Olaylar Ve Görüşler

Deizm dünyada niçin yükseliyor?

22 Ekim 2019 Salı

YAZAR:İsmail Özcan:
Eğitimci-Yazar

Ünlü bir araştırma şirketinin 23 ülkede yaptığı bir araştırmanın sonuçlarına göre araştırmaya konu olan 23 ülkede din adamlarına güvenenlerin oranı yüzde 21 olarak tespit edilmiş. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 12. Dünya ortalamasının neredeyse yarısı.

Deizm, Fransızca “déisme”in dilimizdeki söylenişidir ve “Tanrıcılık” demektir. Dinlerden ve peygamberlerden bağımsız olarak akıl yoluyla ulaşılan, evreni ve içindekileri yaratan bir Tanrı’nın var olduğunun kabulüdür. Deistlere göre bu, saf, bozulmamış; üzerinden istismarlar yapılmamış bir Tanrıcılıktır. Tersi ateizm (Fransızca athéisme) Tanrıtanımazlık demektir. Tanrı tanımayana da ate (athé) denir. Kendisi Tanrı tanımamakla yetinmeyip bunu başkalarına da telkin etmeye çalışan kişiye ateist (athéiste) deniyor. Teoloji (théologie), Tanrıbilimidir. Teolojinin Osmanlıcası ilahiyattır.

Geleneksel deizm
Geleneksel deizmde, Tanrı evreni ve içindekileri yaratıp kendi haline bırakmıştır. Evrendeki işleyişe müdahalesi yoktur. Dolayısıyla insanların yapıp ettiklerinden sorumluluğu konusu muğlaktır. Fakat deistler içinde her çağda Tanrı’nın insanları iyilik yaptıklarında, dürüst davrandıklarında ödüllendireceği; kötülük, zulüm ve haksızlık yaptıklarında cezalandıracağı inancına sahip olanlar hep olmuştur. Yeni zamanlarda deizmi bu şekilde algılama eğilimi artmaktadır.
Deizmin her çağda hem yandaşları hem de karşıtları olmuştur. Özellikle din kurumları ve onların mensupları bu felsefeye hep karşı çıkmışlardır. Halbuki dindarlar açısından deistler ateistlerle mukayese edildiğinde daha makbul bir konumda olmalıdır. En azından Tanrı inancında bir ortaklık (asgari müşterek) söz konusudur. Ate bir şahsa, “dinsiz, Allahsız” denebilir; ama deist bir şahsa, “dinsiz, Allahsız” denemez. Çünkü deist din kabul etmez, ama Allah’a yani yaratıcı bir kudrete inanır.

Yükseliş sebebi
Deizm ülkemizde de dünyada da yükselme eğiliminde. Zamanımızda, “Niçin?” diye soracaklara verilecek yanıt hiç zor değil. Çünkü dinlerin buyruk ve yasaklarının, özellikle ahlaki talimatlarının dindarlar tarafından kolayca ihmal edilmesi; inananların ve onları temsil edenlerin doğru, dürüst, düzgün insan olma konusunda iyi örnek oluşturamaması; en yüksek dinsel değerlerin bile inananlarca çıkarlara alet edilmesi deizme rağbeti artırmıştır. Bu durum İslam dünyası için de geçerlidir. İnanmak, insan doğasındaki baskın eğilimlerden biri. İnsanlar bu eğilimi dinle karşılayamayınca alternatif aramaya yöneliyorlar. Deizm bu anlamda bir alternatif. Bu yüzden deizmin yükselmesi bir sürpriz değil, anlaşılabilir bir tepkidir.
“Din” adı altında toplanan her sistem dünyevi davranışlar bakımından teorik olarak iyilik yanlısı, kötülük karşıtıdır. Ama bu teorinin pratiğe yansıması her devirde çok sınırlı olmuştur. Var olan bütün dinlerin mensuplarının büyük çoğunluğu sanki din yokmuş gibi davranmışlardır. Hemen her dinde ibadete ilişkin buyruklara büyük oranda uyulurken ahlaki buyrukların kolayca göz ardı edilmesi yaygın hale gelmiştir.

Uygulayan yok
Sözgelişi, Yahudilikteki ünlü “10 Emir”in, “insan öldürmemek, kimsenin bir şeyini çalmamak, yalan şahitlik yapmamak, zinaya yaklaşmamak, komşu haklarına titizlikle saygı göstermek” gibi her zaman evrensel insan hakları arasında yer alan esasları; bazı değişiklik ve ilavelerle Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta da tekrarlanmıştır. Ama söz konusu üç dinin hiçbirinde bunların tam bir uygulamasına şahit olunmamıştır.
İyiliğin, güzelliğin, dürüstlüğün gerektirdiği en basit bir davranışın ihmal edilmemesinde en önemsiz, en marjinal kötülüklerden bile uzak durulmasında olabildiğince ısrarlı bir din olan Müslümanlığın mensupları da çoğunluğu itibarıyla tam aksi yönde kötü örnek oluşturdukları, bu da giderek yaygınlaştığı için deizmin İslam dünyasında ve Müslümanlar arasında da yükselme trendine girmesinde şaşılacak bir taraf yoktur.

Diyanete güven yok
Birkaç gün önce bazı gazetelerde İPSOS adlı ünlü bir araştırma şirketinin 23 ülkede yaptığı bir araştırmanın sonuçları yer aldı. Bu araştırma, toplumlara hizmet sunan bazı mesleklerin mensuplarına kamuoyunda ne kadar güvenildiği ile ilgiliydi. Bu araştırmaya göre araştırmaya konu olan 23 ülkede din adamlarına güven yüzde 21 olarak tespit edilmiş. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 12. Dünya ortalamasının neredeyse yarısı.
Diyanet kurumunun da din görevlilerinin de bu sonuç üzerinde başlarını iki ellerinin arasına alarak “Biz ne yaptık, nasıl böyle bir sonuca yol açtık” diye sorup derin derin düşünmeleri ve kendilerini sorgulamaları savsaklanamaz bir görev ve bir zorunluluktur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları