Açık Radyo 20 Yıl 20 Anı

“Dünyanın tüm seslerine açık radyo” yayına başlayalı 20 yıl oldu. Açık Radyo, kâr amacı gütmeyen, kolektif bir girişim olarak kuruldu ve bu çizgisinden hiç sapmadı. Açık Radyo bünyesinde yer almış kurucular, çalışanlar, programcılar, dinleyiciler, kuruluş yıllarından günümüze 20 anıyla...

Yayınlanma: 13.04.2015 - 20:17
Abone Ol google-news

1. Bir şey unutmadın mı?

Ömer Madra/Kurucu, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı: Radyonun yeni kurulduğu yıllar. Açık Gaste’ye büyük oğlumla başladım. Sonra Bosna’ya savaşa gitti. “Peki program ne olacak?” “Bakarsın başının çaresine” dedi. Ben de kara kara düşünmeye başladım. Format da, tamamen kuşaklar arası bir muhabbete dayalı. Eşim dedi ki, “sende bi tane daha var bunlardan, farkında mısın?” Ya olur mu, filan. Sordum, Ege, olur! dedi. Daha lisedeydi. En iyi programlarımızdan biri onunla oldu. “Baba mikrofonda böyle şey söylenir mi” diyor. “Sen sus, bakayım, dediğimi yap” diye cevap veriyorum. Bir baba-oğul muhabbeti. Sabah altıda kalkıyorduk, programa yetişmek için. Ege’yi de ben uyandırıyorum. Bir sabah yayına hazırlanıyorum, radyonun telefonu çaldı. Eşim “birşey unutmadın mı” dedi. Baktım, kalem filan hepsi var, “a Ege yok!” Çocuğu evde unutmuşum.

2. Radyo imzalayan ilk kişiyim

Ömer Madra: Daha çok yeni yaşanmış bir olay. Bir dinleyicimiz geldi, desteğini elden verdi. Sanatçı bir hanım. Gayet sevindik. “Bir de ricam var, bunu imzalar mısınız” dedi. “Neyi” diye sordum. Bir küçük radyo gösterdi; “bundan dinliyorum” dedi. “Nasıl yani, radyoyu mu imzalayacağım?” Onayladı, bir gazlı kalem bulduk, “sevgilerle, Ömer Madra” diye imzaladım. Böylece, herhalde, bir radyo imzalayan ilk radyocu oldum.

3. Sokakta marş başlayınca biz de durduk
Can Tonbil/Program yapımcısı: Gezi olaylarını ilk günden itibaren takip etmeye başladık. Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Hakan ve Gürsel Tekin oturuyordu. Acemi şekilde onlarla konuştum ve sonra kayıt cihazımı açıp parkta konuşmaya başladım. 31 Mayıs gecesi, bir elimde kayıt, diğer elimde Talcid, röportaj yaptığım insanlara Talcid sıkıyorum. Bayağı bir ses topladım. Kalabalığı Tophane’ye kadar sürdüler, ben de radyoya girdim. O sırada annem aradı. “Sana bir şey dinleteceğim” dedi. Mahalleyi dinletmeye başladı. Tencereler tavalar çalınıyor, kornalar, ıslıklar... “Şimdi kapa, birazdan arayacağım, yayına gireceksin” dedim. Zaten bütün akışı kestim tamamen olayları aktarıyoruz artık. Yayına bağlandık, “hattımızda annem var” dedim. Başladı olayları anlatmaya, tam ortasında, çevrede İstiklal Marşı okunmaya başladı. Annem durdu, biz durduk. Marş bitince, “teşekkürler anne” dedim kapattım.

4. Gaz kokusu stüdyoda

Güven Güzeldere/Program yapımcısı: Açık Radyo’da 2012-2014 arası kardeşim Altuğ ile Leonard Cohen şarkıları üzerine Çatlaktan Sızan Işık isimli bir program yaptık. 2013 yazında, Gezi olaylarının en yoğun günlerinde bir Pazar akşamı yollardaki barikatlar ve polisin Tophane civarındaki müdahalesi yüzünden stüdyoya gecikerek varabildik ve Cohen şarkılarından oluşan bir Gezi Direnişi Özel Programı yayınladık. Gaz kokusu stüdyoya kadar ulaşıyordu. Programda bundan da söz ettik. Ertesi yıl, Dinleyici Destek Haftası sırasında, o günlerin anısına, bu programı yeniden yayınladık. Fakat radyolarını programın ortasında açan dinleyiciler, canlı yayın sanmış ve söylediklerimizden telaşa kapılmışlar. Radyoya telefonlar yağmaya başlamış. 1968’de Orson Welles’in Marslıların istilası anonsu gibi olmasa da, ciddi bir telaşa sebep olmuşuz.

5. Destekçilerle anlaşma imzaladım

Eraslan Sağlam/Program yapımcısı: Onbir senedir Destek Haftasında yer alıyorum. Destek ivmesi bazen yükseliyor bazen düşüyor. Düştüğü anlarda arkadaşlar kendi hayatlarına bakıyor. Sohbetler ediliyor, sofralar kuruluyor. Yine böyle bir anda stüdyoda otururken, sıkıldım. Yukarda sofralar kurulmuş yemekler yenilirken, dinleyicilerle bir anlaşma imzaladım. “Burada herkes yayılmış” diye başladım; gerçekten kısık bir tonla konuşuyordum. “Sizden ricam, yıl boyu tuttuğunuz destekleri şu an verin, yukarıda yemeklerin havaya uçuştuğunu görmek istiyorum. Burada bir kaos yaratın.” İşareti verdiğim anda, hatların hepsi doldu. Yemekler uçuşmaya başladı, teknik masa yetişmeye çalışıyor. “Siz aramaya devam edin, ben yukarı bakıp geleceğim” dedim, yayını bıraktım, yukarı çıktım. Beni görünce herkes durdu ve öfkeyle bana bakmaya başladı. Koşa koşa aşağı indim durumu anlattım... Resmen yemekleri burunlarından gelmişti.

6. Makarna yardımı

Didem Gençtürk/Yayın sorumlusu: Gezi olayları sırasında, yayın buradan yapıldığı için, dinleyiciler de radyoya geliyordu. Makarnalar, kekler, böreklerle gelmişler. Niye getirdiniz, Birine lazım olur diye… Neden parka götürmediniz, diyorum... "Doğru diyorsunuz, ama şimdi biz oraya çıkmayalım, müdahale var. Siz götürürsünüz."

7. Yüzyüze konuşsanız?

Buket Metin/Santral Operatörü: Bir keresinde Aras, yukarı çıktı, Yeşim Öztarakçı’yı aradı. “ben Açık Radyo’dan...” diye. Bu sırada, Yeşim’i aradığını bilmiyor ama. Yeşim de muhabbeti devam ettiriyor. Baktık konuşma uzadı, “kapatsana, arkanda zaten!” Bu arada herkes gülmekten yerlerde tabii.

8. Yayın odasının karşısında çıldırıyordum 
Didem Gençtürk Küçük notlar almıştım, Ömer Madra için, kendisine verdim ama yayında okunacak şeyler değil: “Programın süresi 31 dakika, parçayla bitiyor.” Bunları okumaya başladı. Yayın odasının karşısında çıldırıyordum.

9. Yayında yangın

Dilek Hepgüler/Kurucu-Web sitesi editörü: Issız Ada’yı yapıyordum. Engin Altaş’ı davet ettik. O zamanlar çok meşhur. Mikrofon karşısında çok heyecanlıdır. Yayında hepimiz sigara içiyoruz o zamanlar! Masanın üzerinde kül tablası var. Müzik arası verdik. Engin de heyecandan, iki dakikada bir sigarasını küllüğe silkiyor. Yaptıkça, mikrofona da “güp, güp” ses gidiyor. Ben de kül tablasını aldım, ama sigara hala üstünde. O aniden tablaya vurunca, benim sigara gitti onun omzuna kondu. Yanmaya başladı. Dumanlar çıkıyor, yayında olduğumuz için müdahale de edemiyorum. O da farkında, ama sesini çıkaramıyor. Neyse ki tekrar araya girdik, yanmadan kurtardık adamcağızı.

10. Destekçi şakası

Tuğba Sağlam/Destek gönüllüsü Destek günlerinde izleyiciler, öyle bir heyecanla arıyorlar ki… Sonrasında “ben kredi kartı vermeyeyim, havale yapayım” gibi konuşmalar başlıyor. Destek hattındaki gönüllülerin bütün bu ayrıntıları bilmeleri gerekiyor. Bunu bir test edelim dedik. Destekçi gibi arayıp, tüm zorlukları çıkardım. Pek duymayan yaşlı bir kadın numarası yaptım, “siz gelip alsanız” dedim. Destek olacak isim listesini verirken de, bütün sülalemin isimlerini saydım. Bir de yanlış kredi kartı numarası verdim. Bu arada hattaki kişi, ikide bir “bunu danışmam lazım” diyerek, beni beklemeye alıyor. En sonunda, artık yukarı çıktık, gülmeye başladık.

11. Kandırdılar

Tuğba Sağlam: Bir destekçi aradı. “24 saat destek olmak istiyorum” dedi. Ben sevinçten oynamaya başladım, “tabii” dedim, ama bir yandan da tırsıyorum. Destek o zaman 120 TL’ydi. “24 ile çarpılınca, 2800 lira yapıyor” dedim. “Tamam, karttan tek çekim olsun” dedi. Daha da heyecanlandım, birkaç defa onaylattım. Kapattım, çok mutluyum, Meral Madra “ne oldu” diye sordu. Anlattım, inanmadı. Aşağıya inip dinledi. Beş karış suratla döndü. “Yanlış dinlemişsin” dedi. Şok oldum, “emin misiniz” diye soruyorum... Meğerse şakaymış, Meral Madra beni kandırmış: Adam gerçekten 24 saatlik destek vermiş.

12. Yaşadığımı hissettiğim an!

Volkan Ağır/Prodüksiyon-Program yapımcısı: 31 Mayıs 2013’tü. Üç işte birden çalışıyordum. O gün saatler ilerledikçe Taksim’deki hareketlilik arttı. Editörlük mesaime geçtim. Bir an önce meydana çıkmak istiyordum. İşim bitince hemen bilgisayarı kapadım. İstiklal Caddesi’ne koştum. O kalabalıkta sadece Ayhan Işık Sokak’a kadar gidebildim. İki saat gaz yedikten sonra Tophane tarafından kaçmak zorunda kaldık. Radyoya döndüm. Programcılar programlarını bırakmışlar, Taksim’de olan biteni duyuruyordu. Ömer Madra ile görüştükten sonra İlksen Mavituna, Seçil Türkkan ve ben yayına girdik. İstiklal Caddesinde yaşadıklarıımı aktardım, canlı tanık olarak. Sabaha karşı 5’e kadar 17 kişiyle telefon bağlantısı kurarak yayın yaptık. Boğaziçi Köprüsü’nü geçme kararı ilk verildiğinde kalabalıktaki bir arkadaşımızla konuştuk. Açık Radyo’da kendimi en çok hayatta hissettiğim andı.

13. Sürpriz e-posta

Duygu Ateş/Program yapımcısı: Açık Radyo ve Radyo ODTÜ’nün aynı gün aynı saatte ortak bir programı vardı; Soul Sendikası. Ben de programın teknik dj’liğini üstlenmiştim. Buna benzer ortak bir yayın için o zamanlar Jak Kohen ve Didem Gençtürk’ün posta kutularını aşındırdığımı hatırlıyorum. Sonra İstanbul’a yerleştim, şansımı tekrar denedim ve iki yıl daha bekledim. Sonra bir gün Didem’den hiç beklemediğim bir e-posta aldım ve yayın akışlarında benim programım için de yer olduğunu öğrendim. O günden bu yana da Grounded isimli müzik programını hazırlayıp sunuyorum.

14. Açık Radyo hamileliği de gördü, lohusalığı da 

Seçil Cüntay/Dinleyici: Üç yaşında bir oğlum var. Her sabah, “anne koş Açık Gazete başladı” diye bağırıyor. Açık Radyo hamileliği de gördü, lohusalığı da. Ömer Madra ve Can Tonbil tatile çıktıklarında bir boşluk oluyor sabahları. İlk tatile çıktıklarında, eşimi arayıp “Yoklar! Bitti mi kapandı mı, artık yapmayacaklar mı?” demiştim. Sonradan, “Açık Gazete bu hafta tatilde” anonsunu duyunca rahatladım.

15. Stüdyoya ittiler
Ayşenem Andıç/Açık Radyo gönüllüsü, Eski haber spikeri: İşe başladım, benden öncekileri izlerim, biraz alışırım diye düşünüyordum. Olmadı. Üçüncü gün filandı, haberi yazdım, spikerimize uzattım, okuması için. Ne olduğunu bile anlamadan, beni stüdyoya itti ve kapıyı kapattı. Teknik masayla gözgöze geldim. Haber müziği dönmeye başladı. Herkes dizilmiş bana bakıyordu. “Haber Merkezi’nin hazırladığı haberleri sunuyoruz” diye başladım ve oldu.

16. Tinerci spiker

Ayşenem Andıç: Haber için çok erken radyoda olmam gerekiyordu. Bir-iki defa geç kaldım, baktım olacak gibi değil. Radyoya gelip, sandalyeye tünüyor, orada uyuyordum. Erkenci arkadaşlardan biri, bir gün beni görünce çığlığı bastı. “Ne oldu abi, ben Ayşen, tanımadın mı?” dedim. “Radyoyu tinerciler bastı sandım” dedi. Bunun üstüne bir şişme yatak aldım, stüdyoya attım. Gece programcıları önce bir bakıyorlardı, sonra alıştılar. “Sessiz olun, uyuyor…”

17. Küfürsüz radyo!

Ömer Şahin/Teknisyen, Program yapımcısı: Elmadağ’daki stüdyodaydık, yayın sorumlumuz Jak Kohen’di. Sokak seslerini yayınlayan bir programımız vardı. Canlı yayın yaptıklarında içeri mikrofonlar döşeyip, radyodaki sesleri de yayınlıyorlardı. Küfürbaz biri olarak, birkaç kere yayına girmişliğim vardır! O yüzden, Jak Kohen, program sırasında yayın akışına girmemi yasaklamıştı.

18. İltimas yok

Ömer Şahin: Programlar için bir seçme kurulumuz vardır. Radyo çalışanı da olsanız, o kuruldan geçmeniz gerekir. Biz de dışarıdaki insanlarla aynı şekilde, dosya vererek başvuruyoruz. Ben de yıllarca bir sürü programa katılmış olmama karşın, aynı süreçten geçmiştim.

19. Ne acayip anne!

Gonca Açıkalın/Program yapımcısı: İlk canlı yayınım 2010 destek projesi sırasında konuk olarak çağrıldığım Gitaresk’ti. Senelerdir satış ve proje sunumları yapan ben, mikrofon karşısında soğuk terler döktüm. Program sunucusu Jak Kohen de çok nazikçe nabzımı yokladı, “artık ara sıra yardım edersin programa” dedi ama cesaretimi toplayıp program yapmaya başlamam iki yıl sürdü. O zamanlar ortaokulda olan oğlum “sen ne acayip şeylerle uğraşıyorsun, kimsenin annesi böyle değil” diye protesto etmişti.

20. Pilotlara yayın

Dilek Hepgüler:RTÜK’le zaman zaman problemler yaşadık. En bilineni, Bukowski gerekçesiyle iki haftalık yayın yasağımızdı. Bir de bir haftalığına yayını durdumamızı istediler. Ama bu sefer ceza almamıştık, yayın frekansımız uçaklarınkiyle karışıyormuş. Bütün pilotlar kule yerine Açık Radyo dinliyormuş.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler