Kadın Cinayetlerine Teşvik

30 Kasım 2014 Pazar

Dünya bize artık neresiyle güleceğini bilmez oldu. Eğer bu ülkede yaşayan ve yabancı basını biraz izleyen bir kimseyseniz, Erdoğan’ın kimi söylemlerinin bunca alaya alınmasından, mizah ve karikatür malzemesi yapılmasından rahatsız olur, ülkenin bunca aşağılanması onurunuza dokunur... Hani, biz de gülelim, gülüp geçelim diyeceğim ama olmuyor, gülünemeyecek denli tehlikeli bir ortamdayız. Kadın-erkek eşitliğine ilişkin kazanımların teker teker yok edildiği bir duruma geldik.
Eğer uygar, eğitimli, demokratik bir hukuk devletinde yaşıyor olsaydık ve o ülkenin devlet başkanı fıtrattan girip, kadın ve erkeğin eşit olamayacağını söyleseydi, (böyle bir laf edemezdi ya) gülüp geçebilirdiniz.
Ancak... Her gün kadınların “ahlak, namus” diye diye öldürülmesi...
Çocuk gelinlerin milyonları aşması...
Kız çocuklarla evlenmenin “normal”leşmesi...
Kadın katillerine iyi halden ceza indirimi uygulanması...
Kadını tecavüzcüsüyle evlendirmeye çalışmak...
Kadına şiddetin sıradanlaşması...
Gençler, kızlı-erkekli aynı yerde oturamaz, baskıyı arttıracağız, yaptırımlar uygulayacağız diyen belediye başkanlarının türemesi... (Bkz: Denizli dünkü haber)
Kız ve erkek öğrencilerin aynı merdiveni kullanmasından rahatsız olan zihniyet....
Kız çocuklarının 8 yıllık değil, dört yıllık eğitim almasını yeğleyen “reform...Kadın istihdamının hızla gerilemesi... Kadının giderek yoksullaşması... Ve daha bunlara ekleyebileceğim binlerce, milyonlarca yaşamakta olduğumuz gerçek, hepsi bir bütün.
Erdoğan’ın son söylemi ayrımcılığı daha da körüklemek; kadının değerini sadece anneliği ve kadın cinayetlerine teşvikten başka bir şey değildir.

Ayşenur İslam’a sorular:
Bir televizyon programında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Erdoğan’ın söylemine açıklık getirmeye çalıştı. (Bakanlığın adında kadın sözcüğüne bile tahammül edemediler). “Gündemin algı operasyonuna maruz kaldığını”, “bir kaşık suda fırtınalar koparıldığını”; yaradılış açısından kadın ve erkeğin farklı olduğunu vb. söyledi.
Tamam da bütün cinsler aynıdır diyen yok ki! Elbet farklıdır. Ama farklı yaratılmış olmak, eşitliği neden engellesin ki? (Arkadaşım Gönül Dinçer’in deyişiyle):
Bu fark niye erkekler aleyhine değil de kadınlar aleyhine eşitsizlik yaratsın?
Öbür dünyada anneler cennete gidecek olsalar bile, bu dünyada cehennem hayatına niye razı olsunlar? Annelere cennet yolunu açan doğurganlık kapasitesi, bu dünyada kas gücünden niye daha azönemde olsun? Üstelik, bilimsel teknolojik gelişmeler gerekli kas gücünü düğmeye basmak düzeyine indirgemişken? Türün devamı için sperme bile gerek olmayan yöntemler geliştirilirken?
Erdoğan’ın o konuşmayı yaptığı toplantıda “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” Platformu temsilcileri Ayşenur İslam’a, “2014 yılında kaç kadın öldürüldü?” diye başlayan birtakım sorular sormak istedi ancak güvenlik görevlileri tarafından zorla dışarı çıkarıldılar. Soruyu bir kez de ben tekrarlamış olayım...

Kafa karışıklığı
Ayşenur İslam açıklamasında “Pozitif ayrımcılık, bir tarafın zayıf olduğunu kabul etmek ve o tarafı güçlendirmek için eşitlik dışı davranmak demektir. Batı terminolojisinde, seküler anlayışta kadına pozitif ayrımcılık yapmayı çok övgüye değer bularak, aynı zamanda kadınla erkeğin mutlak eşit olduğunu söylemek ciddi bir mantık hatasıdır.”
Bakan yanlış biliyor. Ya da kafası çok karışık. “Pozitif ayrımcılık” iki farklı cinsi birbirine benzetmek, aynılaştırmak, aradaki farkı gidermekle falan ilgili bir kavram değildir. Hele bir tarafın zayıflığını kabul etmek hiç değildir.
Pozitif ayrımcılık, tarih boyunca bir cinsin geri bıraktırılmış olduğunu, sömürüldüğünü, haklarının yok sayıldığını, kültürel, ekonomik, politik ve toplumsal haksızlığa uğratıldığını bilmektir. Bunun bilincinde olduktan sonra bunu giderecek bir yöntemdir. Şöyle anlatayım: Bir yarışa çooook geriden ve çooook sonra katılana verilen bir “öncelik”, bir “ara kapama fırsatı”, bir avantajdır.
Bugün dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda en gerilerdeyiz. Bu eşitliği yakalayabilmiş ülkeler, ancak pozitif ayrımcılıkla, o yere gelmişlerdir.
Ayşenur İslam bunları elbet biliyordur... Ama tüm bakanların yaptığı gibi o da Erdoğan’ın sözlerine mazeret bulmak görevini yerine getiriyor. Bize, “erkek siyasetçilere mazeret bulan değil, onların ezberini bozma cesareti gösteren kadın siyasetçiler lazım.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları