İmamoğlu’nun siyasal doğum yerinde...

10 Ocak 2023 Salı

Geçen hafta avukat İsmail Doğan Subaşı’nın “Mahalle Deyip Geçme” başlıklı kitabını okudum. Halen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekilliği sorumluluğunu yürüten Subaşı, siyasete nasıl girdiğini, Beylikdüzü’nde CHP’nin en az oy aldığı yerlerde dört kat nasıl artırıldığını belgesel roman tadında anlatıyor.

Subaşı, CHP’nin mahalle çalışması geleneğini yeniden başlatması gerektiği düşüncesini paylaşmak için de bu kitabı kaleme almış.

“Mahalle” kavramı gerek siyasal gerekse toplumsal kültürümüzde çok önemli bir yer tutar. Bir insan evinden dışarı adım attığında karşısına “mahalle” çıkar.

***

Subaşı 2010 yılında, oturduğu ilçe Beylikdüzü’nde CHP’ye üye olmaya, siyasi çalışmalara en alttan başlamaya karar veriyor. İnternetten ilçe örgünün adresini buluyor. Görevliye, üye olmak istediğini, aktif olarak çalışmalara katılmayı düşündüğünü söylüyor. “Bir dakika” deyip içeri giriyor. Az sonra odaya alıyor. Odada iki kişi var. Yaşlı olan, “Merhaba ben ilçe sekreteri Yaşar Genç” diyor. Yaşı daha genç olan masadan dolanıp yanına geliyor, elini sıkarken sesleniyor:

“Merhaba, ben ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu... Toplantımız bitmişti zaten. Buyurun oturun...”

O gün başlayan yol arkadaşlığı giderek güçleniyor. Ekrem Bey, Subaşı’nın nasıl bir çalışma içinde olacağını merak ederken Subaşı öneriyor:

“CHP’nin en az oy aldığı mahallede çalışmak istiyorum...”

Bir süre sonra üyeliği kabul ediliyor. Ardından CHP’nin çok düşük oy aldığı Yakuplu Mahallesi’nde çalışmaya başlıyor. Mahalledeki dayanışma evinin etkin çalışması için Ekrem Bey her aşamada devrede oluyor. Subaşı Ekrem Bey’le ilgili gözlemini şöyle ifade ediyor:

“...Asıl olan doğruyu ve sonuç alıcı olanı yapmaktı. İlerleyen dönemde kendisiyle siyasi faaliyetlerde yan yana gelişimiz arttıkça bu davranışının onun temel özelliklerinden birisi olduğunu gözlemleyecektim. Hızlı karar alıyor, işlevsel düşünüyor, risk almaktan çekinmiyor, oyunu atak oynamayı seviyordu...”

***

Subaşı, Yakuplu Mahallesi’ndeki Dayanışma Evi’nde Güler Hanım ve Seza Hanım’la çalışmaya başladıktan sonra en uygun gün olarak cumartesi günü toplantılar yapıyor. Kısa sürede çekirdek çalışma oturunca Marmara Mahallesi’nde çalışması öneriliyor. Mutlaka yanlarında bir kadın olmak şartıyla evlerin kapısını çalıyorlar. Konuşma oranını şöyle belirliyorlar:

-Yüzde 30 biz, yüzde 70 ev sahibi...

İlk tanışmadan defalar sonra içeri kabul eden oluyor. Ama hiç yılmıyorlar. Mahalle aralarına adım atmadan önce bütün seçmen kütüklerini ve sandık sonuç tutanaklarını adeta ezberliyorlar. Bu tutanakların olmadığı yerlerde kendileri birleştirmeleri yapıyorlar.

Marmara Mahallesi’nde 2007 seçimlerinde yüzde 9 olan CHP oyu Haziran 2011’de yüzde 36’ya çıkıyor. Tam dört kat!

Subaşı bu başarının hazzını yaşamak yerine, başka bir sorumluluk almak istediğini söyleyince herkes şaşırıyor. Yanıtı şu oluyor:

-Devretmeyi bilmeliyiz!

Subaşı, yaşadıklarından yola çıkarak bir partinin başarısı için vaatler, örgüt, her şey dahil en önemli unsurun şu olduğunu söylüyor:

Güven!

Subaşı’nın bu faaliyetlere başladığı aylarda ben de Silivri’deydim. Avukat kimliğiyle ziyaretime gelir, saatlerce sohbet ederdik. İnönü’den Clausewitz’e kadar herkesten, her şeyden konuşurduk.

Subaşı eserine “el kitabı” demiş ama siyasetteki herkes için “başucu” kitabı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AB ruhu çökerken! 12 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları