Hikmet Çetinkaya

Laiklik demokrasinin temelidir...

28 Temmuz 2016 Perşembe

15 Temmuz gecesini anımsadıkça, içim kararıyor, umutlarım darmadağın oluyor...
Uçurumun kıyısından dönen bir toplum, kendi halkının üzerine tankları süren, insanlarımızın üzerine mermi yağdıran asker giysili gözü dönmüş darbeciler.
Katliamı durduran, tankların önüne yatan, kurşun yağmuru altında yiğitçe direnen insanlarımız...
Etnik kimlikleri, inançları, mezhepleri ne olursa olsun laik demokratik Cumhuriyete yürekten bağlı kahramanlardı.
Fethullahçı darbe girişimi bir katliamdı...
Kazanan taraf demokrasiye inananlar oldu. İki yüzden fazla şehit, yüzlerce yaralı...
Şehit düşenler, yaralananlar demokrasi kahramanlarımızdır, onların önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Darbe girişimine karşı ölümü göze alanlar, kahramanca direnen halkımız bir destan daha yazdı.
Partili partisiz, genç yaşlı...
Dindarlar da vardı aralarında emeğin örgütlü gücüne inanan emekçiler de.
Biliyordu onlar darbelerin, darbelerle gelen faşist diktatörlerin neler yaptıklarını.
Kimileri kitaplardan okumuş, babalarından, annelerinden, dedelerinden dinlemiş, yaşı 50’nin üzerinde olanlar 12 Eylül’ün işkencelerinden geçmiş, zindanlarda yatmıştı.
Darbeler kıyımdı...
Darbeciler demokrasi ve özgürlük düşmanıydı...
Türkiye kaç kanlı darbeye tanıklık etti, yaşadı, gördü...
Militarizmin genlerinde olan darbeci ruh FETÖ’nün boğazına takılıp kaldı.

***

Fethullah Gülen ve yandaşlarının 1971’den beri “devleti ele geçirmek için” sinsice örgütlendiğini, o yıllardan bugünlere dek siyasal iktidarların desteğinde, devletin tüm olanaklarından yararlanarak en duyarlı kurum ve kuruluşlarda kadrolaştıklarını çok yazıp çizdim ama kimseyi bunlara inandıramadım.
15 Temmuz’da, halkın, medyanın, polisin, askerin karşı koyuşuyla Fethullahçı darbe girişimi durduruldu...
Bir katliam atlatıldı...
Şehitlerimiz var gazilerimiz...
15 Temmuz gecesini sakın unutmayın, beyninize, yüreğinize kazıyın...
Demokrasiyi korumak için ölümü göze alan, bedenini ortaya koyan yurttaşlarımızın nasıl acılar içinde olduklarını, kanlar içinde yerlerde kıvrandıklarına tanık olduk.
Hele hele TBMM bombalanırken gazeteler basılırken yaşananlar...
Sakın unutmayın, yaşları 14- 17 arasındaki Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerine silah verip halkın üzerine ateş ettiren komutanı, ölen onlarca insanımızı...
Yaşanan vahşi bir darbe girişimi ve katliamdı...
Tamam!
Darbeciyle mücadele hukuk içinde yapılır...
Darbenin hukuka, demokrasiye verdiği zarar hukuk yoluyla giderilir.

Bugün laik demokratik Cumhuriyetin temel yapısı içinde yaşıyoruz. Tek seçeneğimiz demokrasi, temel hak ve özgürlüklerdir.
Hayatımız boyunca darbelere, baskıya, şiddete, teröre hep karşı durduk...
Biz, laik Cumhuriyetin korunmasından yanayız bu yüzden de demokrasi sevdalısıyız...
Biliyoruz, demokrasiler laiklik temelinde gelişir...
Demokrasi olmadan laiklik olur, laiklik olmadan demokrasi, temel hak ve özgürlükler olmaz.

***

Meclis’te bulunan tüm siyasi partiler, Meclis dışındaki hemen tüm partiler demokrasiye sahip çıkıyor...
Onun için gözaltı ve tutuklama operasyonlarında kuruyla yaş birbirine karıştırılmasın, çok duyarlı davranılsın.
Toplumu ötekileştirmeden, kışkırtmalara gidilmeden darbecilere ve destek verenler ortaya çıkarılsın.
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Birgün gazetesine ne diyor:
“Asıl sorun 15 Temmuz akşamında değil, yıllardır Gülen Cemaati kadrolaşmasına izin veren politikalarda aranmalı...”
Biz de 40 yıldır bunları söylüyorduk ama ne sağ ne de sosyal demokrat siyasetçileri inandırabildik!
Son bir söz soruşturmayı yürütenlere:
Nasıl ki TSK içindeki her subaya, askere darbeci denilemezse, cemaat medyasında çalışıyor, yazıyor diye oradaki herkesi cemaatçi, terörist, darbe destekçisi olarak göremezsiniz.
Görüşlerine katılmasam da yakından tanıdığım Hilmi Yavuz, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne ve Bülent Mumay, asla darbeci olamazlar...
Farklı düşüncede olmaları, muhalif tavır sergilemeleri başka bir şey, Fethullahçı darbe girişiminin içinde olmak ya da girişimi desteklemek başka bir şey.
Bunu insani sorumluluk bilinciyle açıklamak gereğini duydum.
Bu yanlıştan dönün...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları