Lozan Barış Antlaşması 2. bölüm 23 Nisan - 24 Temmuz 1923
KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...
Lozan görüşmeleri, 23 Nisan 1923 tarihinde tekrar başlamıştır. Yeni başlayan oturumlarda; Lord Curzon’un yerine Sir Horace Rumbold, Fransız delege Bompart’ın yerine de General Pele gelmiştir. Sir Horace Rumbold, Lozan’daki İsmet Paşa’yı şöyle anlatır:
“Savaş meydanlarından gelen İsmet Paşa sadece usta bir diplomat değil, aynı zamanda bir devlet adamı olduğunu da kanıtladı” diyordu.
Lozan imzalanırken
İsmet Paşa, yapılan uzun oturumlar sonra geceleri de bir araya gelip heyetiyle yaptığı çalışmalarla zorlu bir uğraş veriyordu. ABD delegesi John Grew, konferansın sonlarına ilişkin bu konudaki gözlemlerini şöyle aktarmıştır:
“İsmet Paşa’ya ecel terleri döktürüyorlardı. Gözlerinin altında derin halkalar belirmiş, saçları dimdik olmuş, tüm gücü tükenmişti, fakat bütün saldırılara rağmen ayakta durma ve karşı koymaya devam ediyordu. Sonuç sabaha karşı saat 3’te geldi. Anlaşıldı ki müttefikler son bir saldırıdan sonra silahlarını bırakmış ve (…) kabullenmişlerdi. Ertesi sabah Paşa’yı gördüm, on yıl yaşlanmış görünüyordu.”
Lozan heyeti
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması üzerine Gazi Mustafa Kemal’in İsmet Paşa’ya gönderdiği 24 Temmuz 1923 tarihli mesaj şöyledir:
“Ulus ve hükümetin Zât-ı devletlerine verdiği yeni görevi başarıyla tamamladınız. Memlekete bir dizi yararlı hizmetlerden ibaret olan ömrünüzü bu defa da tarihi bir başarıyla taçlandırdınız. Uzun mücadeleden sonra vatanımızın barış ve bağımsızlığa kavuştuğu bugünde parlak hizmetlerden dolayı Zât-ı devletlerinizi, muhterem arkadaşlarımız Rıza Nur ve Hasan Beyleri ve çalışmanızda size yardım eden bütün heyet delegelerini teşekkür borcumla tebrik ederim.”
En son, Garp cephesi komutanı olarak vatanını savunan İsmet Paşa, vatan için pazarlık yapmanın ne demek olduğunu en iyi bilendi. Nitekim Lozan’da tarih İsmet Paşa'yı bir kahraman olarak kaydeder. O, Avrupa diplomasisinin kurnaz ve sinsi siyaset adamlarıyla nasıl baş edebildiğini kısa makalemde anlatmaya çalıştım. Işıklar içinde kalsın.
Yukarıda kısaca anlatıldığı gibi, emperyalist ülkeler karşısında verilen Kurtuluş Savaşı’ndan sonra eşit koşulları sağlayarak tam bağımsızlığını “kayıtsız koşulsuz egemenlik” ilkesiyle kazanmak gerçekten akıllara durgunluk veren büyük bir tarihsel başarıdır.
Bu onurlu mücadelenin kazanımlarıyla gerçekleşen Cumhuriyet’imizin 90. kuruluş yılına geldik. Tüm emperyalist ülkeler, Türkiye’nin “Ulusal Egemenlik” konusunda gösterdiği bu dik duruşu, Lozan Antlaşması’nı imzaladıkları günden beri içlerine sindirememişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk’ün buyurduğu gibi sonsuza dek özgür ve tam bağımsız yaşatmak hepimizin görevidir. Bu yolda, Atatürk devrim ve ilkeleri yol göstericisi olacaktır. Bu tarihsel bilinçle Lozan’a ve kazanımlarına tüm gücümüzle sahip çıkmalıyız.
24 Temmuz 2024
Ahmet Gürel
ADD Genel Başkan Baş Danışmanı
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü