Siz çocuğunuz nasıl ölsün isterdiniz?

31 Ekim 2018 Çarşamba

Siz çocuğunuz nasıl ölsün isterdiniz?
Yatılı verdiğiniz bir yurtta yanarak ölsün mü?
O yangının sorumluları hiç ortaya çıkmadan tarihe gömülsün mü?
Ya da barışçıl bir gösteri sırasında, göz göre göre planlanmış bir terör saldırısında canlı bombaların patlamasıyla?

İsmi yazılsın mı sayısı devamlı artan faili meçhullerin arasına?
Belki de ilk kez heyecanla bindiği trenin raydan çıkmasıyla... sorumlusu asla aranmayacak bir tren kazasında?
Ya da ister misiniz çocuğunuz askerlik yaparken donarak ölsün?
Olmadı bedelli askerliğe verecek paranız olmadığından Güneydoğu’da teröristlerle çatışarak?
Sınır ötesi bir harekâtta mı yoksa?
Belki de kimin silahından çıktığı hep meçhul kalacak bir kaza kurşunuyla?
Kendisini asabilir de kimseler yokken koğuşunda?
Olmadı askerdeyken cinnet geçirip başına da sıkabilir üzerine zimmetli silahıyla.
Diyelim ki askerliğini sağ salim tamamladı ve işe başladı.
İş kazasına kurban gitsin mi çalıştığı şantiyede?
Yüksekten düşebilir, bir iş aletinin altında kalabilir, yemekhanede yediği yemekten zehirlenebilir...
Ya da bir eyleme katılabilir, sonra gözaltına alınabilir, gözaltında kaybolada bilir. Ölüsünü bile göremezsiniz. Belki bir gün, ama o da belki, kemikleri elinize verilir.
Dilerseniz çocuğunuz işten atıldığında ya da ataması yapılmadığında intihar da edebilir, cebinde küçücük bir not ve üç kuruş parayla.
Trafik kazasına kurban gitsin mi çocuğunuz, ne dersiniz?
Onu gözyaşları içinde gömersiniz, sonra da katilinin adım adım aftan yararlanışını izlersiniz.
Aklı fikri rejimi yıkmakta olan, Cumhuriyetle hesaplaşması bir türlü son bulmayan, Atatürk düşmanlığıyla gözü kararan, bu arada ülkeyi dört bir koldan göz göre göre felaketlere sürükleyen bir iktidarın art niyetleriyle şekillenen yeni Türkiye’de... artık kimsenin geleceği güvende değil.
Sadece ve sadece sistem iyi işlemediği...
Hataların üzeri örtüldüğü...
Başka değerlere öncelik verildiği...
Sorumlulardan hiç hesap sorulmadığı...
Fikri takip yapılmadığı...
İşin başına gerçekten yetkin insanlar getirilmediği...
Tüm önemli mevkiler eş ve dostla doldurulduğu...
Hiçbir meselede insan canına öncelik verilmediği için;
Bir ihmale, bir kazaya, bir cinayete kurban giden ya da nihayetinde kendi isteğiyle kendi canına kıyan onca insanın henüz -ama henüz-annesi, babası ya da bir yakını olmayabilirsiniz.
Bu durum, bir gün sizin çocuğunuzun, yakınınızın aynı felaketlerden birine kurban gitmeyeceği anlamına gelmez.
Aksine bu tehdidi alenen içerir.
Ülkeyi ve kendisini, 2018 yılının sonbaharında doğuda askerlik yaparken donarak ölen iki genç insanın “şehit” olduğuna ikna eden bir iktidara teslim olmuş kalabalıklar hâlâ farkında değiller.
İktidar onlara ne zamandır hiç gocunmadan soruyor.
Adeta, “Çocuğunuz nasıl ölsün istersiniz” diyor.
Bu soruya verilecek cevap...
İktidarın kaderine verilecek cevaptır.
Ve en güçlü, en devrilmez görünen iktidarların bile bir cevaplık canı vardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları