Maden ocağı, tarihi şehitliği yok ediyor: Vatan, millet, Sakarya

Maden ocağı, tarihi şehitliği yok ediyor: Vatan, millet, Sakarya

17.08.2025 11:43:00
Güncellenme:
Maden ocağı, tarihi şehitliği yok ediyor: Vatan, millet, Sakarya

Bundan 104 yıl önce vatanı korumak için kazma küreği kayalara vuran şehitleri yattığı yerde bir mermer ocağı açıldı. Söz konusu iletmenin faaliyetleri savaş koşullarında bulundukları yere gömülen şehitleri izlerini siliyor.

17 Ağustos 1921… Yunan ordusu dört gündür yürüyor. Eskişehir ve Seyitgazi doğusunda bulunan üç kolordusu 14 Ağustos şafağında çıkmış yola. Şaşırtmak için Türkleri, dosdoğru Sakarya Nehri’ne yürüyor kolordular. Embros (İleri) gazetesinin savaş muhabiri Vutyeridis’e göre “Hürriyet ve medeniyete karşı kapılarını kapamış bir barbara karşı savaşmaya gidiyor” bu ordu. (Vutyeridis: 3) O gün hızla yönünü güneye kırar Yunan ordusu. Güneyden saldıracaktır Türklere. 

Aynı saatlerde Mustafa Kemal ciğerine saplanan ağrıyı unutmuş, tedavi için geldiği Ankara’dan cepheye döner. Yunan, Türkün ciğerine süngüsünü saplamak üzere. Ankara önleri mahşer yeri gibi. Şehirler karması gibi ülkenin dört yanından cepheye karınca katarları sevk ediliyor. Kenan Dalbaşar komutasındaki 5. Tümen Gaziantep’ten yola çıkmış. Albay Sıtkı Üke’nin 9. Tümen’i Maraş’tan, Albay Kâzım Özalp’ın Mürettep Kolordusu Kocaeli’den, Binbaşı Hüseyin Avni’nin 42. Alayı Giresun’dan yetişir cepheye. Topal Osman Ağa’nın 47. Alayı, Koçgiri ayaklanmasını bastırıp gelmiştir. Meclis Muhafız Taburu ise 18’inde çıkacaktır yola. (ATBD, Sayı 131)

20 Ağustos... Mangal dağı asıl savunma mevziimizin içindedir. Savunma görevini alan 5. Tümen o gün başlar hazırlığa. Siper kazılacaktır ama neresi kazılacaktır ki? Toprak yok gibidir. Koca koca kayalarla kaplıdır dağ. Diz kapağını geçmeyen hendekler kazılabilir ancak. Toplanabilen taş, toprak ne varsa yığarlar hendek önüne. Olduğu kadar... Üç gün boyunca kazma kürek sallar Mehmet ama düşman ateşinden korunacağı siper kazamaz çoğu yerde. Şükreder Mehmetler, doğanın kendilerine hazırladığı yeni oyundan habersiz. 

23 Ağustos... Sabah yağmur başlamıştır. Öğlen şiddetlenir sonra fırtına. Rüzgâr güneyden, Türk siperlerine eserken Yunan’ın 1. Tümeni Mangal dağına 1200 metre uzaklıktadır. Üç kat üstündür Yunan. Saatler 17.00’yi gösterir ama etraf zifiri karanlıktır. Gök gürültüsü, fırtına, yıldırımların tarakası... Türk siperleri darmadağındır ve düşman 500 metre mesafededir.  Sakarya Meydan Muharebesi’nin başladığı noktadır Mangal dağı. Saatler 20.30’u gösterdiğinde fırtınanın ortasında süngü hücumları, bomba muharebeleri siperden sipere uzanır. Bini aşkın Mehmet’in şehit düştüğü siperlerdir onlar. Yunan’a geçer. Yunan’ı o siperden çıkarmak için karazıpkalı Giresun yiğitleri gönderilir. Topal Osman Ağa’nın 47. Alayı’dır o. Mevzileri saatlerce savunur yiğitler. Onlar toprağa, dağ Yunan eline düşer (Müderrisoğulu: 383vd).

25 Ağustos 1921... Yunan’ın hedefi Türbetepe. Gecenin körü, daha tan ağarmamış. Yunan 2. Tümeni 15. Türk Tümeni bölgesine yönelirken 1. ve 12. Tümenleri Türbetepe’ye saldırır. 15. Tümen kurmay başkanı Binbaşı İhsan onlarca şehitten biridir. 7. Tümen’in komutanı Yarbay Ahmet Derviş de Türbetepe’dedir. Çabalar tepeyi savunmak için. Çok yitik verir. Tümeni yok olmak üzereyken çekil emrini alır. Sabah Yunan bayrağı dalgalanırken tepede komutanın tek derdi o tepede cansız bıraktığı yiğitleridir. (Müderrisoğulu 391)

26 Ağustos... Yunan topçuları yine sahnede, hedef 15. Tümeninin mevzilendiği İkiztepeler. Mehmet siperdedir. Tepede güneş, kurutur kursağını. Matarasından alır bir yudum, ferahlatmak için boğazını. Ne mümkün? Hamam suyu gibi... O hayıflanırken yağmur başlar. Topçu yağmuru bu. Mehmet bir yudum daha alır bu kez hayıflanmadan matarasından. Son yudumdur kimileri için. Yunan topçusu keser ateşi, piyadesi harekete geçer. Siperlerde canlı yok varsayımıyla dağınık, ulu orta ilerler. Aniden patlar tüfek ve makineli tüfek... Yere serilir ilk hat Yunan. Gerideki kaçar. Yunan topçusu başlar yeniden ateşe. 15. Tümenin Mehmetleri yüzü koyun yatar toprağa. Kimi çoktan kavuşmuştur Allah’ına. Kimi sürünerek yaklaşır dostuna. Bakar yarasına hafif, sarar yarasını. Bakar yarasına ağır geriye sürükler kendiyle birlikte. Şehitler mi? Onların gözlerini kapatır Mehmet, mermilerini ve matarasını alır, öylece bırakır. Yunan piyadeleri yeniden yaklaşır İkiztepeler’e. Uyanık davranır bu kez. 15-20 koşar sonra yere yatar, sonra yine sıçrar. Mehmetler, Mehmetlerin öcünü almak için yerleşmiştir mevziye. Telaş yoktur. Acelesiz ve sessiz tetiğe basar Yunan zıpladığında. Yunan da yılmaz, direnir beş saat inatla. Çoğu Türk siperine düşer kimi sırt üstü kimi yüzüstü. Kalanlar gece serinliğinde yeniden gelmek üzere çekilir İkiztepeler’den. Ortalığı kan kokusu kaplamıştır (Müderrisoğlu:402).

Mehmetler, şehit Mehmetleri olduğu yere, iki tepeden birine defneder. Başını kıbleye çevirir. Kocaman bir taşla belli eder. Çevresini daha küçük taşlarla çevirir. İkiztepe Şehitliği’dir bugün adı. Ağır yaralılar mı? Onlar az ötedeki köye Evliyafakı’ya getirilir. Evliyafakı mı? Sakarya’da 1. savunma hattımız düşünce Mehmetler 2. savunma hattına yerleşir. Köy iki hattın arasında kalmıştır. Kürt köyüdür. II. Abdülhamid zamanında Urfa’dan getirilen Şıhbızın Kürtleridir onlar. Süngüsünü Yunan’a uzatan gazi köylülerdir onlar. Mehmetlerin can mücadelesine de ortak olur. Kurtaramadığını evlerinin dibine defneder. Muharebe köy sokaklarındadır çünkü. Köyün mezarlığında 100’e yakın 15. Tümen şehidi huzurla uyur bugün de. Ya İkiztepe Şehitliği’nde uyuyanlar? 

Onların huzuru kalmamıştır bugün. Gecenin sessizliğine iş makinalarının sesi karışmıştır. Çünkü İkiztepe’nin birine mermer ocağı yerleşti. 2023 yılının nisan ayında şirket ekipman yenileme için başvurunca 2018 yılında izin verilen kapasitenin üzerinde üretim yaptığı belirlenir. Şehit Mehmetlerin ahları m tuttu bilinmez, firma şaşıp kendini ihbar etmiştir aslında. Tarım Orman Bakanlığı yasaklar firmanın faaliyetini, proje sahasının Tarihi Milli Park sınırları içinde kaldığına işaret ederek. Ne çare ki gidin bakın. Biz oradaydık... Kazıla kazıla kardeşinden gittikçe küçülen tepede konteynerler, iş makinaları, işçiler... Gündüz yok gibiler, gece faaliyetteler. 104 yıl önce vatanı savunmak için kazma kürek sallayanların, kanlarını milleti için feda edenlerin izlerini yok ediyorlar kepçeyle dozerle... Ne için? Para için… 

“Vatan Millet Sakarya” öyle mi? 

Hadi derin derin nefes alalım hep birlikte...

Belki uzaklardan gelen o koku bizi kendimize getirir...

Kaynakça: 

Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl 62, Sayı 131, Temmuz 2013, Bn 12, 12-1, 12-3, s. 66, 68, 71.

Alptekin Müderrisoğlu, Sakarya Meydan Muharebesi Günlüğü, Kastaş Yayınevi, İstanbul, 2004.

İlias P. Vutyeridis, Sakarya Ötesi Harekâtı, çev. Niko Grigoriadis, Atina, 1922. (İlia Vutureidu - Genelkurmay ATASE Başkanlığı Kütüphanesi daktilo metin)