“Tyler, Enid ve benim bugün öleceğimizi söyledi. Kaçık bir psikopat olabilir ancak zamanlaması şahane. Son günümü seçecek olsam Ölüler Günü başı çekerdi.”
İlk kısımda yol açtığı bir dizi felaketten sonra huysuz ve uğursuz baş karakterimiz Wednesday (Jenna Ortega), dizinin ikinci kısmında bu kez komada karşımıza çıkıyor. Annesi tarafından öne sürülen ve onu uykudan bir tek, “ölüm, ümitsizlik ve kesilen kafaların çıkaracağı” fikrini kanıtlamak istercesine bir anda uyanan ve Tyler’dan (Hunter Doohan) aldığı ölüm tehdidiyle yukarıdaki cümleleri kuran kahramanımızı ikinci kısımda da aydınlatılmayı bekleyen pek çok karanlık olay ve aralanmayı bekleyen esrar perdesi karşılıyor.

Netflix’te geçtiğimiz haftalarda yayımlanan “Wednesday”in ikinci kısmının, verdiği ara nedeniyle izleme zevkini sekteye uğrattığı bir gerçek ki hâlâ en çok izlenenler listesinde birinci sırada olmasına karşın, ilk kısma nazaran düşük gelen açılış rakamları bunu doğruluyor. Dizi, haftalık bölümler halinde yayınlansa veya her zaman olduğu gibi tek parça halinde verilse çok daha iyi olurdu çünkü ikinci kısımda ivme kazanan anlatı, seyircinin ilgisini fazlasıyla hak edecek kadar gizem ve eğlence barındırıyor. Hatta dizinin ilk kısmını izledikten sonra, özellikle Addams ailesinin varlığıyla düğümlenen olay örgüsünün nereye varacağı ve dizinin elindeki kartların tamamını oynayıp oynamadığı hakkında kuşkularım vardı. Ancak son dört bölümde tomurcuklanan her dalla birlikte görünen o ki Wednesday ağacı, yere fazlasıyla köklenmeye karar vermiş gibi görünüyor.
ÖLÜMLE BURUN BURUNA
Gerçekten de Wednesday’in komadan çıkışıyla kendisini önce 13. kuşaktan kuzeni olduğunu öğrendiği eski Nevermore müdiresi Weems’in (Gwendoline Christie) rehberliğinde, ardından da Tyler’ın ölüm tehditlerinin kucağında bulması çok uzun sürmüyor. Bu kez yalnızca Enid’in (Emma Myers) değil her ikisinin de ölümle burun buruna geldiğini anlayan Wednesday, kendi yöntemleriyle bunu çözmeye karar verdiğinde ise işler biraz karışıyor ve dizi, sezonun en iyi fikriyle arzı endam ediyor: Enid ve Wednesday’in bedenlerinin değiştirilmesi düşüncesi. Bu bölüm, hem iki oyuncuya birbirlerinin performanslarını yorumlama şansı tanıyor hem de bizlere de dizinin en keyifli anlarını yaşatma fırsatını veriyor. Üstelik ilk kısımda Agnes (Evie Templeton) tarafından doldurulmuş gibi görülen Enid’in boşluğu, ikinci kısımda gediğin kapatılmasıyla son buluyor. Artık karşımızda Agnes’in de “zorlamasıyla” oluşmuş bir ekip var ve evet, Wednesday’in bu sezonu özünde arkadaşlık ve aile bağları gibi temel sorunlar üzerinden biçimlendiğini ikinci kısımda daha da netleştiriyor.
SORUNLAR VE ÇÖZÜMLERİ
Aile bağlarına gelince; Addams ailesinin ekranda yükselen varlığı, ikinci kısımda nispeten dinginleşiyor ancak bunun da nedeni, Wednesday’in deşmek zorunda kalacağı aile sırlarıyla ilişkili. Çünkü hem final bölümü hem de Tyler’ın ailesinin de denkleme dahil olmasıyla katmanlanan olaylar dizisi, Thing’in geçmişine dek uzanan bir dizi keşfi ve ifşayı beraberinde taşıyarak heyecan dolu bir serüvene dönüşüyor. Filizlenmesini beklediğimiz birkaç fazladan budağı da koltuğunun altına sıkıştıran “Wednesday”in, en azından ana olaylar temelinde ilk kısımda ortaya attığı her sorunu, çözüme -olabildiğince ilgi çekici bir biçimde- kavuşturmak konusunda mahir olduğunu söylebiliriz. Buna Pugsley’nin (Isaac Ordonez) evcil zombisinin, hikâyedeki şaşırtıcı dönüşümü ve neşeli Nevermore müdürü Dort’un (Steve Buscemi) beklenen evrimi de dahil…
Huysuz kahramanımız Wednesday’in yeni macerası, nihayetinde hem birinci sezonundan hem de ilk kısımdan çok daha karmaşık bir dizi olayı birbirine doğru biçimde geçirmeyi başarıyor ve parlak bir öykülemeyle final yapıyor. Son olarak aynı etkiyi yaratması beklenen Enid ve Agnes’in dans performansının, Wednesday’in birinci sezondaki şovunun gölgesinde kaldığını söylemeye gerek yok herhalde…
Puanım: 8/10