Kırmızı etteki sıkıntı

02 Nisan 2009 Perşembe

Ülkemizde kırmızı et üretim kaynaklarımız sığır, koyun, keçi ve mandadır. TUİK verilerine göre ülkemizde, 2007 yılı itibariyle yaklaşık 11 milyon sığır, 25,5 milyon koyun, 6.1 milyon kıl keçisi, 191 bin Ankara keçisi ve 85 bin manda bulunmaktadır. Son 25- 30 yılda bu türlerin hemen hepsinin sayısı her geçen yıl azalmıştır. İlk ve tek hayvan sayımının yapıldığı 1984 yılına göre 2007 yılında sığır yüzde 11,1, koyun yüzde 36, kıl keçisi yüzde 45,3 ve Ankara keçisi de yüzde 92,3 daha azdır.  

Hayvancılıkla ilgili istatistiklerin taşıdığı sorunlara rağmen Türkiye’de 900 bin ton civarında kırmızı et üretildiği ve bunun yaklaşık yüzde 70–75 nin sığırdan, yüzde 20 -25 nin koyundan ve yüzde 4–5 nin keçiden sağlandığı söylenebilir. Türkiye’nin kişi başına toplam et üretimi dünya ortalamasının yüzde 70’i, AB ve gelişmiş ülkeler ortalamasının da üçte biri kadardır.

ABD’nin kişi başına sadece sığır veya sadece domuz eti üretimi Türkiye’nin bütün kaynaklardan sağladığından fazladır. Bu rakamlara bakarak, Türkiye’de kişi başına et üretiminin ne kadar düşük olduğu görülür, kırmızı et üretilmesinde tüketilmesinde ne kadar yetersiz olduğumuzu istatistikler çarpıcı şekilde açıklamasına rağmen kırmızı etin daha az tüketilmesine yönelik çeşitli açıklamaların, kısıtlamaların ne kadar anlamsız olduğu ortadadır. 

Türkiye’de her kaynaktan sağlanan et üretimini artırmak koşuluyla, özellikle Türkiye’nin coğrafi özellikleri göz önünde bulundurularak koyun ve keçi eti üretimine özel önem vermesi gerekir. Oysa ülkemizde koyun ve keçi üretiminin her geçen yıl azalmakta olduğunu veriler göstermektedir. Son dönemde, keçiye dayalı üretimin düşürülmesi, hatta ormanları korumak bahanesi ile kıl keçisinin üretimden kaldırılması bir devlet politikası haline getirilmiştir. Oysa ki, Dünya’da sayısı en hızlı artan tür olan keçi, Türkiye’de en düşük gelirli yoksul kesimin neredeyse tek üretim kaynağı olmasına rağmen,  keçi ırkını yok etme isteği katı bir bilgisizlikten kaynaklanmıyorsa, bir art niyet söz konusu mudur? Yoksa şimdiye kadar yönetimlerin göz yumması sayesinde insan eliyle gerçekleştirilen orman katliamlarının sorumlusu keçi midir? Türkiye’de hayvancılık sektörüne zarar veren önemli olumsuzluklardan bir diğerleri; koyundan sağlanan et üretiminin düşük olmasına yol açan erken süt kuzusu kesimi ve özellikle doğu ve güneydoğu sınırlarımızdan kaçak hayvan girişi. Sadece bu iki neden,  üreticiyi yalnızca fiyat açısından değil, üretimin de güvenliğini olumsuz etkileyerek sağlık risklerine de neden olabilmektedir. 

Türkiye’de et üretiminin sadece verim yükseltilerek artırılamayacağı artık anlaşılmalı, özellikle koyun ve keçi sayısını artıracak politikalar izlenmelidir. Ayrıca, sığır etinde Türkiye’yi ithalata mahkûm gösteren yaklaşımlar bir an önce terk edilerek, alternatif olarak genç sığır besiciliği özendirilmeli, besiciliği geliştirmek için başta Doğu Anadolu olmak üzere, yerli ırk ve melezlerin yoğun olduğu bölgelerde ıslah çalışmaları yapılmalıdır.
 
Kırmızı et üreticiliğini olumsuz etkileyen bir başka neden de her yıl Kurban Bayramı’nda bir çok grubun kurban kesimi organizasyonu bahanesiyle kurban etini alınıp satılan ticari ürün haline getirmeleridir. Kurban bayramındaki bu faaliyetlerle birkaç gün içinde yoğunlaşan arz, büyük ve önemli bir çok alıcıya, görece düşük fiyattan stok oluşturma imkanı vermektedir. Bu alıcıların stokları eriyinceye kadar da piyasada etkin olmamaları da fiyatların hızla düşmesine ve uzun süre düşük kalmasına neden olmaktadır. Bu durumu da önleyecek tedbirlerin alınması önem arz etmektedir. Diğer taraftan sektörü durma noktasına getiren kırmızı et tüketimindeki düşüşün nedeni özellikle beslenmeye bağlı hastalıkların başında etken olarak kırmızı etin gösterilmesidir. Yine bir başka neden, 2007’deki kuraklıktan kaynaklanan ve yem bitkilerinin piyasa arzında oluşan eksiklik nedeniyle yüzde 70’lere varan fiyat artışlarının üretici satışlarına yansıtılamaması ve zarar etmiş olmalarıdır. İşletme sermayesinden yoksun olan küçük çiftçi ve besici, banka kredileriyle işletmelerini çevirememiş kredilerini de ödeyemez duruma düşmüşlerdir, bir kısmı da üreticiliği bırakmıştır. Sonuçta, üretim yüksek oranda düşmüş, fiyatlarda istikrarsızlık meydana gelmiştir. Devletin yüksek kaliteyi ve verimliliği arttırmak için besiciliği daha çok teşvik ve sübvanse etmesi, özendirmesi gerekir. 

Küresel mali kriz kırmızı et sektöründe kayıt dışılığı tetikleyerek sektörün var olan sıkıntılarını daha da büyütmüştür ve sorunları içinden çıkılamaz hale getirmiştir.  Ülkemizde anlatmaya çalıştığımız nedenler ve daha başka olumsuzluklar kırmızı et üretimi ve tüketiminin azalması, sektörün kar marjlarını yok etmiştir. Batıda ve ABD’de kırmızı et fiyatları istikrarlı, uygun fiyatlarda devam etmekteyken ülkemizdeki yapısal bozukluklar fiyatlarda da anormal artışlara ve istikrarsızlığa neden olmaktadır. Sektörün açığının kapatılması için düşünülen ithal et çözümsüzlüktür. Devletin üretim maliyetlerini düşürmek için üreticiye teşvik desteği ile birlikte, üreticinin kalite ve verimi artıracak yapısal tedbirlerin gerçekleştirilmesine yardımcı olması gerekmektedir. Bütün ülkelerin ekonomileri için stratejik önem taşıyan hayvancılığın Türkiye’de karlı faaliyet haline getirilmesi şarttır, zorunludur. Kırmızı et, Batı’da olduğu gibi ülkemizde de temel ihtiyaç maddesi olarak kabul edilmelidir, lüks olmaktan çıkarılmalıdır. 

Protein yönünden zengin olan kırmızı etin üretiminin ve tüketiminin, ülkemizde AB ve ABD ortalamalarına yükseltilebilmesi için basın, yayın organlarında, iletişim araçlarında, ilköğretimde programlar hazırlanarak tüketicilerin olumsuz, eksik, yanlış düşüncelerinin değişmesi sağlanmalıdır. Yine, son dönemde basında yer alan hastalıklı hayvanların, hayvan leşlerinin kesilerek, işlenerek piyasaya sürülmesi ve etlerin bradmix, zarten gibi sağlığa zararlı çeşitli kimyasallarla hacim ve ağırlıklarının % 30 lara kadar arttırılması tüketici güvenini sarsmakta, sektörün büyümesine, gelişmesine zarar vermektedir. Tüm bunların önüne geçebilmek için etkin denetimler yapılmalı, tüketiciye güven verilmeli, sektöre mutlaka saygınlık kazandırılarak her yurttaşın gönül rahatlığıyla uygun fiyata, kaliteli sağlıklı kırmızı eti alabilmesi sağlanmalıdır. 

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları