Aydın Engin

Cumhuriyet’in kampanyasına kulak ve omuz verin

12 Ocak 2017 Perşembe

Hem basılı Cumhuriyet’te, hem internet portalında gördünüz, Her gün bir Cumhuriyetana başlığı ile bir kampanya başlatıldı. Sosyal medyada Genco Erkal ve Tilbe Saran’ın sesleri, Ataol Behramoğlu’nun dizeleri ile donanmış kısa bir video sayfalar dolusu bir anlatıdan daha güçlü bir vurgu yapıyor. Henüz izlemediyseniz tıklayın ve izleyin.
Kampanyanın sebebi ve zamanlaması önceki gün gazetede yer alan başyazıda da ayrıntısıyla açıklandı:
... Amacımız pek yalın: Cumhuriyet’in susturulmasına karşı okurlarımızla el ele, omuz omuza özgürlüklerimizi, demokrasiyi ve laikliği daha güçlü, daha etkili savunmak.
Biliyoruz ki Cumhuriyet susarsa başta okurlarımız olmak üzere bu ülkenin demokrasi, laiklik ve özgürlük güçlerinin de sesi kısılmış olur.
Buna izin veremeyiz ve vermeyeceğiz...
Evet doğru, buna izin vermeyeceğiz ve veremeyeceğiz.
Ancak bunu sadece ve sadece okurların dayanışması ile başarabiliriz; ancak onlara sığınabiliriz.
Başka kime ve neye sığınabilirdik ki?
Bu dayanışma çağrısının geçmişte de örnekleri var. Cumhuriyet dara girdiğinde, darboğaza sokulduğunda, mali ve hukuksal kuşatmalara uğratıldığında hep okurlarına başvurdu, onların desteğine güvendi.
Ve başardı.
92 yıllık bir delikanlı olmanın, birkaç gün önce ulaştığı 33.333. (otuz üç bin üç yüz otuz üçüncü) sayısı ile okurlarıyla aralıksız buluşabilmesinin kilidi işte tam bu noktada...
Yine başaracak mı?
Bir kez daha başarabilecek mi?
Bilmiyorum. Umuyorum ama bilmiyorum.
11 önemli, hatta kilit çalışanı Silivri karanlığına konmuş; en yakınları ile bile cam bir duvarın ardından telefonla ilişki kurabildikleri bir yalıtılmışlığa uğratılmışlar.
Dışarıda” kalan genç ekip, arkadaşlarının yokluklarını gazeteye ve okura yansıtmamak için geceyi gündüze katarak, sürmenaj sınırında çalışıyor.
Zor beğenen meslek abileri olarak övünerek vurgularım: Yorgunluğun üstesinden geliyorlar ve Cumhuriyet’in çizgisini saptırmadan, yalpalatmadan sürdürmeyi başarıyorlar.
Ancak doların çıldırdığı ve basılı gazetelerin maliyetlerinde ücretler dışında belirleyici etki yaratan baskı ve kâğıt gibi kaçınılmaz giderlerin dolar üstünden hesaplandığı günümüzde 2 liraya çıkarmak zor bir karardı. Ama kaçınılmaz bir karardı. Zaten göreceksiniz, hatta görüyorsunuz öteki gazeteler de aynı yolu izlemeye başladılar, başlayacaklar.
Gel gör ki gazetenin fiyatını 2 liraya yükseltmek sorunu çözmüyor, hafifletiyor.
Hukuksal kuşatmayı, gönüllü olarak omuz veren hukukçu arkadaşlarımızın desteği ile elbette aşarız. Ama mali kuşatmayı aşmak için gazetemizin satışını, meslek deyimi ile tirajını artırmak gerek.
Bu noktada okur desteğine, okurların özverisine şiddetle ve acilen ihtiyaç var.
Evet, “Türkiye’nin en pahalı gazetesini” her gün almanızı istiyoruz. İnternet portalından bedelsiz gazete okuma alışkanlığı edinmiş olsanız bile basılı gazeteyi de almanızı lafı hiç dolandırmadan istiyoruz. Üstelik bunu birkaç kez değil yılda 365 kez yapmanızı istiyoruz.
Cumhuriyet’in susturulmasına izin vermemenin bugün için somut adımı budur ve bundan ibarettir.
Çölleşmiş medya dünyasında Cumhuriyet vahasının kurutulmasına göz yumulamaz değil mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları