Olaylar Ve Görüşler

Örgüt propagandası

08 Ağustos 2023 Salı

Yıllardır tartışılan “propaganda” kavramı yeniden gündem konusu oldu. Ünlü bir gazeteci, yazar ve televizyon yorumcusunun sözleri “terör örgütü propagandası” sayılarak soruşturma başlatıldı ve tutuklama kararı verildi.

Yürürlükteki kanunlarda bulunan bu kavram, geçmiş yıllarda Eski Türk Ceza Kanunu’nun (ETCK) “devlet aleyhine işlenen suçlar” bölümündeki bazı maddelerde yer alıp yaygın uygulama alanı bulmuş, Yargıtay kararları ve hukuk öğretisi bu konu üzerinde çok durmuştu.

Kavramın düşünce özgürlüğüne yakından bağlı oluşu tartışmaların odak noktasını oluşturuyordu. Çünkü propaganda kavramı geniş olarak yorumlandığında düşünce özgürlüğünün sınırları daralıyor; propagandanın dar olarak yorumlanmasında ise düşünce özgürlüğünün sınırları genişliyordu. Önceleri düşünce açıklamaları propaganda sayılmıştı... Buna göre kanun tarafından yasaklanmış bir konunun ortaya konulması, bunun yayılması şeklinde kabul edilmiş ve propaganda bu şekilde yorumlanmıştı.

Propagandanın tanımı

ETCK’nin 142, 163. maddelerinde yer alan “propaganda” sözcüğü, bir düşüncenin topluma yayılması olarak kabul edilmiş ve uygulanmıştı. Bu yaklaşımın düşünce özgürlüğünü çok sınırlaması karşısında yeni görüşler ortaya atılmış ve propaganda, “taraftar kazanmak amacı ile bir görüşü yayma” olarak benimsenmişti. Ayrıca “mutlak ve yakın tehlike yaratıcı” nitelikte sözler ile propagandanın var olabileceği gerekliliği aranmıştı.

Ancak Terörle Mücadele Kanunu 7/2 ve Türk Ceza Kanunu’nun 220/8. maddeleri ile “propaganda” yeniden kanunlarda yer almıştır. Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinin son değişikliğinde propaganda terörle ilişkili olarak şu şekilde belirtilmiştir:

Suçun oluşması

“...Terör örgütünün, cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ya da övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandası yapmak...” Aynı hüküm, TCK’nin 220/8. maddesinde de yer almaktadır. Bu maddelerin uygulanmasında dikkate alınması gereken bir diğer madde de TCK 218. maddede belirtilmiştir. Buna göre, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacı ile yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

Her iki kanun da propagandanın suç olabilmesi için cebri, şiddeti ve tehdidi meşru, kanuna uygun gösterme veya bunları övme ve teşvik etme gerekli görmektedir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2019/5361 E. ve 2019/6434 K. sayılı kararı ile aynı dairenin 08/11/2019 tarihli kararlarında propagandanın bu unsurları belirtilmekle birlikte başka bir unsuru da Yargıtay’ın 18/01/2021 tarihli ve 7716/270 sayılı kararında eklenmektedir. Buna göre demokratik yaşam için açık ve yakın tehlikenin bulunmasını dikkate almak uygun olacaktır. Belirtilen kararda AİHM’nin 27/3/1962 tarihli ve 214/56 sayılı kararına yollamada bulunularak “tehdidin ağırlığı ve süresinin” göz önünde bulundurulması gerekliliği de vurgulanmıştır.

Hukuka aykırı

Bu yasal ve yargısal düzenlemeler çerçevesinde, propaganda cebir ve şiddete ilişkin olacağı gibi, yakın bir tehlike yaratıcı ve yoğunlukta olmalıdır. Hukuki gerekler açık iken tutuklamaya gidilmesi, çok ağır bir hukuka aykırı işlemin uygulanması anlamını taşımaktadır.

Bu gelişme ve değişimler, propagandanın geniş olarak yorumlanmasına engeldir. Bir örgütün soyut olarak açıklanması, eleştirilmesi, övülmesi hem Terörle Mücadele Kanunu hem de TCK’de yer alan propaganda niteliğini taşımamaktadır. Propagandada düşünce özgürlüğü sınırlarının aşılarak bir örgüte bağlantılı şekilde cebir, şiddet ve tehditin somut örneklerle ortaya konulması gerekmektedir.

PROF. DR. KÖKSAL BAYRAKTAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları