Özgürlüğe giden yol

87.Akademi ödüllerinde en iyi film ve özgün şarkı dalında aday olan Selma(Selma, Özgürlük Yürüyüşü/2014) bugün gösterime girdi.

Yayınlanma: 06.02.2015 - 18:13
Abone Ol google-news

87.Akademi ödüllerinde en iyi film ve özgün şarkı dalında aday olan Selma(Selma, Özgürlük Yürüyüşü/2014) bugün gösterime girdi. 1965’te Alabama’nın Selma kentinden Montgomery’ye uzanan 87 kilometrelik yolda, ABD tarihine geçen üç protesto yürüyüşü yapıldı. Dr. Martin Luther King liderliğindeki bu yürüyüşler kamuoyunun olanca dikkatini çekti ve Başkan Johnson siyahiler için oy hakkı yasasını çıkarmak zorunda kaldı. Amerikan İnsan Hakları eylemlerinin kilometre taşlarından olan Selma’dan Montgomery’ye yürüyüşü sonunda King olağanüstü bir zafer kazandı. 26 Şubat’ta oy hakkı için bu barışçıl yürüyüşe katılan 27 yaşındaki Jimmie Lee Jackson, Alabama polisince dövülüp katledildi. Jackson’ın ölümü Montgomery yürüyüş eylemini tetikledi. Milyonlarca Afroamerikalı ayaklandı.Malcolm X  gibi şiddete karşı olan Dr. King(David Oyelowo) “Jimmie’yi hükümet öldürdü, her gün özgürlük adına Vietnam’da milyonlarca dolar harcayan hükümet, kendi halkını burada, Amerika’da öldürdü” diyerek açıklama yaptı.

Siyahi kadın yönetmen Ava DuVernay epik dramında derin devletin işleyişini de vurgular. King’le uzlaşamayan Johnson, FBI’yı(Federal Soruşturma Bürosu) devreye sokar. Belge görüntülerle, yerel şarkıları harmanlayan DuVernay, gerçekçi, klasik bir anlatımla izleyiciyi etkileyip düşündüren bir yolculuğa çıkarır. Başkan Kennedy suikastini, Malcolm X’in öldürülüşünü gören King “Her beyaz yasa adamı terör saçıyor, her beyaz politikacı siyahi nefreti aşılıyor, her beyaz din adamı iyi beyazı, kötü siyahiyi anlatıyor” diyerek tüm karaderilileri eyleme çağırır. 

Ava DuVernay, özgürlük, direniş, dayanışma ,şiddet, hoşgörü, özveri, saygınlık, ayrımcılık temalarını başarıyla işler. 87. Akademi ödüllerinde Selma’yla en iyi yönetmen kategorisinde aday olsaydı bu dalda yarışan ilk siyahi kadın yönetmen olacaktı. 2013’ten beri Amerikan sinemasında siyahi bir Yeni Dalga akımı başladı. Siyahi sinemanın öncüsü Spike Lee’den(Do the Right Thing/1989) 24 yıl sonra Steve McQueen, Lee Daniels, Ava DuVernay, Ryan Coogler gibi yetkin isimler başarılı filmler gerçekleştiriyorlar. 86. Akademi ödüllerinde 12 Yıllık Esaret’le en iyi yönetmen ödülünü alan ilk siyahi sinemacı Steve McQueen bu olguyu Barack Obama’ya bağlıyor. McQueen’e göre Obama’nın başkanlığı söz hakkı  doğurdu, kültürel ırk ayrımını bitirdi, ona göre Obama’nın etkisi tartışılabilir: “Başkanlığı bitince bu tür filmler yapılacak mı ?” diye sorarken yeni siyahi kuşağın çözmesi gereken en büyük sorunun bu olduğunu vurguluyor. 2013’te siyahilerin çektiği, onların özgün öykülerini anlatan 10’dan fazla film stüdyolar ya da bağımsız yapımcılar tarafından dağıtıldı. 12 Yıllık Esaret, The Butler(Başkanların Hizmetkarı), Fruitvale Station peş peşe gösterime girdi. 

Uzun süredir Amerikan sinemasında olan siyahilerin filmlerine destek verilmiyordu. Bu filmler artık Sean Penn, Ophray Winfrey(Precious, Selma), Brad Pitt(12 Yıllık Esaret, Selma), Forest Whitaker(Fruitvale Station), Will Smith gibi yıldızlarca destekleniyor. TV yıldızı Ophray Winrey, Selma Özgürlüğe Yürüyüş’ün hem yapımcısı hem oyuncusu. Bütçesi 2 milyon dolar olan siyahi komedi Kevin Hart: Let me Explain, 5 günde 17 milyon dolar kazandı.

Lee Daniels(The Butler) yeni kuşağın en büyük açığının sanatsal yapım, yaratıcı sinema olduğunu düşünüyor, ona göre genç kuşak eskilerin yanlışlarını yapmamalı. Daniels iyi tanıtım yapmanın, kendi öykülerini anlatmanın önemini vurguluyor. Ryan Coogler(Fruitvale Station) izleyicinin özdeşleşebildiği karakterlerin anlatılması gerektiğini savunuyor. Son yıllarda Hollywood’da siyahi oyuncuların(Chiwetel Ejiofor, İdris Elba, Lupita Nyongo, Carmen Ejogo, David Ojelowo) sayısı da artmakta.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler