Adalar ve Vahşi Kapitalizm (1)

20 Temmuz 2011 Çarşamba
\n\n\n

Kapitalizmin en vahşisi yaşanıyordesem yanlış olmaz sanırım... Ama en iyisi yazacaklarımı okuduktan sonra kararı siz verin.

\n

Önce büyük bir marketler zinciri attı ilk adımı... Hemen peşi sıra başka bir zincir... İçlerinde benim de bulunduğum küçük bir azınlık eyvah sonun başlangıcıdiye karalar bağlasa da ada halkının çoğu memnundu gelişmelerden. Öyle ya, koca kış kepenk kapatıp tüm umutlarını topu topu 3 ay süren yaz aylarına bağladıkları için, gelenleri kazıklamakta hiçbir sakınca görmeyen ada esnafının da burnu sürtülürdü biraz... Böyle düşünüyorlardı. Olaya bu cepheden bakıldığında haksız da sayılmazlardı ya neyse... Halk doldu marketlere... İstediklerini hem ucuza alıyor hem de marketler arası rekabet nedeniyle evlerine kadar da taşıtıyorlardı paketleri. Öyle yüksek cirolar yapılmaya başlandı ki, diğer market zincirleri de geldiler sırayla. Esnafın artık yaşam alanı kalmamıştı.

\n

Bu arada eşzamanlı olarak bir başka gelişme daha yaşanmaya başladı. Yerli ve yabancı turist furyası... Evet, eskiden de özellikle hafta sonları Adalar ve özellikle de Büyükada günübirlikçilerin akınına uğrardı. Gelenler daha çok sahil kenarlarına, plajlara ve çam ormanlarına gider, istedikleri gibi piknik yapıp dinlenirlerdi. Ancak bu daha başkaydı.

\n

Türkiyede orta sınıfın yükselişi, insanların gezmeye çok daha fazla zaman ayırması, Adalar’da çekilen yerli diziler İstanbulun yanı başındaki, faytonları, eski ahşap köşkleri, özenli sokakları ile bambaşka bir dönemin ruhu ve izlerini hâlâ inatla taşımayı sürdüren bu mekânı en gözde turistik yerlerden biri haline getirdi. Ne yapacaklarını kara kara düşünen bakkallar, kasaplar, damacana su satan bayiler, manavlar ise çareyi bulmuşlardı bile. Dükkânlarını birer birer dönüştürmeye başladılar. Kimi kebapçı oldu, kimi lahmacuncu, kimi ise bisikletçi... Artık her taraftan kebap ve lahmacun kokuları yükseliyor. Yolcu motorlarının biri iniyor, biri kalkıyor... Güzelim vapurların sayısı ise sadece göstermelik... Akın akın insanlar geliyor, uzun hem de çok uzun fayton kuyrukları oluşuyor... Artık 1 değil, 3 iskele var küçücük kıyı şeridinde. Ve aynı küçük kıyı şeridi yan yana sıralanmış hediyelik eşyalar ve çiçekten taçlar satan satıcılardan geçilmiyor. Ve de insanları neredeyse kollarından çekerek özel plajlara davet eden çığırtkanlardan...

\n

Bir Sit alanı olan Adalar’ın bu dönüşüme hazır olup olmadığını düşünen, önlem alan var mı? Hiç sanmıyorum. Onun yerine sürekli olarak CHPli Adalar Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) arasında bir itiş kakış yaşanıyor. Adalar Belediyesinin düzenlediği meydanları İBBnin adamları gelip yıkıyor. Gerekçe, ana arterlerin ve meydanların kendi sorumluluklarında olması. Bu yüzden yazın ortasının gelmesine karşın iskele meydanının taşları hâlâ döşenebilmiş değil. Turist kafileleri ve ada sakinleri greyderler ve kamyonlar arasında ilerleyebiliyor.

\n

Motorlu araç trafiğine yasak da göstermelik artık. Marketlere yük indirip boşaltan kamyonlardan, kamu kurumlarının görev dışı hizmet veren araçlarından geçilmiyor. Adalar’ın simgesi faytonların daha doğrusu fayton sürücülerinin terörü vahşi kapitalizmin bir diğer boyutu. Artan talep haliyle fayton sayısını da arttırmış durumda. Büyük tur heveslisi çoğu Arap yabancı turisti elden kaçırmamak için yorgun atlarını ölümüne süren, evine gitmek isteyen ada sakininin yüzüne bile bakmayan, müşteriye saygı nedir bilmeyen bir faytoncu ordusu bu. Bedeli ödeyenler ise yorgunluktan çatlayan ve sahipleri tarafından ayağa kaldırılmak için hayli tekmelendikten sonra zavallı son nefesini verdiği için yol kenarına çekilerek terk edilen atlar... Aslında vahşi kapitalizmin bedelini ödeyen birileri daha var. İzninizle yerimiz kalmadığı için bir sonraki yazıya...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Pusulanın ibresi... 17 Mayıs 2024
Benim Cumhuriyet’im... 10 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları