; katılımcıların, Mine Söğütün öykülerinden yaptıkları İngilizce çeviriler üstüne çalışmalarla sona erdi.

Saliha Paker, TEÇCAnın doğuşu, amaçları, çalışmaları ve Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatı ile İlgili Eserlerin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayımlanmasına Destek Projesi TEDAyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

- TEÇCA'nın kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?

1980lerde Londrada bulunduğum yıllarda, SOAStaki öğrenciler ve hocaları Yaşar Kemalin eserlerinden başka şehir romanlarının da çevirilerine ihtiyaç duyduklarını dile getiriyorlardı. Türkçe edebiyattan İngilizceye çeviri yolunu 1960tan beri Yaşar Kemal ile Thilda Kemal açmışlardı zaten. Şiir çevirileri ise, usul usul da olsa hep devam etmiştir. 1980lerde bir canlanma beklendiğini sezmiştim ancak Türkçeden roman çeviren pek azdı, çevirmene, yayıncıya mali destek sağlayacak bir kurum, kuruluş da yoktu. Türk edebiyatının Londradaki en önemli temsilcisi değerli çevirmen Nermin Menemencioğlu ile buluşmalarımızda da bu sıkıntılardan söz ederdik.

Latife Tekinin Berci Kristin Çöp Masallarını Ruth Christie ile birlikte çevirdikten sonra Londrada yayıncı arayışına girmiştim. Kitaba büyük ilgi duydukları halde birçok önemli yayıncı, çevirmene ya da yayına mali destek olmadan riske atılmak istemediklerini belirtiyorlardı. Uzun süren çabalardan sonra kitap Marion Boyars tarafından yayınlanabildi ve İngilterede, Amerikada büyük ilgi topladı ancak çevirmenlere hak ettikleri ödeme yapılamadı.

Ne var ki o yayıncı-çevirmen ilişkisi Tekinden başka çevirlerle 2000lerde devam etti, bunu da önemli bir kazanç saymak gerekir. 1980lerde Londrada kurduğum ilişkilere, 1990larda, İstanbula döndükten sonra burada yaşayan Amerikalı şair ve çevirmenler de katılınca, TEÇCA gibi çift-dilli bir edebiyat ortamının, çekirdeği oluşmuş oldu.

Tabii, 2005 yılında TEDA kurulmasaydı, projem herhalde daha uzunca bir süre hayal olarak kalırdı. 2006da Kültür Bakanlığının desteğiyle kurulan TEÇCAnın ilk toplantısına aralarında şairlerin de bulunduğu Britanyalı, Amerikalı ve Türk çevirmenlerin yanı sıra seçkin şair ve yazarlarımızdan bazıları davet edildi. Eski ve yeni katılımcılarla bugüne kadar aynı çeşitliliği ve düzeni korumaya çalıştık.

- TEÇCAnın hedefleri için neler söylersiniz?

Ana hedefimiz Türkiye içinde ve dışında Türkçeden İngilizceye

çalışan nitelikli edebiyat çevirmenlerinin çoğalmasına ve modern/çağdaş Türkçe şiir ve kurmacanın İngilizce konuşulan topluluklara titiz bir biçimde aktarılmasına yardımcı olmak. Bu hedefe ulaşmak için ortak bir çalışma ortamında genç/yeni çevirmenlerin deneyim alanını genişletmeye ve zenginleştirmeye, her yıl davet ettiğimiz şair ve öykü/roman yazarlarımızla tanışmalarını ve metinler üzerinde birlikte çalışmalarını sağlamaya, tüm verimli çevirmenlerimizin yayınlarla görünür kılınmasına çaba gösteriyoruz.

- Peki, TEÇCA Türk edebiyatının İngilizceye çevrilmesi ve yayımlanmasına bugüne dek ne gibi katkılarda bulundu?

Çevirilerin yayına dönüştürülmesinde bize yürütme kurulumuzun üyelerinden Mel Kenne ve Amy Spanglerin yardımı büyük. LAF (Literature Across Frontiers) ile 2008de başlayan ortaklığımız sayesinde TEÇCAda çevrilen bazı öykü ve şiirler online Transcriptte çıktı. Ayrıca Mel Kenneden başka Sidney Wade ve Kurt Heinzelman gibi Amerikalı şair-çevirmenlerimizin girişimleriyle ABDde dergilerde birçok şiir çevirisi yayımlandı.

Birkaç ay önce Miletin Londrada yayımladığı, Hande Öğütün derlediği Istanbul in Womens Short Storiesin çevirisinde katılımcılarımızın önemli bir payı bulunuyor. Kurt Heinzelmanın editörlüğünde yakında yayımlanacak olan Texas Studies in Literature and Languagein ve Bronwyn Millsin Absinthe dergisinin 2013te çıkacak olan Türk edebiyatı özel sayılarında yine pek çok katılımcımızın şiir ve kurmaca çevirileri var.

2013 baharında Talisman Housetan, TEÇCA ortak çevirilerinin çoğunlukta oldugu, Mel Kenne ile birlikte hazırladığımız, Gülten Akının değerli eserlerinden bir seçkinin çıkmasını bekliyoruz.

- TEÇCAdaki ortak çeviri çalışmaları, çeviri üstüne söyleşiler ve okumalar, yeni bir çevirmen kuşağının yetişmesine katkıda bulundu mu?

- Türkçe-İngilizce edebiyat çevirisi alanında bazı olumlu dinamiklere katkımızın olduğunu düşünüyorum, ama yeni bir çevirmen kuşağının yetişmesi tabii ki epey zaman alan bir süreç. Ortak çeviri çalışmalarının, tartışmalarının, çevirmenlerin farklı şairlerle ve kurmaca yazarlarıyla tanışmasının, onları ve eserlerini daha yakından tanımasının, diğer çevirmenlerin görüşlerine, eleştirilerine açık olmasının fevkalade yararlı olduğundan sanırım hiçbirimizin şüphesi yok.

Ancak, gördüğüm kadarıyla, yeni bir kuşağın yetişmesinde TECÇAnın yanında, dışında pek çok başka girişimin de rolü olmaktadır. Tarihsel bir bağlam içinde dinamikleri okuyabilmek için o kültürlerarası girişimleri de yetişme sürecine katmak gerekiyor.

En başta çevirmenlere destek veren TEDA projesi, kitap çevirmenlerini aktif özneler olarak temsil eden ÇEVBİR ağı, periferide kalan edebiyatları ve çevirmenlerini öne çıkaran LAF, Kültür Bakanlığının yayıncılarımızın işbirliğiyle eskiye göre bambaşka bir enerjiyle gerçekleştirmekte olduğu uluslararası kitap fuarları, yine eskiye göre çok daha aktif bir rol üstlenen edebiyat ajanslarımız.

Yakından baktığınız zaman 2000lerden beri eyleme geçen bütün bu kuruluşların, yenilik diyebileceğimiz etkenlerin, birbirleriyle ilintili olduğunu, edebiyat çevirmenlerinin yetişme sürecini olumlu biçimde etkilediğini düşünüyorum.

- Uzunca bir süredir yürütülen TEDA projesi Türk yazarların yabancı dillere çevrilmesinde yararlı oldu mu sizce? Eksikleri var mı?

- Nasıl yararlı olmaz ki! TEDA kurulalı daha 7 yıl oldu, kurumsal açıdan hiç uzun bir süre değil ama 2005 öncesiyle karşılaştırılınca, çevrilen eserlerin ve erek dillerin sayıca ne kadar arttığını görüyorsunuz. Ama tabii, her şeyi sayılarla ölçmemek gerekir.

Bence en önemli olan, değerli bir eserin, yazarın/şairin üslubuna uygun ve hünerli bir biçimde çevrilerek yabancı okurun ilgisini zevk vererek çekebilmek. Bu nedenle kimin neyi nasıl çevirdiği de önemli. TEDAya sunulan örnek çeviriler, çok bilinen ya da az bilinen dünya dillerinden olsun, bu açıdan ayrı bir anlam taşır. Bu meseleye gösterilen titizliğin de vakit kaybı sayılmadığını düşünüyorum.

- Orhan Pamukun Nobel Edebiyat Ödülünü alması, yabancı yayıncıların Türk edebiyatına ilgi duymasında etkili oldu mu?

- Olmaması mümkün değil. Hem yayıncıların hem okurların Türk edebiyatında başka ne var? merakını uyandırdı. Tabii bunda Orhan Pamukun eserlerini okutan tüm dünya çevirmenlerinin payı çok büyük.

- Sanıyorum, TEÇCAdaki çeviri çalışmalarından örnekleri içeren bir öykü seçkisi önümüzdeki dönemde Britanyada Milet tarafından yayımlanacak. Bu kitap hakkında biraz bilgi verir misiniz?

- Kitabımız kuruluşundan bu yıla kadar TEÇCAda üretilen çevirilerden bir seçki olacak. Atölyemiz yılda on gün toplanabiliyor ancak bazı ortaklıklarımız yıl boyunca sürüyor, böylece yayın amaçlı üretimimiz artıyor. Kitabımızda TEÇCAya davet edilen tüm şair ve yazarlarımızın ve çevirmenlerimizin ürünlerinden örnekler bulunacak. Güzel bir edebiyat kitabı olmasına çalışıyoruz. Umarız 2013 Londra Kitap Fuarına yetişir.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler