Bu ülkenin dayıbaşı kimdir?

Soma’da var olan sistem açıkça, “çağdaş kölelik” sistemidir. O madenciler evine para götürebilmek için başka bir yol bilmiyor, onlara başka bir yol gösterilmiyor. Peki çözüm ne? Çözüm; öncelikli olarak tüm madenlerin yeniden kamu eliyle işletilmesi ve vahşi kapitalistlerin elinden insanların kurtarılmasıdır.

Yayınlanma: 23.05.2014 - 16:23
Abone Ol google-news

13 Mayıs 2014 günü ülkenin gördüğü en büyük emekçi katliamı yaşandı. Bu bir katliam, “iş kazası” diye küçümsememek lazım, bu seri katil gibi her gün en az 3 emekçinin kanına giriyor. Bu cinayetlere yönelik ise doğru düzgün ne bir önlem alınıyor ne de etkin mücadele ediliyor.

Katliamın anlamı; savunmasız çok sayıda insanın acımasızca öldürülmesidir. Uzun zamandır uyarı vermesine rağmen hiçbir önlem alınmayan Soma, Karanlıkdere madeninde öldürülen insanlar kader kurbanı mıdır? Yoksa katledilmişler midir? Cevap elbette: Bu bir “katliam”dır.

Soma’daki katliam sonrası orada neler olduğunu anlamaya çalıştığımızda, devlet denen aygıtın yardım vs. göndermek yerine inanılmaz bir güç yığdığını gördük. Bu durum bize bir şeylerin gizlendiğini anlatıyordu. Gizlenen neydi? Gizlenen açıkça devlet tarafından korunan vahşi ve aşağılık bir düzenin varlığı idi…

Rant ve kâr hırsı asla can derdine düşmez, düşmemiştir. Kâr marjının yükselmesi ve işçi ölümleri doğru orantılıdır. Kâr marjı yükseldikçe insan kanı, canı önemsizleşir.

Soma’da yolsuzluk ve rüşvet sarmalında bir partinin nasıl yüzde 45 oy aldığını gördük. AKP’den nemalanan sermayenin işçilerini AKP kazanamazsa işyerini kapatacağını ve işsiz kalacaklarını söyleyerek tehdit ettiğini gördük.

Soma’da on yıl önce 600-700 kg tütün ile evini geçindiren insanlar şimdilerde 2 ton tütün üretmesine rağmen evlerini geçindiremediklerini söylüyorlar. Halkın neredeyse yüzde 90’ının bankalara borcu var. İşsiz kalmak en büyük korkuları. Bir ay boyunca eksiksiz işe gelen işçiye açıktan ek ödemeler yapılmış. Bu da yetmemiş 3 vardiya çalışan işçiler “üretim patlaması” yapsınlar diye yarıştırılmış. Borç yükü altındaki işçiler, evine üç kuruş fazla götürmek için her şeyi yapacak hale getirilmiş.

Çalışan işçinin emeğini, terini tek sömüren patron mudur? Değildir. Patronla birlikte bir de “dayıbaşı” denilen sömürgenler türemiş ve bu sömürgenlere taşeron veya ekipbaşı adı verilmiş. Ekipbaşları madene işçi sağlıyor ve madencinin kazancı ve üretimine bağlı olarak prim alıyorlar. Bu insanlar ilçede zengin bir hayat sürüyor. İşçilerden tek sorumlu olanlar onlar, hatta patronla güçlü ilişkileri sebebiyle işçi alımı veya çıkarılması konusunda da yetkililer. Maden ocağında kâğıt üzerinde taşeron yoktu ama “dayıbaşı” veya “ekipbaşı” adıyla vardı. Çalışma Bakanlığı madende taşeron sistemini yasaklama konusunda adım atacağını söyledi ama bu sadece sözde kaldı...

Soma’da var olan sistem açıkça, “çağdaş kölelik” sistemidir. O madenciler evine para götürebilmek için başka bir yol bilmiyor, onlara başka bir yol gösterilmiyor. Peki çözüm ne? Çözüm; öncelikli olarak tüm madenlerin yeniden kamu eliyle işletilmesi ve vahşi kapitalistlerin elinden insanların kurtarılmasıdır. Çağdaş kölelik sistemi ile yapılan irade sakatlanması durdurulmalı ve bu vahşi sisteme son verilmelidir.

Bu sistemin tek sorumlusu sermaye değildir, bu sistem, bu düzen destekleniyor, cesaretlendiriliyor. Nihayetinde AKP’nin ne şekilde oy aldığı ve neden otokrat ve fütursuz olduğunun en büyük kanıtıdır Soma. Mutlaka bu katliamın siyasi bir ayağı olmalı ve siyaseten birileri bu sorumluluğu almalıdır.

Bir süre önce ortaya çıkan ses kayıtlarına bakacak olursak ülkede “kucağa oturtulan” sermayedarlar olduğu ve bu sermayedarların da milleti “kucağa oturtmak” için icazet aldığı açıktır. Bu sebeple bu ülkenin de bir “dayıbaşı” var aslında. Var olan dinlemeler ve deliller bizi bir kişiye götürüyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler