Ya hapisteyiz ya yeiste

05 Ekim 2016 Çarşamba

Önce adını koyalım.
Korkunç bir darbe sürecindeyiz. Bunun şeklen daha önce yaşanmış darbelere benzemiyor olması, gerçeği değiştirmiyor. İçerik eski darbeleri aratmayacak kadar korkunç.
Gerçekte ne olup bittiği, hamasi bir kahramanlık yalanına bulanarak hasır altı ediliyor.
Faşizm her yeri kendi propagandasıyla donatmış; aksinin söylenmesine fırsat tanımayacak şekilde etrafa gözdağı veriyor.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulduklarını hâlâ anlamayanlar ya da anlamazdan gelenler var.
Onlar çekildikleri güvenli köşelerde kendi küçük hesaplarını yapadursunlar;
Bu ülke şu anda gelmiş geçmiş tüm darbe dönemlerinden daha tehditkâr bir süreçten geçiyor.
Barış sürecini kullanarak aldığı desteklerle yerini sağlamlaştıran ve zamanı geldiğinde de süreci de o sürece kananları da bir tekmeyle yerle bir eden iktidar hızını alamıyor.
Silahlı örgütle girdiği mücadeleyi gölgeleyecek bir hırsla Kürt hareketinin tüm sivil cephelerine vahşice saldırıyor.
Barış kelimesinin içini boşalttığı yetmedi boşalan yeri kasti bir biçimde kinle dolduruyor.
Barış, tek başına büyülü bir kelime değil.
Gerçekleşmesi için, daha önce göze almadığımız birçok şeyi göze almak zorundayız.
Barışa... Gerçekten ama gerçekten inanmak gerekiyor.
Barışı... Gerçekten ama gerçekten istemek gerekiyor.
Ve savaştan... Gerçekten ama gerçekten nefret etmek gerekiyor.
Kayıtsız ve şartsız.
Amasız ve lakinsiz.
Ki barışın pazarlıklara, küçüklü büyüklü hesaplara, kurnazlıklara kurban gitmesine vesile olmayalım.
Şu anda bunla ilgili en ağır dersi alıyoruz.
Ve muhtemelen yine ve yine aldığımız dersten bir şey anlamıyoruz.
Darbeyi bastırdığını iddia ederek darbe yapan sivil iktidar, başarısını verdiği gözdağı, saldığı korku, yaydığı tehdit üzerinden kazanıyor.
Kendisine muhalif olan herkes hedefinde.
Foyasını ortaya çıkaranı; ağzını aleyhine açanı; kendisine biat etmeyeni; yeni ve yalan Türkiye’yi beğenmeyeni alaşağı ediyor.
Kendisinin de düne kadar bir parçası olduğu bir cemaatle ilgili öyle korkutucu ve tehditkâr bir mit yaratıp yaydı ki, onu bahane edip başkalarına yaptıklarına itiraz edecek gazeteci bile parmakla sayılacak kadar az kaldı.
Yasaklarla, tutuklamalarla, sansürlerle meseleyi öyle bir noktaya getirdi ki, Kürt sorunu hakkında düşünce ve ifade özgürlüğünü dile getirmek tehlikeli olmaya başladı.
Tehditlerle yaşıyoruz ve iktidarın faşizmine hedef olduğumuz anda yanıyoruz.
Düne kadar bu ülkede, alnında cihat yazanlarla kalbinde barış yazanların asgari müşterekte anlaşabileceğine kananlar vardı...
Ülke şu anda Kürt’üyle Türk’üyle bu kanmanın bedelini çok ağır ödüyor.
AKP’nin ve liderinin gelmiş geçmiş tüm sağcı ve solcu hükümetlerden ve liderlerden daha demokrat davrandığına ikna olanlar...
İktidarın askeri vesayeti ortadan kaldıracağı, 12 Eylül’le hesaplaşarak demokratik bir düzen kuracağı ihtimaline bel bağlayıp sandıklara koşanlar...
Dini referanslarla iktidara gelen bir iktidarın demokratik referansları bir araç olarak tepe tepe kullanmasına göz yumanlar...
Hazır olun;
Bundan sonra bu ülkede siz de bizde ya hapisteyiz ya yeiste.
Bu adı konmamış, hatta adı çarptırılmış darbe, Cumhuriyet rejimini sözde korumak için yapılan ve ülkeye en ağır zararları taammüden veren gelmiş geçmiş tüm darbelerin üzerine tüy dikecek kudrette.
Ve şu anda hem kendi çocuklarını hem de elâlemin çocuklarını ağzını şapırdata şapırdata yemekte.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları