Hakimden skandal karar

Gezi Direnişi sırasında Harbiye’den Taksim’e yürüdüğü sırada TOMA’nın kendisini hedef alarak su sıkması sonucu köprücük kemiği kırılan Gökçe Algan’ın şikâyeti üzerine iki polisin “kasten yaralama” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından yargılandıkları davada mahkeme skandal karara imza attı.

Yayınlanma: 07.02.2019 - 13:11
Hakimden skandal karar
Abone Ol google-news

İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına Gökçe Algan’ın babası ve taraf avukatları katıldı. Algan’ın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu, müvekkilinin eski sağlığına kavuşamadığını söyledi. “Gezi olayının yeniden gündem olduğu bugünlerde, polisleri cezalandırmanın kolay olmadığını biliyoruz” diyen Eyüboğlu, “Ama bu konuda vereceğiniz karar Gezi mağdurları açısından ilk kararlardan biri olacak. Bu nedenle tarihsel olarak da çok önemli. Sanık polislerin cezalandırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.

Taraf avukatlarının beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri sabit olmadığını belirterek beraatlerine hükmetti. Hâkim kararında skandal gerekçelere yer verdi.

Kararın gerekçesinde, suç tarihinde İstanbul'da "Gezi olayları" diye adlandırılan eylemler meydana geldiğini, ne için başladığının, nasıl devam ettiğinin bilinmediğini ve açıklanamadığını ancak dış dünyanın izlediği ve hatta Avrupa'da birçok ülke ve ABD'de 24 saat canlı yayınlarla, "Türkiye'de iç savaş" diye özellikle aktarılan olaylar yaşandığını öne sürüldü.

‘Devlete karşı bir eylem’

Gezi direnişinin suratları maskeyle kapalı, ellerinde birçok yaralayıcı alet olan kişilerce yönlendirildiğinin öne sürüldüğü kararda, "Bu tür yargılamaların yapıldığı birçok davada açıkça görüldüğü gibi, bu tür yaralayıcı ve öldürücü aletlerin, sıradan vatandaşlarca yapılmasının mümkün olmadığı, önceleri tepkilerini dile getirmek isteyen sıradan vatandaşların da katıldığı ve desteklediği, Taksim Meydanı'ndaki ağaçların kesilmemesi isteğinden kaynaklandığı düşünülen masum eylemlerin, daha sonra tam bir kaos ortamı oluşturacak şekilde ve kontrolsüzce büyütüldüğü, devlete karşı bir eylem haline getirildiği" kaydedildi.

‘Esnaf kan ağladı’

Gezi direnişinin televizyon kanallarında "İstanbul, İstanbul halkı tarafından ele geçirildi" şeklinde provokatif açıklamalar ile çarpıtıldığının iddia edildiği kararda, "Oluşan kargaşa ve kaos ortamından birçok vatandaşın doğrudan zarar gördüğü, Taksim'de işyeri bulunan birçok esnafın binlerce lira zararının oluştuğu, hatta bunun devamında günlerce işyerlerinin açılamaması sebebiyle çevredeki yaşayan insanlar ve esnafın kan ağladığı bir hale getirildiği" ifade edildi.

Kararda, devletin de böyle bir harekete karşı reaksiyon verdiği aktarılarak yapılan müdahalelerin kanunların emrettiği şekilde olduğu iddia edildi. Gökçe Algan’ın Gezi direnişine eylemci olarak gidip gitmediğinin belirsiz olduğunun öne sürüldüğü kararda, "Ancak olayların kontrolden çıktığı safhada, o mıntıkada oturması sebebiyle orada olmak zorunda olan kişiler dışındaki vatandaşların, özellikle Taksim civarına gitmekten dahi kaçındıkları, hatta Taksim civarında oturmakta olan bir kısım vatandaşın, olaylar sebebiyle evlerini terk ederek, başka yerlerde geçici olarak oturmak zorunda kaldıklarının da, basın yoluyla herkes tarafından bilindiği" öne sürüldü.

‘Emir doğrultusunda davrandılar’

Kararda özetle şu ifadeler yer adlı: "Olayların devamı sırasında birçok TOMA'nın olaylarda kullandığı; nitekim CD'lerde de birçok TOMA'nın olay yerinde olduğunun görüldüğü, bunlardan hangisinin kullanılması sırasında mağdurun yaralandığının kesinlikle anlaşılmasının ve tespitinin mümkün olmadığı, buna karşılık olaya müdahale eden TOMA'lardan bir tanesi seçilmek suretiyle dava açıldığının açık olduğu, katılanın yaralanması sırasında, sanıkların kullandığı TOMA'nın müdahalede bulunduğunun sabit olmadığı, olsa bile o kargaşa içinde sanıkların olaylara fiilen katılmadığını söyleyen mağduru bilerek ve hedef alarak yaraladıklarını kabul etmenin mümkün olmadığı, birkaç defa yaptırılan bilirkişi incelemelerinde de genel fotoğraflamalar yapıldığının görüldü. Bu dava gezi olayları sırasında TOMA'lar aracılığıyla ve polis şiddetiyle insanların yaralanıp yaralanmadığının tespiti olmayıp, mağdurun, ‘sanıkların kusurlu ve kanuni yetkilerini aşarak yaralanmasına sebebiyet verilip verilmediğinin’ olduğu, mahkemece de bu konuda yoğunlaşılarak davanın ele alındığı, sanıklara müdahale edilmesi emri verildikten sonra, eylemci topluluğuna karşı kendilerine daha önce verilen eğitimler ve mesleki tecrübelerine göre hareket etmelerinin, emrin kanunsuz olması manasına gelmediği sanıkların suçlarının sabit olmadığı, kendilerine verilen emir doğrultusunda davrandıklarını " belirtildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler