“Savaş Şefi”nin (Chief of War) başlangıcını oluşturan, 18. yüzyıl sonlarında henüz el değmemiş Hawaii adalarına ait bu kadim gelenek, aynı zamanda dokuz bölümlük destansı bir anlatının çatışma noktasına da işaret ediyor. Çünkü tarihi gerçeklere sırtını yaslayarak günümüzde ABD’nin bir eyaleti konumunda olan Hawaii adalarının birleşmeden hemen öncesini ele alan dizi, merkezine yerleştirdiği Ka’iana (Jason Momoa) isimli bir savaşçının söz konusu gelenekle yeniden savaşa sürüklenmesini anlatırken savaş karşıtlığını benimsemiş bir karakterin dönüşümünü de gözler önüne seriyor.

Ana vatanı Mau’i Krallığı’nı ailesiyle birlikte terk ettikten sonra Kaua’i Krallığı’nda bir nevi sürgün yaşam benimsemiş, eski gücünü ve konumunu geride bırakarak savaşmamayı seçmiş bir savaş şefi olan Ka’aina ile bir köpekbalığı avı sırasında tanışıyoruz. Okyanusun acımasızlığına karşı dirençli bu şefin huzuru, bir çırpıda yakaladığı vahşi hayvanı köyüne getirdikten sonra bozuluyor. İçine düşeceği kanlı çatışmanın ilk işareti olan sesle ülkesinden, Mau’i Krallığı’ndan gelen elçiler, Kral Kahekili’nin (Temuera Morrison) onu beklediği haberini veriyorlar. Kardeşi Nahi’ (Siua Ikale’o) ve Namake (Te Kohe Tuhaka) ile Kral Kahekili’yle konuşmaya giden Ka’iana, kâhinlerin, kadim geleneğin başladığını söylediklerini ve dört büyük krallıktan biri olan O’hau’nun saldırıya geçerek Mau’iyi köleleştireceğini öğreniyor. Hırslı kralın ikna becerisiyle kendisini bir anda istemediği bir savaşın ortasında bulan Ka’iana’yı bekleyenler bununla sınırlı kalmıyor, dizinin ve karakterin temel çatışmasını oluşturacak dal, burada meyvesini veriyor: Bir şekilde adaya sömürgeci emellerle gelen “soluk benizlililerin” gemisiyle dış dünyayı keşfetmek zorunda kalan karakterimiz, burada öğrendiği yeni dil ve ateşli silah kullanımıyla, Hawaii adalarının kaderini değiştirecek bir yola giriyor.

KLİŞE SÖYLEMDEN KAÇINAN ANLATI
Bu noktada hikâyesinin yönünü, krallıkların birleşimine giden bir tarihi arka planda, iki dünya arasında sıkışmış bir karakterin öncülüğünde geliştiren “Savaş Şefi”, televizyonda çokça tanıklık etmediğimiz türden bir anlatı inşa ediyor. Hawaii adalarının sömürgeleştirilme öncesi dönemini ele alırken klişe tarih söylemlerinden kaçınıyor. Bir ülkenin, toplumun kültürünü, ezgilerini, geleneklerini, savaş adetlerini, evlilik ritüellerini, inançlarını ihtişamla harmanlayan bu dizi, varlığı tehlike altındaki pek çok dilden biri olan Hawaii dilinin de anlatına hükmetmesine izin veriyor. Elbette Ka’iana’nın dış dünyada İngilizceyi öğrenmesiyle bir süre sonra -bazı anlarda mantıksız bir biçimde- bu dil devreye giriyor ancak yine de dizinin bütününde ülkenin dokusunu oluşturan yerel dil hâkim.

“Savaş Şefi”, Hawaii krallıklarının tarihini bütününde, hırslı ve kurnaz şeflerin oluşturduğu erkek karakterler ile savaşın beyhudeliğini anlatmaya çalışan kadın karakterler üzerine kurguluyor. Ancak savaş-savaş karşıtlığı, yurtseverlik, isyan, sömürgecilik de diziyi güçlendirmek konusunda etkililer.
Jason Momoa’nın baş karakter olarak bugüne dek izlediğimiz en heyecan verici ve gerçekçi performanslarından birini sergilemesinin elbette aktörün kökeniyle ilişkisi tahmin edilebilir ancak diziye katkısı, görkemli final bölümünün yönetmenliğini yapmasının yanında yaratıcı yazar olarak Thomas Pa’a Sibbett ile her bölümde imzasının olmasıyla daha da büyüyor. Sonunda dizi, Hawaii Krallıkları’nın kadim kehanetlerinden, öğretilerine değin tüm zenginliğini, sinematografik açıdan büyüleyici, kostümleriyle de göz kamaştırıcı bir tasarımla sunuyor. Anlatısını uzun ve heyecan verici aksiyon sahnelerine feda etmeksizin, ayrıntılı, yer yer durağan, hatta bazen karmaşık olabilecek bir arka plan hikâyesiyle katmanlı bir şekilde vermeye çalışan “Savaş Şefi”, bu yıl Apple TV+’ta izleyebileceğimiz en ayrıcalıklı ve seyircisine, hiç tanımadığı kültürü tüm çıplaklığıyla sunan epik bir dizi. Bir hayli şaşalı fakat tinini oluşturan değerlere saygılı ve özenli.
Puanım: 8/10