Miyase İlknur

Bence de Aleviye kız verilmez

13 Kasım 2021 Cumartesi

Konu üzerinde geçen hafta epey tepinildi. Muhterem Prof. Dr. Hayrettin Karaman Hocaefendi çarmıha gerildi, hakkında davalar açılsın diye suç duyurusunda bile bulunuldu. Biz bu konuda kalem oynatmakta geç kaldık; zira haftada bir gün yazınca ancak sıra bize geldi.

Günümüz Türkiyesi’nin en büyük fakihi Hayrettin Karaman Hocaefendi ne dedi de bu kadar celallendi ahali; önce onu anımsayalım.

Bir müselman kardeşimiz kızının bir Alevi gence gönül verdiğini ve onunla evlenmek istediğini belirttikten sonra dinen bunun caiz olup olmadığını sorar. Hocaefendi de “Kızınızın evleneceği genç bilerek Aleviliğini koruyorsa evlenmesi caiz değildir” diye yanıt vermiş.

Şimdi fetva isteyen mümin kardeşimiz, soruyu Hayrettin Karaman’a soruyorsa İslamı yorumlama konusunda onunla hemfikir demektir. Karaman Hoca’nın, geçmişteki fetvalarına ve yorumlarına bakarsak kendisine soru soran takipçisine verdiği yanıt, kendi düşün dünyasıyla uyumlu. Bu düşünce dünyasıyla Ehl-i Sünnet cemaatinin önemli bir kısmı bile uyumlu değilken hepten aykırı olan Aleviyle evlenilmesinde nasıl onay versin?

Mesela; geçmişte AKP’li bakan ve bürokratların yolsuzluk iddialarının ortaya saçıldığı 17-25 Aralık olayında Hayrettin Karaman, “...Yolsuzluğa ‘hırsızlık’ demenin hem seküler kanun hem de İslam ceza hukukuna göre hata, yalan ve iftira olduğunu açıklayacağım. Elbette yolsuzluk da ayıptır, günahtır ve suçtur, ama bu suç, hırsızlık suçu değildir” diye yazmıştı köşesinde.

Yemek esnasında “Afiyet olsun” dileğinde bulunanlara bile Alevi tepki gösterir ve “Helal olsun” dileğinde bulunması konusunda o kişi hemen uyarılır. Alevi inancına göre bir lokmanın afiyet olması için önce helal olması gerekir.

Yolsuzluk yapılması, beytülmala el uzatılması, Alevi için sadece günah değil çok büyük bir suçtur. Bir Alevi dedesi, Hayrettin Karaman’la aynı mealde bir yorumda bulunsa cemaat tarafından aforoz edilmesi bir yana maazallah kötek bile yiyebilir.

Karaman, daha önce bir yazısında İmam Gazali gibi yönetici ve âlimlere itaatin farz olduğunu belirterek şöyle demişti:

İslam dini, gerek kamu hayatında ve gerek özel hayatta bazı sıfat ve özellikleri taşıyan kimselere itaat edilmesini, onların buyruklarının yerine getirilmesini ve söylediklerine uyulmasını istemiştir. Başkan, aile reisi, kumandan, ana-baba, bilmeyenlere göre bilenler (âlimler) bunlardandır ve ulü’l-emr kavramına bunların tamamı dahil bulunmaktadır.” 

Bu fetvaya Alevinin uymasını beklemek ham hayal. O, verilen buyruğun önce yasal, sonra mantıklı ve vicdani olması gerektiği konusunda diretir. Eğer bu şartlara uymuyorsa uymak ne kelime tam tersine isyan eder. Alevi için mürşidin dediği değil yolun ne dediği önemlidir.

Hele hele iktidarın pek çok hatasına rağmen “Dimyat’a pirince gideyim derken evdeki bulgurdan olmayın” diye kendi din adamları öğüt verse, “Dedek evdeki kurtlu bulguru buyur sen afiyetle ye. Biz Dimyat’a pirince gideceğiz” diye tersler atar.

Muta nikâhı için “... ‘Bugün bir müçtehit çıkar da uygundur’ derse bir şey diyemeyiz” diye kitabında yazan Hayrettin Karaman, bir konferanstaki konuşmasında “Hür - cariye diye bir ayrım vardı. Eskiden cariyeler her ihtiyacımızı görürlerdi. Şimdi o müessese kalktı. Ben buradaki bilim adamlarına soruyorum. Eskiden cariyelerimize gördürdüğümüz işleri bugün hür kadınlarımıza gördürüyoruz. Bu boşluğu dolduracak bir müessese olsa. Bir kadınla yetinmeyip ikinci kez evlenmek isteyen gençler var. Bu müessesenin boşluğunu dolduracak başka bir müessese olamaz mı?” diye konuşurak cariyelik müessesesini savunmuştu. 

Tek eşliliğin geçerli olduğu Alevilikte muta nikâhı da cariyelik sistemi de zina olarak görülür. Evli iken ikinci bir eş edinen kişi, cemaat içinde baskı görür ve kendisiyle hür türlü insani, ticari ilişki kesilir. 

İslama inanmayanların, ateistlerin Müslümanlarla aynı mekânlarda bulunmasının caiz olmadığına inanan Hayrettin Karaman Hocamız, onlara özel mekânlar tesis edilmesi gerektiğini yazmıştı. 

Alevi ise kimsenin kendisi gibi inanmak zorunda olmadığını içselleştirmiş, farklı inaçlara sahip kişilerle inanmayanlarla aynı mekânlarda olmasında bir sakınca görmez.

Karaman Hoca, sigara içen başörtülü kadınlara yönelik, “Sigara içmeyi hiçbir kimseye yakıştıramam ve caiz görmem; ama bunların başında başörtülü Müslüman hanımlar geliyor. Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaya kapılıyorum; sanki farklı olanlara şunu diyor: Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var” ifadelerini kullanmıştı.

Alevi ise sağlık açısından uyarısını yerinde görür ama diğer cümlelerini cinsiyetçi görmekle birlikte ayıp karşılar.

Hocaefendi, kendisine akıl danışan takipçisine “şayet Aleviliğini bilerek koruyorsa..” diye koyduğu çekince var ya; meselenin can alıcı noktası da işte burası. Korur efendi, korur. Bile isteye korur. Açın bakın tarihi, onca katliama, İdris-i Bitlisi’nin deyimiyle kellerinden tepeler yığılmasına rağmen Aleviliklerini bile isteye korumuşlardır. 

Ee şimdi Hayrettin Karaman Hocamız haksız mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aldı sazı Erdoğan 27 Nisan 2024
Kelle İsterük! 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları