Duygulardan dizelere

Saf vokalleri sayesinde izleyicisi ile doğrudan bağ kuran Canozan müzikal yaklaşımını ve üretim sürecini anlattı.

Duygulardan dizelere
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.06.2024 - 11:50

Duyguları en saf ve samimi haliyle notalara ve dizelere akıtabilen isimlerden Canozan. Bu yönüyle kendine kısa zamanda çok özel bir dinleyici kitlesi edindi. Geçen yıl art arda müzikseverlerle paylaştığı üretimlerinin ardından şimdi de Dolu Kadehi Ters Tut ile (DKTT) birlikte hazırladıkları “Ölene Dek”ile karşımızda.

- 2023 oldukça üretken bir yıldı sizin açınızdan. "Ağlama Ben Ağlarım" ve "Ahmakıslatan" teklileriniz ile "Yeni Ay" uzunçalarınız bana sorarsanız yılın en iyi müzik üretimleri arasındaydı. Üstelik tüm bunlar "Aşkın Bu Sarhoşluğu" albümünden bir yıl sonra geldi.

Gerçekten üretken bir yıl oldu. Sürekli bir şeyler üretme isteği duyan bi insanım. Özellikle müzik dinlediğinde hemen üretme gazına geliyorum. Ritmik bir çalışma düzenim yok, ilham geldiğinde harekete geçiyorum. Kendimi zorlamadan doğal bir akış içinde şarkılarımı yazıyorum.

- Bence vokali en temiz ve yalın biçimde kullanan müzisyenlerden birisiniz ve bu günümüz müziğinin prodüksiyon ezberlerine de biraz ters diye düşünüyorum ama dinleyici ile doğrudan iletişim kurmak için temiz bir vokali tercih ediyorsunuz diye de bir fikrim var.

Kesinlikle katılıyorum. Vokalin temiz ve yalın olması, dinleyiciyle doğrudan bir bağ kurmayı sağlıyor. Günümüz müziğinde prodüksiyon teknikleri genellikle vokalleri işleyip dijital efektlerle süslemeye yönelik. Aslında ben de çok seviyorum efektleri ama yaptığım müzik türü itibarıyla çok işlenmiş sesler uyuşmuyor. Canozan olarak yaptığım müzikte duygularımı en doğal haliyle iletmek istiyorum. Bu yüzden vokalimi olabildiğince temiz ve sade tutmaya özen gösteriyorum. Vokal performansı konserin en önemli parçası. İnsanlar duygusal bir dışavurum duymayı bekliyorlar vokalden.

MUTLU ŞARKILAR DİNLENMİYOR

- Şarkılarınızdan hep yüksek duygular akıyor. Duygular hem yaşamda hem müzikte sizin için nasıl bir anlam taşıyor?

Duygular insan hayatının merkezinde yer alıyor. Ben de tabii ki bu bilginin farkında olarak yaşıyorum. Hissettiğim önemli duyguları müziğime yansıtmaya çalışıyorum. Mutluysam mutlu şarkılar, mutsuzsam mutsuz şarkılar yapıyorum ancak mutlu olanlar pek dinlenmiyor. (Gülüyor) Müzik benim için bir ifade aracı, içimde biriken duyguları dışa vurmanın en etkili yolu. Yaşamda da müzikte de duygularımın peşinden gitmeyi onları özgürce ifade edebilmeyi önemsiyorum.

- Duygular demişken, malum sosyal medya çağındayız ve her şeyin paketleyip ambalajlanarak sunulduğu bir algı düzeyinde yaşıyoruz, bundan duygular da kaçamıyor. Böyle bir çağda kalıplardan uzaklaşıp yaratıma duyguları aktarmak için kendinizi nasıl dinliyorsunuz?

Her dönemde farklı kalıplar ve dogmalar oluşur. Bu kalıplara bakarken dönemsel ve kalıcı olanları ayırmalıyız. Sosyal medya ve dijital iletişim çağında her şeyin hızlı ve yüzeysel bir şekilde tüketildiği bir dönemdeyiz. Bu, müziği de etkiliyor ve dönemin müzikal kimliğini oluşturuyor. Ancak hep olduğu gibi bu dönemde geçecek ve kalıcı olanlar kendini belli edecektir. Müzik yaparken kendimi sosyal medyanın etkilerinden uzak tutmaya çalışıyorum. İlham geldiğinde o anki hislerimi yakalamak ve onları en saf haliyle şarkılara dökmek benim için önemli.

HATALAR DA BAŞARILAR DA...

- 33 yaşındasınız. Bugüne gelene kadar müzikal anlamda keşke yapmasaydım dedikleriniz var mı? Bundan sonra Canozan müziği farklı bir noktaya evrilecek mi?

Müzikal kariyerimde yaptığım her şeyin beni bugün olduğum noktaya getirdiğini düşünüyorum. Hatalar da, başarılar da bu yolculuğun bir parçası. "Keşke yapmasaydım" dediğim şeyler elbette olmuştur ancak bunlar da öğrenmenin bir parçası. Gelecekte müziğimin evrileceği yeni yollar keşfetmek istiyorum. Elektronik müzik projem “Canosonik” gibi farklı alanlarda da kendimi denemeye devam edeceğim. Her zaman yeni teknolojilere ve farklı deneyimlere açık olmak istiyorum. Gelişmek ve evrilmek kalıcı olmanın en önemli kriterlerinden biri bence.

DKTT İLE KESİŞME

- DKTT ile en uyumlu olabilecek birkaç müzisyenden birisiniz sanırım. "Ölene Dek" de bunu kanıtlıyor. Nasıl ortaya çıktı şarkı ve nasıl bir araya geldiniz?

DKTT ile yollarımızın kesişmesi müzik üretmeye olan benzer yaklaşımımızdan kaynaklanıyor. "Ölene Dek" şarkısı da bu uyumun bir yansıması olarak ortaya çıktı. Konserlerde birlikte söyleyebileceğimiz, bağıra bağıra gitar çalarak atlayıp zıplayabileceğimiz bir şarkı yazmak istiyorduk bayadır. Oğulcan bestenin ilk halini oluşturdu. Uğurhan’la üstüne çalışıp geliştirdik. DKTT'nin enerjisi ve benim melankolik tarzım birleşince ortaya güçlü bir eser çıktı. Birlikte çalışmak gerçekten doğal ve akıcı oldu, müziğe olan tutkumuz ve benzer duygusal derinliklerimiz sayesinde şarkı kendiliğinden oluştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon