Silvan... Şimdilerde Türkiye’de bir ilçe

13 Kasım 2015 Cuma

Bundan beş bin yıl önce o topraklarda Subarular yaşıyordu.
Üç bin iki yüz yıl önce Asurlular.
Sonra Nirbi-Kirhi prenslikleri
Arada bir dönemBit Zamani Krallığı.
Sonra yine Asurlular.
İki bin yedi yüz yıl önce Urartular.
Sonra yine Asurlular.
Sonra biraz daha Urartular.
Sonra biraz daha Asurlular.
Derken İskitler.
Hop, Med İmparatorluğu.
Persler, Seleukoslar, Partlar, Büyük Tigran İmparatorluğu.
Derken Romalılar, sonra Romalılarla Partlar ve Romalılarla Sasaniler.
Derken Bizanslılar.
Sonra bir Sasaniler, bir Bizanslılar...
Bin dört yüz sene önce Sahabeler, Hamdaniler, Mervaniler, Eyyubiler, Selçuklular.
Ardından İlhanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular ve tekrar Akkoyunlular.
Bir ara Safeviler.
Beş yüz yıl önce Osmanlılar...
En son da bu topraklar Türklerin elinde kaldı....
Herkes kendi dinine inandı, kendi dinini yaydı.
Herkes kendi dilini konuştu, kendi dilinde isimler verdi.
İsmi bir Meyyefarkin oldu, bir Mipherket; sonra Muhargin, Farkin, Sliv, Sıliva...
En son Silvan oldu.
Şimdilerde Türkiye’de bir ilçe.
Diyarbakır’a bağlı.
Şu anda orada sıcaklık 13 derece.
Rüzgâr güneybatıdan esiyor.
Havadaki nem oranı yüzde 47.
Her gün ölen insan sayısı belirsiz.
Orda bir savaş var.
Orduların düzeni ya da düzensizliği, halkların haklılığı ya da haksızlığı, gerekçelerin tutarlılığı ya da tutarsızlığı hiçbir anlam taşımıyor.
Ölenler üçe ayrılıyor:
Asker, terörist-gerilla, sivil.
İnsanlar o topraklarda üçe ayrıla ayrıla her gün yere düşüyorlar ve binyıllar önce ölen insanların üzerine gömülüyor.
Ölülerden yüksek yüksek dağlar yapan ve o dağlara tırmana tırmana tahtına varan canavar, hiç uyumuyor; leş kokan nefesiyle çağlardan çağlara söndürülmeden taşınan savaş meşalesini körüklüyor.
Koşulların, sistemlerin, nedenlerin, silahların, uygarlıkların, dillerin, dinlerin, yöntemlerin değişmesinin hiçbir anlamı yok.
Toprak bu, hiçbir zaman kapanın elinde uzun süre kalmıyor.
Uygarlık erozyonunda sabit bir hırsla devamlı el değiştiriyor.
Bir zamanlar Asurlularla Urartular... Şimdilerle Türklerle Kürtler...
Toprağın aslında kimsenin olmadığını hiçbir zaman öğrenemediler.
Eğer insanlık yakın bir zamanda kendi kendini imha etmezse; ya da serseri bir göktaşı evrendeki bu küçücük gezegeni yıldız tozlarının arasına göndermezse binyıllar sonra bu toprakların tarihini araştıran herhangi biri, sadece ve sadece isim benzerliğinden bile milattan sonra iki binli yıllarda birbiriyle savaşan iki halkın aslında tek bir halk olduğunu görecek.
Kurulan ve yıkılan ve kurulan ve yıkılan nice devlet arasında, Kürtlerle Türkler kimlik savaşından kalkanlar taşıyarak ve dillerinden, dinlerinden ölümcül silahlar kuşanarak, meşaleyi hiç söndürmeden kendilerinden sonrakilere devredecekler.
Yenilen, savaş dramlarını anlatan ama gücü asla insanlığı savaştan tiksindirmeye yetmeyen türküler yakacak.
Yenen, gelecek nesilleri yeni savaşlara hazırlayan destanlar yazacak.
Evet, özelde de genelde de savaş meselesine bu kadar uzağım.
Siz de uzak durun.
Bazı şeyler yakından bakılınca kör eder.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları