Emanet ve teslimat

23 Temmuz 2022 Cumartesi

Şeş Taahhüt Kumpanyası’nın bücür ağası, müstebit Muktedir Makropiç’in ufalıp çarpılmış gölgesi, zavallı Mikronların anaseverliğiyle müsemma babalığı, evlatlık diye aldığı metresinden bile evlat peydahlamış olan yoz müteahhit Cenabet Cenginski çok heyecanlı, çünkü Londra yolcusuydu.

Bir iki evlat ve damadı ne olur ne olmaz Britanya’ya yerleşen Ulu Çoban tarafından Mikronezya’nın dibinden sıyrılan sonuncu soygun ganimetini, çocuklarına elden teslim etmekle görevlendirilmişti.  

Cenabet Cenginski, verilen görevin yüksek hassasiyet ve büyük tehdit taşıdığını biliyordu. 

Kısa bir süre önce İngilizce bildiği için Londra’ya bitter çikolata bulmaya gönderilen üç numaralı Şeş Taahhüt paydaşı Neci Kolovski, Ulu Çoban’nın altın büstüyle sıvışıp elindeki tüm hassas, yani yolsuzluk belgelerini teslim ettiği Britanya’ya sığındığından beri, kimseye böyle bir görev verilmemişti. 

Zaten en güvenilen paydaş, en iri yozdaş, en sadık yoldaş Cenginski’ye verilmesi de tüm aile efradının villalardan alınıp Saray mahzenlerine kapatılmasıyla mümkün olmuştu. Cenabet uyarılmıştı: Londra’dan dönmezse, meşru karısı ile evlatlık metresi tek yataklı bir hücreye alınıp birbirlerinin kafa derisini yüzmeleri beklenecekti.

Cenabet Cenginski, bizzat yaptığı Mikronia havalimanına hiçbir uçak inip kalkmadığı için gemiyle yolculuk edecekti. Limana ayda bir uğrayan Britanya gemisini beklerken böyle bir yolculuk umudu olmayan yakın yozdaşlarından da bir sürü sipariş aldı.

Londra’ya vardığında sadık bir yozdaş olarak Ulu Çoban’ın emanetini çocuklarına teslim etti, sipariş edilenleri aldı ve biraz keyif yapmaya karar verdi. Londra’nın en seçkin randevuevinin kapısını çaldı. En pahalı olan kızıl saçlı “dam”ı istedi. Randevuevi patronu, bücür Cenabet’i ilk bakışta bir şeye benzetemedi. Ama ilgili, cebinden çıkardığı bin Pound’u ışıldatınca, en pahalı dam geldi, Cenabet muradına erdi. 

Ertesi gece, yine gitti. Yine aynı damı istedi, yine bin Pound verdi, karşılığını aldı. Bir gece sonra, senaryo yinelendi. Üçüncü gece ve üç bininci Pound’un sonucunda, kızıl saçlı arzu objesi dam, imana geldi. “Sen ne minnak bir müşterisin canikom” dedi, Cenabet’e. “Nereden geliyorsun, nerelisin?”

Cenginski, samimiyetle yanıtladı: “Mikronum, Mikronezya’dan geliyorum.” 

Kadın şaşırdı: “Aaa, ben de Mikronum! Mikronezya’nın neresindensin?”

“Doğma büyüme başkentliyim.”

Kadın küçük dilini yutayazdı:

“Aaaa, ben de öyle! Üstelik amcam da hâlâ Mikronia’da yaşar.”

Cenabet Cenginski, purosundan bir soluk çekip gülümsedi.

“Biliyorum. Sana üç bin Pound gönderdi, zaten...”   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları