Vatan ve bayrak

Bağımsız Amerikan Sineması’nın öncülerinden Richard Linklater son filmi Last Flag Flying’te (Sıkı Dostlar/ 2017) Vietnam’da savaşmış üç askerin otuz yıl sonra birlikte çıktıkları tinsel yolculuğu duygusal, etkileyici, düşündürücü bir anlatımla betimliyor.

Yayınlanma: 27.07.2018 - 11:44
Abone Ol google-news

Bağımsız Amerikan Sineması’nın en önemli öncülerinden biri olan, Slacker (1991), Dazed and Confused (1993), Suburbia (1996), Before Sunrise (Gün Doğmadan/1995), Before Sunset (Gün Batmadan/ 2004), Before Midnight (Geceyarısından Önce/ 2013) üçlemesi, Boyhood’u (Çocukluk/ 2014) çeken yönetmen, senarist, yapımcı Richard Linklater, son çalışması Last Flag Flying’te (Sıkı Dostlar/ 2017) vatanseverlik ve bayrak temalarını özgün anlatımıyla sorguluyor.


Darryl Ponicsan’ın romanından uyarladığı dramatik komedisinde Linklater konunun bütünüyle Amerika’ya ait olduğunu vurguluyor: “Amerikan ordusunu sürekli yüceltiyoruz. Tüm paramızı askeri savunmaya yatırıyoruz. Çok güçlü bir ordumuz var. Öte yandan işçi sınıfı nesillerdir savaşlara kurbanlar verdi, vermeyi sürdürüyor. Haber almayı ve savaşları kontrol eden devletten, hükümetten nefret ediyoruz. Devlet ve vatandaşlar arasında bir sevgi-nefret ilişkisi var. Dostluk, dayanışma, arkadaşlık konuların sürekli işliyorum. Hepimiz aynı hızla yaşlanıyoruz, filmler ise hiç yaşlanmıyorlar, oldukları gibi kalıyorlar”.

Last Flag Flying’i izlerken ABD’inde Vietnam Savaşı’ndan (1955-1975) Irak Savaşı’na (2003-2011) dek hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Aynı acılar, aynı yalanlar, aynı yoldaşlıklar sürüp gidiyor. Aralık 2003, Irak Savaşı’nda oğlu Larry Jr’ı yitiren eski doktor Larry Sheperd (Steve Carell) Vietnam’da birlikte savaştığı, otuz yıldır görmediği asker arkadaşlarından cenaze töreni için yardım ister. İrlanda kökenli Sal Nealon (Bryan Cranston) bar sahibidir, alkolik ve küfürbazdır. Ordudayken alkolik, kumarbaz ve çapkın olan AfroAmerikalı Richard Mueller (Laurence Fishburne) ise Tanrı’yı bulmuş ve papaz olmuştur. Üç dost birbirlerinden iyi bir şekilde ayrılmamışlardır ama Larry’nin büyük kayıbı onları yeniden biraraya getirir. Larry, Sal ve Richard’ın trajikomik yolculukları böylece başlar.

Larry Jr, savaş kahramanlarının yattığı Arlington Ulusal Mezarlığı’na defnedilecektir. Dover Hava Kuvvetleri Üssü’ne geldiklerinde cenazenin sabah geleceğini öğrenen Larry, Sal ve Richard otele giderler. Lobideki televizyonda Saddam Hüseyin’in yakalanma haberleri geçmektedir. Larry Jr’ın cenaze töreni halka açık olmayacaktır çünkü hükümet Irak’ta ölen Amerikan askerlerinin sayısını gizli tutmaktadır. Larry oğlunun nasıl öldürüldüğünü öğrenince onu eve götürmeye karar verir.

Larry Jr’ın çelik tabutunun başında şunları söyler:” Şu an devletten hoşlanmıyorum, devlete güvenmiyorum. Oğlumun yüzü parçalanmış, artık yüzü yok. Arkadaşlarıyla bira içmek, kız peşinde koşmak isterdi. 21 yaşındaydı, ölmek aklının ucundan bile geçmezdi. Onu Tanrı’nın unuttuğu bir çöle gönderdiler, bizi ormana gönderdikleri gibi. Vietnamlılar bize karşı tehdit değillerdi. Kim bilir, amaç Amerika’yı korumak değildi. Sonra oğlumu bana tabutun içinde gönderdiler. Kahramanmış, madalyaymış, Arlington’muş. Ben denizci bir piyadeyi değil tek oğlumu gömeceğim. Liderlerine, devletine inancın olsun istersin, ben artık hiçbirine inanmıyorum, güvenmiyorum”. Richard Mueller, Vietnam’da yaşanan saçmalığın parçası olduğuna pişmandır. Sal, ABD’nin dünyanın kendisini sevmesini bekleyen tek işgalci güç olduğunu irdeler.

Vietnam’da masumiyetlerini yitiren Larry, Sal ve Richard hala Vietnam’ın psikolojik ve fiziksel yaralarını taşırlar. Geçmişe yaptıkları bu trajikomik yolculukta üç arkadaş yitik bir nostaljinin içinde saklanmazlar, internet ve cep telefonunu kapsayan geleceği de kucaklarlar. Birlikte cep telefonu satın aldıkları sahne çok komiktir. Filmin ana sahneleri Larry’nin oğlunun mektubunu okuduğu ve oğlunun tabutunun başında konuştuğu sekanslardır.


Dramatik, duygusal, aynı zamanda komik bu yol filminde, Carell-Cranston-Fishburne üçlüsü yetkin yorumlarıyla çevrelerine enerji yayar. Linklater, zamanın akışını izleyiciye birebir duyumsatır, babaların ve oğulların yaralarını, travmalarını birlikte aktarır, vatanseverlik, inanç, güven, sevgi, sadakat, paranoya, militarizm, suçluluk, pişmanlık, gerçekler, yalanlar temalarını özgün anlatımıyla sorgular, tartışır. Steve Carell, Bryan Cranston, Laurence Fishburne, J.Quinton Johnson, Yul Vazquez, Deanna Reed-Foster, Cicely Tyson’ın oynadığı Last Flag Flying (Sıkı Dostlar/ 2017) bugün sinemalarda gösterime girdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler