"24 Haziran kadınlar için son fırsat"

24 Haziran seçimleri yaklaşırken kadınlar siyasetteki kadın görünürlüğünden ve etkisinden mutlu değil. 7 partinin 4 bin 200 adayından sadece 931’i, yani tüm adayların yüzde 22’si kadın. Kadın hakları savunucusu avukat Hülya Gülbahar, “Kadınlar 16 Nisan’da tek adamlığa hayır demişti. Bu seçim hem bu itirazın devamı hem de eşitlik için son fırsat” diyor.

Yayınlanma: 04.06.2018 - 22:30
Abone Ol google-news

BAŞLARKEN...

Türkiye’de her gün kadınlar öldürülüyor, şiddete uğruyor, nasıl konuşacağından ne giyeceğine erkeklerin müdahalesiyle karşılaşıyor. Baskı arttıkça, bir yandan da kadın hareketinin eşitlik fikirleri giderek daha fazla kadında karşılık buluyor. Ama milletvekili aday listelerine baktığımızda, kadınların fokurdayan gündeminden eser göremiyoruz. 7 partinin 4 bin 200 adayından sadece 931’i, yani tüm adayların yüzde 22’si kadın. En çok kadın adayı HDP ve Vatan Partisi çıkardı. Listesi kadın açısından en zayıf parti MHP. Birinci sıradan 18 kadını aday gösteren HDP ise en gayretlisi.

Bu diziyi hazırlarken, AKP’nin kadın kollarından KADEM başkanına ve bazı kadın adaylarına ulaşıp sorularıma cevap istesem de geri dönüş alamadım.

Bugün ve yarın adliyeden sokağa kadınların sesini ve kadın hakları savunucularının analizlerini size aktaracağım.

Kadınlar ‘Artık yeter’ diyor

Bugün (29 Mayıs) kadınlara adalet yolunda yoldaşlık eden Kadın Meclisleri oluşumunun 3 şehirde takip ettiği 6 dava var. Cinsel taciz, çocuk istismarı, hakaret, cinayet... Üçü Konya’da, ikisi İstanbul’da, biri Manisa’da. Kadın Meclisleri’ne üye kadınlar ülke çapında kadına şiddet davalarını takip ediyorlar. Her duruşmaya en az 5 kişi gidiyorlar. Türkiye’de kadınların içinde bulunduğu durumun vahametini anlatmaya çalışıyorlar.

Kadın Meclisleri’nden bir grup kadınla buluşmak üzere Kartal’da Anadolu Adliyesi’ne doğru yürüyorum. Sabah, Ekin Yıldırım’ın davası vardı, bir saate kadar ayrıldığı erkeğin fiziksel şiddetine uğrayan Eda Pera’nın davası görülecek.

‘İyice vahşileşti’

Adliyenin girişini ararken gönüllü kadınların ‘Dilber Abla’sıyla karşılaşıyorum. “Buraları da iyice karman çorman ettiler” diye söyleniyor.

“Kadınlar perişan” diyor, “Şu anda 3 ayrı şehirde 6 dava var. Hepsinde kadınlar ya taciz edilmiş ya tecavüze uğramış, ya öldürülmüş ya şiddete maruz kalmış. Kadın kardeşlerimize destek olmak için buradayız.”

Dilber Abla’nın arkadaşlarıyla buluşacağı börekçiye giriyoruz. Yanında gofret getirmiş, “Al” diye ısrar ediyor. Almıyorum, gönül koyuyor.

İzel 20 yaşında, hukuk okuyor. “Tüm kadınları kucaklamak gerekiyor. Kapsayıcı ve toplumsallaşabilecek bir söz üretmek gerekiyor. Kadınlar durmadan öldürülüyor, şiddet görüyor, çalışmak istiyor ama çalışamıyor. Benim böyle bir aile yapım olmasa da böyle bir düşünce yapısı var toplumda. Önemli olan başkasına atılan tokadı da hissedebilmek ve onun için mücadele etmek.”

Siyasilerin etkisi

Dilber Abla kadınlara yönelik şiddetin iyice vahşileştiğini anlatıyor: “Silahı çekip vurmanın ötesine geçti. Adam kadının canını yakabilmek için çocuklarını öldürüyor. Deniz Altıntaş’ı öldüren adam annesine telefon açıyor, ‘Kızını öldürdüm gel al’ diyor. Bursa’da adam patlayıcı hazırlayıp boşanmak isteyen kadının kapısında patlatıyor. Bunların nedeni mahkemelerde uygulanan indirimler. Bir kadını sadece silahı çekip öldüren suçlu değildir. Şiddet uygulayan adamı sudan bahanelerle dışarı salıverenler de onun kadar suçludur. Çünkü bu adamlar cesaret buluyor.”

19 yaşındaki Bengisu, “Siyasilerin söylemleri de çok etkiliyor” diyor ve sözü şortu bahane edilerek saldırıya uğrayan Ayşegül Terzi’ye getiriyor: “Başbakan çıktı ‘Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanır geçersin’ dedi. Biz sevelim ya da sevmeyelim, toplum siyasetçileri daha üst mertebede görüyor. Bu söylemler insanları cesaretlendiriyor.”

Milletvekili aday listelerindeki kadın temsili beklentileri karşılamıyor. Zira kadınlar hayatın her alanında var olmalı. “Kadın sorunları ancak kadına her alanda söz vererek çözülecek. Meclis’te kadınları koruyacak yasaları erkekler mi yapacak” diye soruyor İzel. Milletvekili listelerinde kadın hareketiyle bağı olan neredeyse hiç kadın olmayışından üzüntü duyuyorlar. Kadın hareketinin içinden gelen bir kadını şöyle tarif ediyor Dilber Abla: “Tecavüze uğrayan kadınla yan yana duruyor, çocuğu öldürülen kadının gözünden akan yaşı görüyor... Siyasiler uzaktan izlerken, ‘Şu kadar sığınma evi’ diye konuşurken, kadın hareketi içinden gelen kadın zaten kadınlarla birlikte. Onun için siyasette, Meclis’te yer alması gerekir.”

Çağırıyorlar artık. Basın açıklaması yapılacak, gitmemiz lazım.

Yürürken Dilber Abla acı acı gülerek “60 yaşındayım. Emekliyim. Kitabımı okuyor, kocamla seyahat ediyor olmam lazım. Onu yapmak dururken sokaklardayım” diyor. Ne zamandan beri eylemlere katıldığını soruyorum. “Canan Paşalı için Taksim’deki nöbete gittim. Gidiş o gidiş” diyor.

Adliyenin önünde bir grup kadın, ellerinde dövizler, etrafta polisler, basın açıklaması yapılıyor:

“Biz kadınlar ‘Artık yeter’ diyoruz. Öldürülmek istemiyoruz, yaşamak istiyoruz, kendi hayatımız hakkında karar verebilmek istiyoruz. Sokakları, meydanları, adliyeleri terk etmeyeceğiz. Bizi kimse evlere kapatamayacak. Kadınız, hep birlikte çok güçlüyüz. Hiçbir kadının uğradığı şiddete sessiz kalmayacağız.”

'Erkeklerin siyaset aşkı çok sıkıcı olmaya başladı’

Çiğdem Aydın

(Sosyal Dayanışma Ağı -SODA- Başkanı)

“Kadınlarla ilgili birçok şeyin ya duracağı ya geri gideceği ya da ilerleyeceği bir seçim bu. AKP’nin son dönemde kadınlar adına yaptıklarından kadın hareketi olarak hiçbir şekilde memnun değiliz. Bir gerileme olduğunu düşünüyoruz. Bu manada bu seçim, oluşacak Meclis ve seçilecek cumhurbaşkanı kadınlar için büyük önem taşıyor. Kadınların hayatını doğrudan etkileyecek kararların alınacağı bir döneme gireceğimiz için, kadın siyasetçilere bu kadar az yer verilmiş olması çok kötü. Demek ki her şeye yine erkekler karar verecek. Ve malum, erkekler kadınlarla ilgili iyi kararlar vermiyorlar. Ve erkeklerin bu siyaset yapma aşkı artık çok sıkıcı olmaya başladı. Aday listelerinde birkaç istisna hariç, aday kadınların kadın hareketiyle hiç ilişkisi yok. Mesela geçen dönem CH P’de Şenal Sarıhan vardı. Şimdi o da yok.”

Aktivist avukat Gülbahar:  Bu seçim eşitlik için son fırsat

Kadın hakları savunucusu avukat Hülya Gülbahar’a göre, bu seçim eşitsizliğe dayalı toplum modelinden uzaklaşmak için son fırsat.

- Önümüzdeki seçim kadınlar için ne anlama geliyor?

Eşitliğe, özgürlüğe dayalı olmayan hayatın bireyler için nasıl bir yıkım haline geldiğini her gün tecrübe eden kadınlar, 16 Nisan’da tek kişinin bütün hayatı belirleyeceği bir anayasal modele itiraz etmişti. Bu seçim hem bu itirazın devamı hem de eşitsizlik ve baskıya dayalı bir toplum modelinden uzaklaşmak için son fırsat.

- Siyasi partiler bunun farkında mı?

Eşit temsili yakalamaya çalışan HDP’yi bir yana koyarsak (ki Türkiye’nin baskın seçim koşulları onun da bu konuda elinden gelen her şeyi yapabilmesini engelledi), Türkiye’de yereldeki insanlar siyaseten, merkezi siyaseti temsil edenlerin çok ilerisine geçmiş durumda. Türkiye’nin kadın-erkek temsili konusunda hâlâ cinsiyetçi, muhafazakâr kodlarla düşünen siyasi kadroları, hiç olmadığı kadar halkın gerisine düştü. CHP’nin önseçimlerinde gördüğümüz gibi, tabandaki CHP’li erkeklerin önemli bölümü kadınların eşit temsili konusunda daha cesaretli politikalar izlenmesinden yana. Siyasetçiler kendi tabanlarının ve üyelerinin gerisinde. Belli STK’lerde başkan olmanın milletvekilliği kontenjanına yazılmak ve milletvekilliği seçimlerini beklemek anlamına geldiğini düşünen siyasi kadrolar bunlar. Bu kadrolarla Türkiye’nin gidebileceği hiçbir yer yok. Birçok demokratik kayıptan da bu kafalar sorumlu.

- Toplum Meclis’ten daha iyi durumda yani...

Elazığ’ın bir köyünde konuşma düzeneği köy meydanına kuruldu. Çoğu yaşlı 300 köylü, can kulağıyla dinlediler. Kadınların Cumhuriyet kurulurken kaçırdığı rejime damga vurma fırsatını Meclis’te tekrar yakalaması gerektiğini anlattım. Köylülerin gözünden ışıklar saçıldı. Panel bitince eski bir siyasetçimiz, konuşmanın dozunun köylüler için ağır olduğunu söyledi. Bunu duyan köylüler, beni göstererek “O haklı!” diye atıldılar. O gün o siyasetçi arkadaşı o topluluğun elinden zor aldım. “Her şeyi ben bilirim, cahil halk anlamaz” kafası artık eksilere düştü. Siyasi iktidarın eşitlik karşıtı kampanyalarına rağmen, toplumda Türkiye kadın hareketinin eşitlik fikirleri her geçen gün daha fazla karşılık buluyor.

- Aday listelerindeki kadın temsili vahim değil mi?

Kısmen HDP ve İYİ Parti’yi gayretleri nedeniyle bir yana koyalım.

Kadın-erkek eşitliğine inanan kurucu bir ideolojisi olduğunu iddia eden CHP’nin kendi tüzüğündeki kotaları yok sayarak, sembolik şekilde kadın adaya yer vermesi, Türkiye siyaseti açısından vahimdir; toplumu ve toplumun taleplerini anlayamamak demektir. Türkiye kadın hareketiyle canlı bağları olan Şenal Sarıhan, Zeynep Altıok, Selina Doğan gibi isimlerin Meclis dışına çıkarılması, Candan Yüceer gibi bir-iki istisna dışında CHP’nin kadın adaylarının Türkiye kadın hareketiyle organik bağlarının olmaması çok olumsuz. Bu, 7 Haziran seçimlerinde CHP’li, MHP’li kadınların kullandığı stratejik oy konusunu tekrar ve yakıcı biçimde gündeme getiriyor. HDP’nin baraj altında kalma ihtimalinin hem kadın temsili hem de demokrasi açısından bizi ne denli riskli bir ortama sürükleyebileceğinin farkında olan kadınlar, 7 Haziran öncesindeki gibi canlı bir stratejik oy kullanma tartışması yürütüyor şu anda.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler