DEM Parti’den kamulaştırma çağrısı: Yangın, su krizi ve özelleştirme yıkımdır

DEM Parti’den kamulaştırma çağrısı: Yangın, su krizi ve özelleştirme yıkımdır

8.08.2025 12:25:00
Güncellenme:
DEM Parti’den kamulaştırma çağrısı: Yangın, su krizi ve özelleştirme yıkımdır

DEM Parti İzmir İl Ekoloji Komisyonu, kentte yaşanan orman yangınları, su krizi ve özelleştirme politikalarına tepki göstererek, kamu yararına kamulaştırma adımlarının atılması ve “İzmir Su Meclisi”nin acilen kurulması çağrısında bulundu.

DEM Parti İzmir İl Ekoloji Komisyonu, orman yangınları, su krizi ve özelleştirme politikalarına tepki gösterdi. 

Yapılan yazılı açıklamada, yaşanan yangınların, siyasi iktidarın uyarılara karşın gerek ekipman gerekse kadro açısından ne kadar hazırlıksız olduğunu, kamu alanlarını özel şirketlerin insafına terk ettiğini ortaya çıkardığını belirtilerek, “Sözde ‘iklim krizi’ yasası ile zeytinliklerin yok edilmesinin önü açıldı. Maden ve Mera yasası ile kamu alanları için özel şirketlerin istekleri ve çıkarları doğrultusunda talan düzenlemeleri yapıldı. Bu yasal düzenlemeler beraberinde gelen yangınlar, 300 bin üretici köylüyü yaşam alanlarından uzaklaştırıp, kentlerde ucuz işgücü yaratmanın yolunu açıyor. Yerlerinden ayrılmayan küçük çaplı tarım ve hayvancılıkla geçinmeye çalışan ailelerin yoksulluk ve açlığa mahkûm olmalarını kaçınılmaz kılıyor” denildi. 

“HALK YALNIZ BIRAKILDI”

Foça, Seferihisar, Ödemiş, Buca, Gaziemir, Karabağlar, Çeşme, Menemen ve Urla’da meydana gelen yangınlarda binlerce hektar alandaki doğal yaşamı, tarımı zarara uğratmış ve binlerce canlıyı yok olduğunu aktaran açıklamada, “Ödemiş’te 3 köy boşaltılmış, bu köylerden ikisi tümüyle yanmış, İzmir genelinde de 200 dolayında konut ve ahır kullanılamaz duruma gelmiştir. Endemik bitki türlerinin bir bölümü geri dönüşmeyecek biçimde yok olmuştur. Yangınların üzerinden geçen bunca zamana karşın gerçek bir hasar belirlemesi yapılmamıştır. Bunu yapmak isteyen bir iktidar görüntüsü de yoktur. Bölge insanı, depremlerden sonrası gibi kendi yaralarını kendisi sarması için yalnız bırakılmıştır. Siyasal iktidarın yangına ne kadar hazırlıksız olduğunu, yangın sürerken yaptığımız gözlemlerle belirledik. Yangın sürerken bizim gittiğimiz Menderes Kuyucak, Seferihisar Orhanlı ve Ürkmez bölgesinde yangın ilerlerken yangına müdahale karadan yurttaşlar, bir iki helikopter ile söndürülmeye çalışılınca yangını kontrol etmek zorlaştıYeni Orhanlı’dan Menderes’e giderken yangın başladıktan altı saat sonra tırlara yüklenmiş dozerlerin yangın bölgesine daha yeni taşındığını gördük. Bölgeyi tanımayan personelin üstelik gece koşullarında dozerleri kullanabilmesi olanaklı değildi. Durum; özelleştirme politikalarının ve bu politikaların sürdürücüsü siyasal iktidarın ihmalini ortaya koyuyordu” ifadeleri kullanıldı.

“BARAJ YALNIZCA PETKİM TARAFINDAN KULLANILMAKTADIR”

Kentte yaşanan su krizine de değinilen açıklamada, “Özelleştirme politikalarının bir başka boyutu İzmir’in içme suyunun büyük bölümünün sağlandığı Tahtalı barajı havzasında Efemçukuru maden işletmesi nedeniyle verim alınamaması sonucunu oluşturuyor. Bu alandan yeterli su alınamayınca da çok çok uzaklarda olan Manisa Gördes ilçesinden yüksek maliyetle su sağlanmaya çalışılıyor. Bu yüksek maliyet, İzmir halkının suya daha yüksek ücret ödemesine neden oluyor. İzmir’in yer altı ve yerüstü su kaynakları uzun süredir özel şirketlere peşkeş çekilmektedir. Olabilecek en yakın su kaynağı Güzelhisar barajıdır. Bu baraj yalnızca PETKİM tarafından kullanılmaktadır. Bu su İzmir halkının kullanımına sunulmalıdır. Üstelik bu su için daha önce yapılmış hazır altyapı vardır. Bu sudan yararlanılamadığı için İzmir’de su kesintileri planlanmıştır. Su kesintileri halkın yaşam standartını düşüreceği gibi, çeşitli hastalıklara da neden olabilecektir. Barajların kapasitesinin yüzde 10’lara düşmesinin neden olduğu su kesintileri, şirketlere sağlanan avantajlar kaldırılamadığı için uygulanmaktadır. Yerel iktidar, siyasal iktidarın özelleştirmeci talan politikalarına teslim olmuş görülmektedir. Bu durum kabul edilemez. Geçtiğimiz mayıs ayında yaptığımız çağrıyı bir kez daha yineliyoruz. “İzmir su meclisi” acilen oluşturulmalıdır.  Egeçep, Yaşam Alanları platformları, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Meslek Odaları, Halk Sağlığı Uzmanları, Kent Konseyleri ve tüm İzmirliler bir an önce harekete geçmelidir” çağrısında bulundu.