Yerli ve Milli

Yerli ve Milli

25.10.2025 14:00:00
Güncellenme:
Yerli ve Milli

KONUK YAZAR | Spor yazarı Suavi Yardımoğlu, Cumhuriyet Ege için yazdı...

Son dönemde en çok duyduğumuz sözlerden biri değil mi? "Yerli ve Milli" kavramı; dış dünyada "sporların anası" olarak bilinen ve baş köşeye oturtulan, ülkemizde ise futbol-voleybol-basketbol gibi sporların gölgesine sıkışıp kalan "Türk atletizmi"nden, hem de Spor Bakanlığı eliyle dışlanmaya başladı ne yazık ki!

Sporun ana branşı atletizmde olimpiyatlar tarihinde (biri 1948 Ruhi Sarıalp'ten kalma) 1 gümüş 2 bronzumuz var. Dünya şampiyonalarında ise 1 altın, 3 gümüş alabildik.  Ne var ki 2017’den beri düzenlenen son dört şampiyonada kürsü göremedik. Madalyadan geçtik, artık finaller bile bizim için başarı ölçüsü oldu. 

Türk atletizmi son ciddi sınavını Eylül sonu Tokyo'da verdi. Şampiyonada 12 erkek - 8 kadın atletle temsil edilen kafilemiz sessiz sedasız gitti, sonrasında daha derin bir sessizlikle geri döndü. Spor kamuoyumuz o sırada "Osimhen mi, Kerem mi önce gelecek?" "Fenerbahçe Başkanı Ali Koç mu, Saran mı olacak?" "Galatasaray Avrupa'da neden BURUK?" "Göztepe'den 3 gol yiyen Kartallar'ı Sergen nasıl yeniden uçuracak?" gibi önemli soruların yanıtını aradığından doğaldır ki (!) kimse oralı olmadı. 

Şampiyonada bilindik ülkelerin yanında Tirinidad-Tobago, Grenada, Saint Lucia, Samoa gibi ada ülkeleri kendine kürsüde yer buldu. Botsvana gibi çoğumuzun adını duymadığı, yerini bilemediği mütevazı Afrika ülkesi iki altın-bir bronzla ilk beşe tırmandı.

Teknik branşlarda cürmümüz kadar yer yakacağımız belliydi. Cirit'te Eda Tuğsuz 56.16 m. ile 27. Esra Türkmen 55.99 m. ile 28.oldu. Oysa Eda en iyi derecesi 67.21'i atsa 65.12 ile altın madalya alan Ekvadorlu Angulo'nun 2 m. önünde şampiyon olacaktı. Üç adım atlamada 14.00 m. yaparak finale kalmayı başaran Tuğba Danışmaz, 13.43 m’lik derecesiyle 12. oldu. Tuğba da legal olmayan Haziran ayında İzmir'de yaptığı 14.60'ın çok altındaydı. 400 engellide Avrupa ve Dünya U20, Dünya Üniversiteler  şampiyonumuz Berke Akçam sezonun en iyi derecesiyle yarı final yapmayı başardı. Serisinde 5.olarak genel klasmanda 12.liğe yerleşti. Ersu Şaşma ise Duplantis'in 6.30 ile mucizevi bir rekora uçtuğu sırıkla yüksek atlamada 5.75'le finale kaldı, ama 5.92'si bulunan milli atletimiz sakatlanarak 5.55'i geçemedi.

Daha ilk günden Disk atmada Özlem Becerek 57.20 m. ile Gülle atmada Ali Peker 18.36 m. ile ikisi de 31.olarak tribüne çıkarken, ABD'de başarılı bir çizgi yakalayan Şilan Ayyıldızda 1.500'de kaderine razı olmuştu. Son gün, "Bir umut 20 km. yürüyüşte bir şey olur mu?" dedik, Meryem Bekmez sakatlandı, U20'de Avrupa ikincisi, Dünya üçüncüsü Hayrettin Yıldız 7.km.de diskalifiye oldu.

Şimdi, amacımız burada "üzüm yemek bağcıyı dövmek değil." Bu çocuklarımız bizim öz evlatlarımız, başka branşlara yönelip köşeyi dönmek varken, ülkenin sportif bakış açısında gözlerden, gönüllerden ırak, zor koşullarda, özveri ile atletizm sporumuzu temsil ediyor. Antrenörleri, yöneticileri, kulüpleri maddi-manevi emek harcıyor. Asıl sorun; " Bayrağımızı göndere çektirip, nasıl kürsüye çıkacağız?" sorusuna yanıt olarak bulunan çarpık çözüm yönteminde.

Nefes Gazetesi'nden Devrim Demirel, Haziran ayında dünyanın farklı ülkelerindeki atletizm siteleri ve sosyal medya hesaplarını kaynak göstererek köşesinde bombayı patlattı:

  "Disk atmada Olimpiyat Şampiyonu Roje Stona artık Jamaika adına yarışmayacak ve Türkiye'ye bağlılık başvurusunda bulundu! Türkiye Spor Bakanlığı danışmanı Önder Özbilen'e göre Stona ve Olimpiyat bronz madalyalı Rajindra Campbell ve bir başka Jamaikalı üç adım atlamacı artık Türkiye adına yarışacak." "Sporcu başına en az 500 bin dolarlık ön ödeme ve önemli aylık maaşlar ve performans bonusları vaatleri var.” Üçüncü Jamaikalı U20 Dünya Şampiyonu Paris dördüncüsü 2005 doğumlu üç adım atlamacı Jaydon Hibbert'ti. Nijeryalı sprinter Favour Ofili ve Kenyalı uzun mesafe koşucusu Catherine Reline Amanang’ole ile birlikte devşirilen atlet sayısı beşe ulaştı. Nijeryalı uzun atlamacı Ese Brume ise sıradaydı.

FEDERASYON DEVRE DIŞI

500 bin dolarlık imza parası, sporcu maaşı seyahat, sağlık giderleri gibi kalemler eklendiğinde devlet bütçesinden, atlet başına 3 yılda 1.5 milyon dolar çıkıyordu.  Hani açlık sınırının altındaki emekliye, asgari ücretliye üç kuruş zam istendiğinde "paramız yetmiyor" denilen devlet bütçesinden. 

Demirel, madalya garantisi bile olmayan bu operasyonun toplam maliyetinin 20-30 milyon doları aşabileceğine vurgu yaparken, tüm branşlardaki devşirme sayısının 100'ü bulmasının beklendiğini, operasyonda Federasyon ve kulüplerin devre dışı bırakıldığını yazdı. Kendi antrenörleriyle çalışacak yeni sporcuların lisansları İstanbul Gençlik ve Spor Kulübü adına çıkarılacaktı. Operasyonun başındaki isim, atletizm çevrelerinde "menajer" olarak tanınan, soyadını verdiği İlham Tanui ve Kaan Kigen’in yanı sıra Polat Kemboi Arıkan ve Yasemin Can gibi devşirmeleri getiren Bakanlık Danışmanlığı'na terfi eden Önder Özbilen'di. 

Demirel, operasyonun zor şartlarda çalışan ve önlerinin tamamen kapanacağını düşünen mevcut milli sporcular ve antrenörlerinde büyük moral bozukluğuna yol açtığına dikkat çekerken, "Manipülasyon takibinden yeni çıkan Türkiye’nin son hamlesinin ardından World Athletics’in ülkemizi bir kez daha yakın takibe alacağı da kulislerde konuşuluyor" diye de ekledi.

OPERASYON ABD MEDYASINDA

Ülkemizde kimsenin umurunda değildi. Ama işin peşini bırakmayan Demirel, ekim başında ABD’nin en saygın medya kuruluşlarından biri olan The New York Times’ta, The Athletic adlı spor ekinde, Türkiye'nin devşirme sporcularıyla haber olduğunu duyurdu:   

“Jamaika’nın olimpiyat madalyalı sporcuları neden Türkiye’yi temsil ediyor” başlıklı makalede aylık maaşlarının yanısıra 500'er bin dolarlık imza parasıyla devşirildiği yazılıyor, bakanlık ve federasyondan teyit isteniyordu. Ama kapı duvardı. Dünya atletizminin en üst kuruluşu World Athletics’te bile sıkıntıya yol açan; dünya atletizminin bir numarası ABD'nin medyasına konu olan tarihi operasyon ile ilgili tek ses çıkmıyordu. Türk spor medyası da yukarıda belirttiğimiz malum konumu itibarıyla konuya kayıtsız kalıyordu. 

"SPOR TARİHİNİ DEĞİŞTİRİYORUZ"

Aradan bir hafta geçti ki Devrim Demirel, 16 Haziran'da açtığı "Devşirme Operasyonu" dosyasında yine dış kaynaklara dayanarak, Türk atletizmi için "Spor Tarihini Değiştiriyoruz" başlığını attı. (Dünya Atletizm Birliği) World Athletics'in, sporcuların milliyet değiştirme kurallarını incelemeye başladığını duyurdu. Bu adım, Jamaika ve diğer küçük federasyonların, daha zengin ülkelerin yetenekli sporcuları çekip alma kolaylığı konusunda duydukları endişelerin ardından atılıyordu. WA, kuralları gözden geçirmek, öneriler sunmakla görevli bir çalışma grubu oluşturdu, konu Tokyo’da düzenlenen Dünya Atletizm Kongresi’nde teyit edildi. World Athletics; Türkiye gibi bazı ülkelerin parayla sporcu transfer etmesinin önüne geçmek veya bu işi zorlaştırmak için ilk adımı atıyordu. 

Demirel, yazısında çoğunluğu yurtdışı kaynaklardan edindiği son devşirme listesini de veriyordu:

Erkeklerde: Jaydon Hibbert (20) Jamaika - Üç adım atlama, Wayne Pinnock (24) Jamaika - Uzun atlama, 

Roje Stona (26) Jamaika - Disk atma, Rajindra Campbell (29) Jamaika - Gülle atma. Kadınlarda: Favour Ofili (22) Nijerya - 100-200 m, Ese Brume (29) Nijerya - Uzun atlama, Catherine Amanang'ole (23) Kenya - 5 Bin -10 Bin m,  Maryam Lufti Njoki (26) Kenya-Katar -  Yol koşusu, Sophia Yakushina (19) Rusya - Heptatlon...

Spor teşkilatımız 2028 Los Angeles için kökten çözümü bulmuş, harıl harıl devşirmeye koyulmuştu. Ortalama 500'er binden bu kadar para, hemi de dolar, garantisi olmayan bir kaç madalya için değer miydi? Olsun, "itibardan tasarruf olmaz"dı. 

Ya "yerli ve milli" atletlerimiz onların hocaları, kulüpleri? Olsun onlar bir kenarda sırasını bekleyebilirdi. O kadar uğraşmaya ne gerek vardı ki? Basarsın parayı, alırsın madalyayı! 

ATATÜRK'Ü ANLAMAK YETER

Bizim fazlaca ahkam kesmemize gerek yok. 102. Cumhuriyet haftasına girdik. Bir asırdır bize gösterdiği aydınlık yolun kıymeti her geçen gün daha iyi anlaşılan Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözlerini anımsayalım yeter:

"Türk sosyal bünyesinde spor düzenlemekle vazifeli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yüceltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak azmiyle spor yaptırmazlar. Esas olan bütün yaştaki Türkler için beden eğitimi ve terbiyesini sağlamaktır."