Hikmet Çetinkaya

Altın nesilin FETÖ’cüleri...

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Umudu, hayatı, hüznü...
Ölümü, acıyı, yalnızlığı...
Düşlerimizi çoğaltmayı, sevdalarımızı bu topraklarda yeşertmeyi...
Tüm bunları iç içe yaşıyoruz.
PKK terör örgütü yine can almayı sürdürürken, yüreklerimiz paramparça.
Terör yine can aldı Güneydoğu’da: 13 şehit.
PKK dört kentte düzenlediği saldırılarda güvenlik güçlerini ve sivilleri hedef aldı...
Şırnak’ta askeri araca yönelik roketli saldırıda dört asker şehit düştü, 11 asker yaralandı.
Mardin Kızıltepe’de hastane yakınlarındaki bombalı saldırıda bir polis şehit düşerken, iki sivil yaşamını yitirdi. Diyarbakır’da tarihi “On Gözlü Köprü” yakınlarındaki mesire yerlerinin bulunduğu alanda, bombalı saldırıda kadın ve çocukların da yer aldığı beş sivil yurttaşımız yaşamını yitirdi. Tunceli’de bir Telekom görevlisi öldürüldü.
Acılar denizinde yaşıyoruz...
Uykularımız kaçıyor, acılarımız çoğalıyor...
Şehit ailelerinin gözyaşları, ölen sivil yurttaşlarımızın yakınlarının ağıtları.
Her gün onca askeri, polisi şehit düşen, sivilleri ölen kayıp hayatlar ülkesindeyiz.
Yılda 1700 işçiyi katleden bir kurulu düzenin çarklarında hayatlarımız çalınıyor. Terörün bir insanlık suçu olduğunu söylüyoruz hep.
Memleketimizin tarihi kanla yazılmış, darbelerle yönetilmiş. Bir kuşak darbelerle ezilmiş...
1071’den bugüne tüm halklar bu coğrafyada acıyı, hüznü, kederi, tasayı birlikte yaşadı. Doğu’da, Güneydoğu’da çekilen acılar farklı bölgelerde farklı biçimlerde yaşandı...

***

Acıları bal eyleyen bu toplum, 15 Temmuz’da FETÖhain darbede tankların altına yattı, göğsünü mermilere siper etti, felaketi önledi.
Hani biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü seviyor, umutlarımızı çoğaltıyorduk? Hani biz sevdalarımızı türkülü, çiçekli dallarda tomurcuklandırıyorduk?
Hani biz insanları ırkından, mezhebinden, renginden, dilinden, inancından, dininden ötürü değil, insanlığından ötürü seviyorduk?
Bir yanda PKK öte yanda FETÖ...
Yıllarca FETÖ’cüleri koruyup kolladık, onlara özel okullar, dershaneler açtık, Türkçe Olimpiyatlar şovuna alkış tuttuk, Pensilvanya’da Feto’yu görmek için sıraya girdik...
Kandırıldık mı?
Yeni mi öğrendik “Altın Nesil Vakfı”nı, bir vaizin yükselişini; yargıda, eğitimde, Emniyet’te, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde örgütlendiğini.
Böylesine ikiyüzlülüğü görünce umutlarımızın neden darmadağın olduğunu anlıyorum.
Pensilvanya’da görüşmek için sıra bekleyen muhteremler şimdi avaz avaz bağırıyor:
Kahrolsun darbeci FETÖ...
Onların okullarının tüm dünyaya yayılmasında bu ülkeyi yöneten gelmiş geçmiş siyasal iktidarların günahı yok mu?
Hele hele sizin!
Demek siz iktidara gelmek için Fethullahçıları kullandınız!
O sizi kullanmış bir güzel!
Şimdi emekli olan paşaları tanımış, Evren’le pazarlık yapmış, 12 Mart’ta 15 gün gözaltında kalıp salıverilmiş, Işık Evleri’ni kurmuş, medyasını hayata geçirmiş son 33 yıl içinde...
Yıllarca FETÖ’nün sözcülüğünü yapanlar, köşelerinden onu öve öve bitiremeyenler, eğitim kurumlarına, dershanelerine toz kondurmayanlar şimdilerde bas bas bağırıyorlar:
Kahrolsun FETÖ!”
Yahu sizde utanmak, sıkılmak yok mu?

***

Hayatı doyasıya yaşamak, umutlarımızı çoğaltmak, çocuklarımızı aydınlık bir geleceğe götürmek için, laiklik temelinde demokrasimizi geliştirmek gerekir...
Emperyalizmin oyunu bitmez!
Terörü de lanetleyeceğiz, darbeyi de, otoriterliği de. Savaştan yana değil barıştan yana olacağız, demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak göreceğiz...
Hem düşünce özgürlüğünü hem de inanç özgürlüğünü savunup, ayrımcılıktan, baskıdan, şiddetten uzak duracağız.
Uygar bir toplum olacağız...
Başka bir seçeneğimiz yok...
Can Yücel’in 17. ölüm yıldönümüydü dün. Can Baba’nın dediği gibi “ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi”.
Yaşayabilir miyiz?..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları