İzmir-Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu'nun "Topraklarımıza, bugünümüze, geleceğimize göz diken sermayenin yasa teklifine geçit vermeyeceğiz" çağrısıyla bir araya gelen vatandaşlar basın açıklaması ve yürüyüş yaptı. Foça PTT önünde biraraya gelen vatandaşlar, "Havama Suyuma Toprağıma Zeytinime Dokunma", "Zeytin Yaşam Madenler Ölüm" ve "Talan ve İhanet Yasa Taslağı Geri Çekilsin", "Sömürge Yasasına Hayır", sloganlarıyla Nihat Dirim Barış ve Demokrasi Meydanına yürüdüler. Yürüyüş sırasında çevredeki esnaf ve vatandaşlar alkışlarla destek verirken, meydandaki basın açıklamasını Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu sözcüsü Ramis Sağlam okudu.
YASA TASARISININ KAMU YARARI YOK
TBMM’de görüşülen, “Süper Talan” yasasına karşı çıktıklarını belirterek sözlerine başlayan Sağlam, “Kamuoyunda “torba yasa” olarak bilinen tasarı ve tekliflerle, ülkemizin tamamında kentsel ve kırsal alanlar ile koruma alanlarının sermayeye tahsisi; kamu varlıklarının ve doğal değerlerin özel sektöre denetimsiz bir biçimde devrine hız verildi. Teklif, bütün ülkemizi, bugünümüzü, geleceğimizi, insanları, canlıları; beslenme, barınma, temiz suya ulaşma hakkı başta olmak üzere yaşam hakkının zeminini geri dönülmez bir biçimde tahrif edecektir” dedi.
ÇEVRE KATLİAMININ ÖNÜ AÇILIYOR
Kanunda önerilen değişiklikleri değerlendiren Sağlam; “Enerji sektöründe ve madencilik faaliyetlerinde ÇED süreçlerinin ve kamu adına denetimin devre dışı bırakılarak yatırımcıların izin ve ruhsat süreçlerini hızlandırıcı ve kolaylaştırıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Torba Yasa teklifiyle önerilen düzenlemeler genel çerçevede değerlendirildiğinde, doğal, tarihi ve kültürel tüm alanlarda büyük ölçekli projelerle çevre katliamının önünün açıldığı görülmektedir.” ifadesini kullandı.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI
İktidar bu kanun teklifi ile vatandaşların en doğal haklarını yok saydığını belirten Sağlam; “Madencilik için ayrılan alanda arkeolojik kültür varlıkları ile karşılaşılması durumunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili firmaya ödeme yaparak arkeolojik alanı koruma altına alabileceği maddesidir. Türkiye’nin imzalayarak mevzuatına aldığı Avrupa Arkeolojik Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile açıkça çelişmektedir. Getirilmek istenen değişikliklerin önemli bir bölümü; ÇED sürecini kısıtlayan, şirketlerin yatırımlarını daha hızlı gerçekleştirmelerine yarayan, ÇED süreci uygulanacak projelerin kapsamını ve incelenecek etki sahasını daraltan düzenlemeleri içermektedir.” bilgisini paylaştı.
YASA TASARISI GERİ ÇEKİLSİN
Çevreye büyük ölçüde etki edebilecek ve zarar verebilecek projelerin yürütülmesinde, inceleme ve denetim süreçlerinin yok sayıldığını ifade ederek sözlerine devam eden Sağlam, “Karmaşık bürokratik işlemler ve makul olmayan süreler olarak görülüyor. Tüm bu denetimlerin hızlandırılarak ilgili kamu kurumlarının yetkilerinin kısıtlanması ve merkezi idareye hatta Cumhurbaşkanlığına devredilmesi istenmektedir. Ülkemizin geleceğini ve toplumsal yaşamımızı tehdit eden; zeytinlikleri, tarım arazilerini, ormanları, akarsu ve kıyıları, eşsiz doğa güzelliklerini tahrip eden girişimlerin gündemden kaldırılması ve yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz” çağrısı yaptı.