Neden Cumhuriyet Halk Partisi’ndenim?

Neden Cumhuriyet Halk Partisi’ndenim?

14.09.2025 11:52:00
Güncellenme:
Neden Cumhuriyet Halk Partisi’ndenim?

Mahmut Esat Bozkurt’un kaleminden, adaletin, emeğin ve halkın partisi: Cumhuriyet Halk partisi, her zaman olduğu gibi gericiliğin ve bağnazlığın ortaya koduğu tüm engellere karşın hâlâ aynı mirasla, Türk Devrimi’nin ışığını yaymak için yoluna devam ediyor. Peki bu miras nasıl biçimlendi? Mahmut Esat Bozkurt’tan öğrenelim.

Soru bana ait değil, Mahmut Esat Bozkurt soruyor… Mahmut Esat Bozkurt’u tanıyorsunuz sizler… İktisat bakanı olup köyleri kalkındırmak için “köy bankaları” projesi hazırlayan, yabancı yatırımcının gelmediği, Müslüman olmayanların ülkeden ayrıldığı, sermayenin de girişimcinin de kıt olduğu 1922 yılında ithalat ve ihracatı canlandırmak için milli ithalat ve ihracat şirketi kuran, ertesi yıl da Türkiye İktisat Kongresi’nde emekçileri toplayıp sorunlarını ve çözümlerini hükümete iletmelerini sağlayan devrimcidir o…

Adalet bakanı olup Türkiye’yi teokratik hukuk sisteminden laik hukuk sistemine taşıyan Kemalisttir o. Daha bu yasalar çıkmadan, çıkarılması düşünülen yasaları uygulayacak hukukçuları yetiştirmek için kolları sıvayan, Ankara Adliye Hukuk Mektebi’ni yani hukuk fakültesini kurandır o. 

Türk medeni yasasının gerekçesini kaleme alan ve gelmiş geçmiş en güzel laiklik tanımı yapandır o. Ne der gerekçede? 

“Dinler değişmezler, toplum sürekli değişir. Değişmeyen din kanunlarıyla sürekli gelişim halinde olan toplum yönetilemez. Din bir vicdan işidir…”

İtalyan Zanerdelli ceza yasasını Türkiye için çevirttirir. “Ağır hükümleri vardır” der mecliste tanıtırken yasayı. Dinsel duyguları veya dince kutsal kabul edilen değerleri alet edenlerdir hedefindekiler. Aynı yasayla dinsel düşünce ve duygulara dayanan siyasal dernekleri yasaklayan da odur. 

Cumhuriyeti koruyacak yasaları çıkarmakla kalmaz, Yasaları uygulayacak hâkimler “karnı tok” olsun ister. Yanılıp da rüşvet almasınlar diye maaşlarına zam yapar. Çağdaş kıyafetlerle donatır onları hani önlerini ilikleme gereği duymasınlar diye. Bir şirket barut suiistimali yapınca görür ki rüşvet hastalık olmuş. Hemen yasa çıkarır rüşvet alan memurları hak ettiği cezaya çarptırmak için. 

Sanılmasın ki o duygusuz ve sert mizaca sahip. Yüreği sevgi ve merhamet doludur. Çıkardığı icra ve iflas yasasında borç için hapsi kaldırır. Çünkü evlatlarını Balkanlar’da, Çanakkale’de, Kafkas’ta, Anadolu’da yitiren babalar, analar yokluktan düşmüştür cezaevine. Kimini borcunu ödeyerek çıkarır kodesten, gücü tükenince yasaya sarılır. Devletine ve yurttaşına sevgisi, saygısı olmayanadır sertliği. Örneğin hâkimler yasası ile büyük kentlerdeki hâkimleri Anadolu’ya göndermek ister. Adaleti köylülerin kapısına kadar götürmektir ülküsü. Ne yapar o hâkimler? Yeni atama yerlerine gitmemek için istifa eder, avukatlık yapmaya başlar. İzin vermez. Avukatlık yasasına hemen bir madde ekler. “İstifa eden iki yıl avukatlık yapamaz.” Kadınların avukat ve hâkim olmasını sağlayan da odur. Türkiye Almanya’dan sonra ikinci kadın hâkimi olan ülkedir 1930’da…

Image

BÜYÜK GAZİ’NİN PARTİSİ

Türkiye, 1930’da Serbest Cumhuriyet Partisi (SCP) ile çok partili demokrasiye ikinci kez adım atar. Fethi Bey büyük ilgi görür seçmenden. İçinden çıktığı CHP’yi kıyasıya eleştirir. Adaleti de diline dolar. Neymiş, denetim yapılmıyormuş. Doğru değildir söylediği. Söylemek istediği de o değildir kanımca. Ateşli devrimci Mahmut Esat’tan yanıtını alır Ödemiş’te (18 Eylül 1930). İşte başlıktaki soru o gün sorulmuş sorudur ve sorduğu soruyu kendisi yanıtlar Mahmut Esat…

Çünkü CHP “Büyük Gazi”nin partisidir. O partidir ki Türk parasıyla, Türk işçisiyle yedi yılda ülkeyi demirden ağla örmüştür, o partidir ki aşar vergisini de rejiyi de kaldırmıştır. Çünkü CHP, çiftçinin ve köylünün partisidir. 

O partidir ki Ziraat Bankası’nı hortumlanmaktan kurtarmıştır. Köylüye sağladığı krediyle, dağıttığı tarım araçlarıyla üretim gücünü artırmış, ülkeden döviz çıkışını engellemiştir. Yetmemiş, yabancıların yanında amelelik yapan binlerce Türkü bağ, bahçe, mülk sahibi yapmıştır. O partidir ki yabancıların, Türkleri maddi manevi sömüren şirketlerini satın alıp millileştirmiştir. O partidir ki faizciyle, tefeciyle, vurguncuyla, rüşvet alanla ve verenle kıyasıya mücadele etmiştir. 

Sonuç? Mahmut Esat devrimin başını yediği ilk çocuktur kanımca. Kendisine yöneltilen eleştiriler partisini yıpratmasın diye istifa eder Adalet Bakanlığı’ndan. Ve SCP kapatır kendi kendini. Birilerinin ortaya atmasıyla dillere dolanan “tek parti” dönemi başlar. Mahmut Esat “neden tek parti” sorusunu yanıtlar yazılarında o günden sonra. Tarih’in tanıklığına başvurur yanıtlarken de (ŞH, Yeni Türkiye…347-349)

Patrona Halil ve arkadaşı Muslu “bir kaftan giymek, bir kuleye merkez komutanı olmak sevdasıyla” yeniçeriyi ayaklandırmıştır örneğin. Kabakçı Mustafa ve arkadaşı Ebe Selim henüz başlayan bir yenileşme tarihini “Şeriat isterük!” diyerek III. Selim’in “kanında” boğmuştur. Meşrutiyet döneminde halâskârlar orduyu bozmuştur.

İttihat ve Terakki Meşrutiyet’i ilan edip “Türkçülük şuurunu işlerken”, onun muhalifi olan İttihadı Muhammedi, 31 Mart “irticaını” vermiş halifeye, sultana yaranmak ve “post kapmak” isteyen Derviş Vahdeti Meşrutiyet’i “esir almış”tır. Daha 1911’de Hürriyet ve İtilaf, “İngiliz casusu Fitzmaurice’in akıl hocalığı altında çalışa çalışa Balkanlar’ı İstanbul kapılarına kadar” vermiş, “vatan cinayetini Mahmut Şevket’in kanında gömmeyi” gözüne kestirmiştir (Toplu Eserler IV, 131,149.

Yetmemiş, Hürriyet ve İtilafçılar Mondros Mütarekesi’nin ardından “imparatorluğun cenazesini ölü yıkayıcısı halifenin eliyle düşmanlara satarak memleketin en azılı düşmanlarının” bile yapamayacağını yapmıştır. 

Cumhuriyet döneminde ise Şeyh Sait irticaıyla Cumhuriyet tarihinin içinde kalın kanlı bir iz bırakılmıştır. SCP ise “Fethi Bey’in safdilliği yüzünden” inkılabın sarsılmasına neden olmuş, Menemen baskınına, sonra da “çalakalem” bir basın yasasına neden olmuştur. (Toplu Eserler 129, 131)

CHP, tarihten çıkardığı dersle o gün yoluna “tek parti” ile yürümek zorunda kalmıştır. Zorunda kalmıştır diyoruz çünkü ilk fırsatta çok partili demokrasiyi kuran da 27 yıllık iktidarını kavgasız gürültüsüz yeni partiye devreden de odur. O gün Mahmut Esat yaşamda değildir ancak düşünceleri yaşamaktadır. Ne demiştir? Tek partililik “bir nesil değişinceye kadar”dır. CHP’nin demokrat kimliğini ısrarla vurgulayan isimdir o. Demokratik Türkiye’nin CHP ile yaşayacağını, yalnız Türkiye’de değil dünyada da “zalimlerin, diktatörlüklerin” tarihe gömüleceğini öngören de odur. Ne demiştir 10 Şubat 1941 günü Anadolu gazetesinde?

“Bir kere daha sabit oldu ki zalimlerin, diktatörlüklerin başarısı şimşek aydınlığına benziyor. Işığı tez geçer ve kendi kendini yakarak biter. Arkası, uzun süren karanlıklar olur. Sönmeyen ışık, milletin kendisidir. O da ayağını yorganına göre uzatırsa!” (ŞH 455; Toplu Eserler III: 297)

Kaynakça:

Mahmut Esat Bozkurt - Toplu Eserler, (Haz. Şaduman Halıcı), c III, c.IV, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2014, 2015.

Şaduman Halıcı, Yeni Türkiye Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), AAM, Ankara, 2004.

Şaduman Halıcı, “Bir Rüşvet Davası: ‘Barut İrtişası’ Olayı”, Atatürk Yolu Dergisi, S.56, c.14, 2015, s.33-60.

İlgili Konular: #CHP