Falih Rıfkı Atay’ın, Çankaya adlı eserinde;
“Gece yarısından sonra telgraf makinesinin tıkırtısı ile uyandım. Durmaksızın 'acele' is¸aretiyle Savaş Bakanlığını arayan makinenin bas¸ına geçtim:
“Pas¸am, I·zmir limanına girip demirleyen İtilaf donanması amirali Galtrop, Antlaşmanın 7'nci maddesine göre I·zmir istihkamlarının teslimini istedi. I·stihkamları biz verir vermez Yunanlılar İzmir’i is¸gal edecekler. Halk ayağa kalkmıştır. İzin verirseniz, biz bu istegˆi reddederek elimizdeki kuvvetlerle I·zmir’i savunacağız. Kuvvetimiz de buna elveris¸lidir. Ferman sizindir.”
S¸akir Pas¸a bu notu okur okumaz ayagˆa kalktı ve: “Haydi evlatlar, Allah başarı versin, Tanrı yardımcınız olsun” dedi”
I·zmir etrafında telgrafhanelere kos¸us¸an halk, aç susuz, I·stanbul’dan, Saray ve Bab-ı Ali’den haber beklemektedir. 20 Mayıs tarihli bir Türk gazetesinde çıkan s¸u satırlara bakınız:
“I·zmir'i kaybettik. Halkı avutmaya gerek yok. Yarın I·stanbul’u da kaybedince yine bagˆırıp çagˆıracak mıyız? Buna ne hakkımız var?”
Halk, kapkara Türk bayraklarıyla, kadınları, çoluk çocuklarıyla Sultanahmet Meydanına dogˆru aktı. Kürsü üzerindeki siyah bayrak, o günlerin iki sembolü olarak kalmıs¸tır. 15 Mayıs günü İzmir’in işgali üzerine Anadolu’nun il ve ilçelerinden Saray ve Yabancı Yüksek Komiser’liğe ‘tel’in telgrafı yağmıştır. Sultanahmet Meydanı başta olmak üzere, onlarca kadın liderlerin konuştuğu mitingler yapılmıştır. Anadolu’da başta Kastamonu ve Sivas’ta yine kadın ağırlıklı; “İzmir İşgal edilemez” mitingleri yapılmiştır.
Mustafa Kemal'in Başyazarlığını Yunus Nadi'nin yaptığı Tasvir-i Efkar gazetesinde çıkan ilk fotoğrafı
Mustafa Kemal Paşa, Başbakanlığın bekleme salonuna alındığını anlatır ve: “Benim geldigˆimi duyan bazı bakanların da heyecanlı heyecanlı salona geldiklerini görerek, biraz s¸as¸ırdım. Mehmet Ali Bey beni meraktan kurtardı:
“Allah Allah ne küstahlık... I·s¸ittiniz mi efendim, Yunanlılar I·zmir’e çıkıyor.”?Bu sözleri Denizcilik Bakanı doğruladı:
“Ya, bu da mı oldu?”
“Evet...” Ben memleketin bas¸ına neler gelecegˆini tahmin etmemis¸ degˆildim, fakat kimseye anlatamamıs¸tım. Bakanın telas¸ı kars¸ısında agˆlamak mı, gülmek mi lazımdı? Kendimi tutuyordum. Fakat bu oldubitti kars¸ısında ben:
“Allah Allah…” Demekten bas¸ka bir s¸ey düs¸ünemiyen bu bakanlara kimsesizmiş gibi bakıyordum. Ölçülü olmaya çalışıyordum:
“Yunanlıların I·zmir’den geri çekileceklerine veya I·ngilizlerin onları geri çekeceklerine ihtimal veriyor musunuz?” Yüzüme baktılar:
“Fakat bas¸ka ne yapabiliriz? Belki de daha kat’i tedbirler düs¸ünülebilir.” Avni Pas¸a’nın elini tuttum:
“Bizi Anadolu'ya götürecek vapur hazırdır, degˆil mi?”
“Çoktan hazırlatmıştım, Bandırma vapuru emrinizdedir.”
“Dogˆrudan dogˆruya vapur kaptanına emir verebilir miyim?”
“Hay hay.” Dedi. Yaverime seslendim, Pas¸a Hazretlerinin bir emirleri var, not ediniz. Yaverim kurs¸un kalemi ile Bandırma kaptanına bir emir yazdı, imza edilmek üzere Pas¸a’ya uzattı. Damat Ferit kabinesini bu peris¸anlık içinde bırakarak Padişahı ziyaret etmek üzere Babıali’den ayrıldım.
Bandırma vapuruna binmeye hazırlanan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da son görüşmelerini yapar, O’nun haftaya Anadolu’ya geçişini anlatacağım. 4 Mayıs 2025
Ahmet Gürel