Öncelik diyalogda...

05 Aralık 2014 Cuma

YASEMİN DEVRİMİNDEN BU YANA TUNUS’TA: Öncelik diyalogda...
Devrimden önce”… “Devrimden sonra”… Tunus’ta her olay, her etkinlik, bu sözlerle başlıyor bu sözlerle bitiyor… Yollar çöpten geçilmiyor örneğin… “Eee, kolay mı devrim yaptık, temizlik işçileri zam bekliyor”… Diyelim toplu taşımacılık iyiden iyiye aksamış… “Devrim yaptık ya… Hele şu cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu da bitsin…”
Devrim” sözcüğü adeta her tür aksaklığa bahane oluşturuyor ama aynı zamanda da müthiş bir umut… Geleceğin daha güzel olacağı umudu…
Dünyanın farklı bölgelerinden gelmiş kadın gazeteciler, Tunus’un başkentinde konferanstayız. Ama bu arada her fırsatta konuk olduğumuz ülkeyi de incelemekten geri kalmıyoruz…

Devrimden sonra
Hayır, elbet ki her şey Muhammed Buazizi’nin kendini yakmasıyla başlamamıştı… Üniversite diplomalı işsiz sebze meyve satıcısı gencin kendini ateşe vermesi ve ölümüyle başlayan protestolar… Halk ayaklanması… Ülkeyi 23 yıldır yöneten Bin Ali’nin başkanlığı ve ülkeyi terk etmesi…
Devrim birikimlerin sonucuydu. Yokluk, yoksulluk, iktidarın çalıp çırpması ve despotluk ... Hepsi fazlasıyla birikmişti.
Muhafazakâr, İslamcı Ennahda partisinin iktidarı paylaşmak zorunda kalması, protestolar sonucu iktidarı teknokratlara devretmesi… Son seçimlerde laik, sol, sosyal demokrat kimliği ve birlikteliği simgeleyen Nida (Tunus’un Çağrısı) partisi karşısında yenilgisi…

Geleceğe bakış
Şimdi cumhurbaşkanı seçiminin 2. turuna hazırlanıyorlar. İki adaydan biri Nida Başkanı Sibsi ya da şimdiki başkan Merzuki… Ondan sonra hükümet kurma pazarlıkları başlayacak. Olasılıklar sonsuz…
Tunuslu meslektaşlar olasılıkları sıralıyor: Ulusal mutabakat partisi kurulabilir; tüm partilerin yer alacağı hükümet kurulabilir; teknokrat hükümet devam edebilir… vb.
Öyle ya da böyle inanıyorlar ki, herkesi kapsayan bir yönetim olacak. Diyalog ve katılımcılık onlar için çok önemli. Tartışmaya açıklar. Sivil toplum örgütleri çok güçlü. “Diyaloğa saygılıyız” sözü dillerden düşmüyor.
Diyalog ve tartışma, kültürümüzde var” diyorlar… (Yeni anayasa yaptılar halkın katılımıyla, konsensüsle kabul edildi.) Kimi, “Burgiba ve Fransızların etkisi” diye eklemekten geri kalmıyor. Açıkçası demokrasi kuralları işliyor ve işlemeye devam edecek.

Atatürk hayranlığı
Tunus’ta kiminle konuşacak olsanız, Türk olduğunuzu öğrenir öğrenmez “Atatürk” diyor, başka bir şey demiyor! Öylesine bir hayranlık bir sevgi… Ama aynı zamanda Osmanlı’yla bir “akrabalık” kurabilenler, Türk ismi olanlar “asalet”ini de ispatlamış sayılıyor!
Ülkede en büyük sorun işsizlik. Resmi sayılar yüzde 13 diyor; gerçek yüzde 25 diye biliniyor. Genç ve eğitimli gençliğin yüzde 40’ı işsiz…
Devrim ne değiştirdi senin için” diye sordum bindiğim arabanın sürücüsüne. Yanıtı şöyle oldu. “Devrimden önce ortalıkta polis yoksa kırmızı ışıkta durmazdık, polis varsa korkudan dururduk. Şimdi herkes birbirine daha saygılı. Herkes birbirine saygıdan kırmızı ışıkta durur oldu.”
Aydınlatıcı bir açıklamaydı. Özetle korkunun yerini sevgi, saygı ve dayanışmanın yer aldığını söylemeye çalışıyordu. Zaten “devrimden önce ve devrimden sonra” sözcüklerinden sonra en sık duyulan sözcük de bu “dayanışma!”.
Devrim öncesi, devrim sırasında ve devrim sonrasında vazgeçemedikleri ise kültürel etkinlikler ve zenginlikler. Birbirini izleyen sinema, tiyatro, müzik festivalleri… Muhteşem Kartaca… Zeugma’ya göz kırpan Bardo Müzesi’nin zenginlikleri… Mavi beyaz düş Sidi Bou Said… Uçsuz bucaksız bir derya… Ama yerim bitti.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları