Cehalet Bulaşıcıdır

27 Temmuz 2014 Pazar

“İliklerime kadar sevdiğim ülkemde bunları yaşamak da varmış!” Mario Levi’nin bu sözleri söylemek zorunda kalması, hâlâ içimi acıtıyor; hâlâ utanç içindeyim. Yazarımızın yaşadığı, onunla birlikte hepimizin yaşadığı, adını koyalım, ırkçı ve faşist bir saldırıydı.
Evet ırkçı ve faşist bir saldırı... İsrail hükümetine öfkelenip Yahudilere kızmak, elbet ırkçılıktır, nefret suçu işlemektir. Daha da vahimi (en az ırkçılık kadar vahim olanı) cehalettir. Mario Levi’ye yapılan saldırı haberi birkaç gün önce gazetemizde, “Cehalete Teslim Olmamak” başlıklı yazımla aynı sayfalarda yer alıyordu.

***

“Birkaç kendini bilmez cahil, Mario Levi’nin kitaplarını protesto etme çağrısı yapmış, ne var bunda büyütecek” deyip geçemeyiz çünkü cehalet bulaşıcıdır. Cehalet, kolay olandır. Cehalet, kolay yayılandır.
İsrail hükümetinin savaş uçaklarına petrol vereni, petrolü taşıyıp ceplerini dolduranları protesto edemeyen çıkarcı pisliklerin, hiç okumadıkları kitapları protesto etmeleri; o güne dek hiç görmedikleri “Akdeniz” heykelini kırmaları cehalettendir.

***

Kimileri “Cehalete Teslim Olmamak” yazıma öfkelendi, her AKP’liyi cehaletle suçladığımı söyledi. (Hayır öyle demedim. Cehalet kadar elbet çıkar ilişkilerinin de payı var!) Ama cehalete şimdiye dek hiç bunca prim verilmediği de ortada.
Her yağmur yağdığında ortalığı sel götürüyorsa bunda cehaletin payı var. Her yıl aynı asfalt beş kez çöküyor beş kez yeniden yapılıyorsa bunda cehaletin de rolü var... “Saatimi Zarrab hediye etti, ama parasını ben ödedim” savunmasını ya da Obama benimle değil, Ben Obama ile görüşmüyorum” savını, millet yutuyorsa bu da cehaletten...
Cehaletle bütünleşen kin ve öfkenin Sivas’ta Madımak Oteli’ndeki icraatını gördük. Nefret suçu işleyenlerin nasıl beraat ettiklerini gördük. Orada öldürülenlerin, yakılanların suçlandığını yaşadık... Evet, cehalet bulaşıcıdır. Tıpkı nefret suçları gibi bulaşıcıdır.

***

Çeşitli sanatsal kurumlarımızın ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in Mario Levi’ye sahip çıkma çabası değerlidir ama yetmez.
İlkokuldan üniversiteye kadar tüm eğitim kurumlarında nefret söylemine, nefret suçlarına ilişkin derslerin konulması gerekir.
Devletin, hükümetin her kademesinin nefret söylemi ve suçlarını lanetleyerek örnek oluşturması gerekir. (IŞİD’e terörist diyemeyen, Berkin’e terörist diyenlerin bunu yapmaları zor elbet!)
Anımsayın: Bir gazete Soma katliamının ardından, “Soma patronunun damadı Yahudi” manşetiyle çıkabiliyor ve Erdoğan’a saldırılarda Yahudi damadın rolü var mı” diye sorabiliyor ve bundan hiçbir ceza almayabiliyordu!

***

Sevgili Mario Levi’yi önce yalnız kitaplarından tanıyordum. Son bir iki yıldır PEN Yazarlar Birliği Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulunda birlikte çalışırken onu daha yakından tanımak fırsatı buldum.
Yapıcı ve olumlu kişiliğiyle, yaratıcı kimliği, çözüm önerileri, hoşgörüsü, yaydığı pozitif enerji nedeniyle ona saygım sevgim çoğaldı. Ona yapılmış saldırıyı, hepimize, bütün ülkeye yapılmış sayıyor ve arkadaşıma, çalışmaya, üretmeye devam; cehalete karşı mücadeleye devam diyorum.


Bu hafta korkunç bir yaprak dökümü yaşadık. Sevda Şener, Verda Erman... Şimdi de Ayhan Baran ve Çolpan İlhan... Tüm sevenlerine sabırlar diliyorum. Bizler, bizden sonraki kuşaklar, bu aydınlık insanları yaşatmaya devam edecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları