“Birliklerimiz İzmir’in doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra İzmir’imize zaferle girdi. Ben yarın öğleden itibaren İzmir’de bulunacağım.”
İzmir’e girme görevi verilen Yüzbaşı Şerafettin komutasındaki Süvariler, İzmirlilerin tezahüratı arasında vilayete gelirler, o anı, Yüzbaşı Şerafettin’in ağzından dinleyelim:
“Ben, yaralı olarak, süvarilerimle yürüyüşe devam ettim. Hükümet konağına geldiğimde kapılar kapalı idi. Yan kapıdan girerek, ön kapıyı açtık. Balkona şanlı bayrağımızı çektim.”

Muzaffer Komutanlar
Saat 10.00’da, Yüzbaşı Şerafettin komutasında Teğmen Hamdi ve Teğmen Ali Rıza ile beraber İzmir Hükümet Konağı’na Türk bayrağı çekilirken, aynı anda Sarı Kışlaya Yüzbaşı Zeki ve Kadifekale’ye de Teğmen Besim tarafından Türk bayrağı çekilir.
Geceyi Nif kasabasında geçiren Gazi Mustafa Kemal Paşa ve komutanlar, 10 Eylül saat 14.00’de İzmirlilerin tezahüratları arasında İzmir Hükümet Konağı’na gelmişlerdir.
“Bir rüya görmüş gibiyim” diye mırıldanan Gazi Mustafa Kemal Paşa, valilik balkonundan, İzmirlilere yaptığı konuşmayı şöyle bitirmiştir:
“Başarı benim değil, milletindir.”
Gazi, İzmir’deki ilk gecesini, Karşıyaka’da İplikçizade köşkünde geçirmiştir. Gazi, bu Köşk’ün önüne geldiğinde, basılması için merdivene serilen Yunan bayrağını görür ve sebebini sorar, aldığı cevap üzerine, şunları söyler:
“Bir milleti yenersiniz ama o milletin sembolü olan bayrağı yere atamazsınız” der ve bayrağı yerden kaldırtır.
“Akdeniz, askerlerimizin zafer çığlıklarıyla dalgalanıyor” diye haykıran muzaffer Başkomutan, İzmir’in kurtuluşu nedeniyle millete gönderdiği bildirgesini şöyle tamamlamıştır:
Ordularımızın yetenek ve gücü, düşmanlarımıza dehşet, dostlarımıza güven verecek bir sonuç kendisini gösterdi. Büyük zafer özellikle senin eserindir.
Büyük ve soylu Türk milleti! Anadolu’nun kurtuluşu zaferini tebrik ederken sana İzmir’den, Bursa’dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selâmını da sunuyorum.”
13 Eylül’ü 14 Eylül’e bağlayan gece, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın korktuğu başına gelmiştir. Basmane’deki Ermeni mahallesinde başlayan yangın, rüzgârın ters dönmesiyle, İzmir’in ⅔’ünü yakarak, yok etmiştir.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü ve Albay Asım Gündüz'le cephede savaş planı üzerinde çalışıyor. (25.08.1922)
Dört gün süren yangın, 25 bin Levanten evinin yok olmasına neden olmuştur. Bu yangınla İzmir’in bir kimliği yok edilmiştir.
Gazi, İzmir’e gelişini takiben üç gece Karşıyaka’da İplikçizade Köşkü’nde geçirmiştir. Gazi, Lâtife Hanım’ın daveti üzerine Göztepe’de Usakîzade Köşkü’nde 14 Eylül’den başlayarak, 30 Eylül’e kadar misafir olmuştur.
“Savaşan tarafların artık birbiriyle temasları kalmadı” diyen, İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a telgrafında şu uyarıyı yapmıştır:
“Konferans çağrısı için şimdi en uygun zamandır. Ordularına ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir!’ diyen Mustafa Kemal’in ikinci hedefi Trakya’dır.
Konferans olmazsa Trakya’ya geçmeye çalışacaktır. Gecikirsek güç durumda kalırız”
Haftaya, 9 Eylül yazımla beraberiz, iyi bayramlar.
Ahmet Gürel