Ramazanda yemek yiyen ve dayak yiyen kadın

07 Haziran 2017 Çarşamba

Eğer iktidarda AKP gibi muhafazakâr bir parti olmasaydı; Cumhuriyetin kurumları alaşağı edilmeseydi; Aydınları, yazarları, gazetecileri rehin alınmasaydı;
İktidar tarafından canhıraş bir karşıdevrim gayretine girilmeseydi de...
Yine bugün bu ülkede kadına yapılan baskılardan, bir cinsin diğer cins üzerindeki tahakkümünden, erkek şiddetinden, kadın cinayetlerinden ve bu gibi meselelerden bahsediyor olacaktık.
Ama kadına karşı bitmek bilmeyen bu şiddetin kaynağını, izleri çağlar boyu toplum belleğinden silinmeyen geleneksel algı zincirlerinde, psikolojik sorunlarda, toplumsal zaaflarda arayacaktık.
Kadına yapılanlar gerici bir devlet politikası olarak karşımıza dikilemeyecekti.
Bu tür hassas meselelerin, tarikatların, hacı hocaların dilinde ve elinde kamçı gibi durmasına sistem izin vermeyecekti.
Güvendiğimiz evrensel ve çağdaş yasalarımız olacaktı.
Eğitim sistemimiz onlara göre şekillenecekti.
Medyanın bu konuda iyi kötü bir etiği olacaktı.
Hukuki ve toplumsal değerlerimiz kadını koruyan, kollayan, ona karşı yapılan şiddeti dışlayan, yargılayan, cezalandıran bir forma ister istemez dönüşmek zorunda kalacaktı.
Batı’nın bu “iyi” tarafını bünyemize çoktan almış ve içselleştirmiş olacaktık.

***

Ama burası artık büyüdüğümüz ülke değil.
Doğduğumuz ülke de değil.
Ne annemizin ve babamızın ülkesi, ne ninemizin ve dedemizin...
Burası artık Tezer Özlü’yü öldürmek isteyenlerin ülkesi bile değil.
Onlardan bile daha kötülerinin, daha beterlerinin, gözü iyice dönmüşlerin ülkesi.
Burası kadın cinsini küçük görmeyi ve göstermeyi bir devlet politikası olarak benimseyenlerin;
Medyayı, bunun propagandasını yapanlarla donatanların ülkesi.
Kadınları öldürmek değil süründürmek, silmek, sindirmek isteyenlerin;
Onlara sövmek ve onları dövmek için fırsat kollayanların ülkesi.
Ramazan ayında regl olan bir kadının dışarıda yemek yemesi durumunda dayak yiyeceğini gevrek gevrek gülerek anlatan;
Ve dini sohbet yaptığını sanan bir erkeğin dilini artık doğal ve hatta kaçınılmaz sananların ülkesi.
Bu kadın hakları konusunda duyarlı insanlar tarafından bile sessizce onaylanan algıyı bu ülkeye yerleştirmek isteyen irade iktidarı ele geçirdiğinden beri bu topraklarda tüm kız çocukları ve kadınlar tehlikede.
Televizyonlarda birtakım erkeklerin rahatça kadınların inanç adına hırpalanabilir olmasından bahsetmesi;
Sadece sokağın değil, okullardaki eğitimin ve ev içlerinin de hızla feodalleşmesi;
Karakollarda, kocasından şiddet gören kadınların artık eskisinden daha tereddütsüz ikna edilip evlerine geri gönderilmesi;
Kadın sığınma evlerine göz dikilmesi;
Yeni Türkiye’nin utanç verici marifetleri.
Başımızda artık dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını zül sayan bir akıl var.
O aklın isteklerine göre evden sokağa yeniden şekilleniyoruz.
Ve kadınlar iktidarın önerdiği sosyal hayatın bir parçası olmak için kapanmaya ikna edildiğinden/zorlandığından beri tabularla dolu bir barut fıçısının dibine gömülüyoruz.
Regl olan kadın...
Sokakta yemek yerse...
Dayak yer.
Yeni Türkiye’nin korkunç gerçeği.
Bu ülke de artık, bu gerçeği ekranda gülerek dillendirebilen bir ilahiyatçının kendisini muzaffer hissedebildiği tehlikeli sahnesi. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları