Zübeyde Hanım (1857-1923)
KONUK YAZAR | Atatürk Araştırmacısı Ahmet Gürel, Cumhuriyet Ege için yazdı...
Selanik Gümrük Muhafaza Teşkilatı’nda memur Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında evlenmiştir. Yeni evli çift Selanik Yenikapı semtinde yeni hayatını başlatmış ve Zübeyde Fatma, Ömer ve Ahmet adlı çocukları doğmuştur. Ancak Fatma bu dönemde ölmüştür. Eşi Ali Rıza’nın Yunanistan sınırında Çayağzı (ya da Papaz Köprüsü)’na tayin edildiği için taşınmış ve orada Ömer ve Ahmet ölmüştür.
1881’de dördüncü çocukları Mustafa, 1885’te Makbule, 1889’da Naciye doğdu. Naciye’yi de küçük yaşta veremden kaybettiler. Eşi Ali Rıza Efendi de 1888 yılında ölmüştür.
Ali Rıza Bey’in ölümünden beş yıl sonra, abisine daha fazla yük olmak istemeyen Zübeyde Hanım, ikinci evliliğini Selanik Gümrükler Başmüdürü Ragıp Bey ile yapmıştır. 12 yaşında olan Mustafa, bu evliliğe önceleri karşı çıkmıştır. Mustafa Kemal İstanbul’da Harp Akademisinde okurken, üvey babası Ragıp Bey’in Sultanahmet’teki evine gelip gitmeye başlamıştır. Mustafa Kemal, bu evde huzur bulmuş ve Harp Akademisi bitinceye kadar o eve gelip gitmiştir. Zübeyde Hanım, artık Osmanlı toprağı olmaktan çıkan Selanik’i terk ederek kızı Makbule ile birlikte İstanbul’a göç edip Beşiktaş Akaretler’de bir eve yerleşmiştir. Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy’a, Ragıp Bey hakkında, “Bana karşı çok saygılı davranmış, büyük adam muameleri etmiştir. Nazik ve kibar bir insandır” demiştir.
Makbule Hanım’ın eşi Mustafa Mecdi Boysan, kayınvalidesi Zübeyde Hanım’la ilgili bir anısını şöyle anlatır:
"Dereden tepeden konuşulurken, annesi Zübeyde Hanım birdenbire:
‘Oğlum artık sen de muradına erdin, biz de, millet de. Ama benim bir başka muradım daha var. Bilirsin ya, kaç defa istedim, bir türlü olmadı. Şimdi artık sırası geldi. Bak, hastayım. Ölmeden önce seni kendi elimle baş göz etmek isterim, yoksa gözüm arkada kalır’ deyince, Gazi güldü:
‘Sen ne istedin de ben yapmam, anneciğim’ dedi. ‘Şimdiye kadar işlerden başımı kaldırıp evlenmeyi düşünmeye vakit mi vardı? Ama şimdi, senin de istediğin gibi, evimdeyim. Merak etme, bu muradına da pek yakında ereceksin.’
Meğer Gazi İzmir’deyken, Güzelyalı’da köşküne misafir olduğu Uşakizade Muammer Bey’in kızı Latife Hanım’la tanışmış ve her halini beğenerek, evlenme kararını da vermişmiş.
Bunu, annesine de açıklayarak, İzmir’e gidip Latife Hanım’ı görmesinin iyi olacağını söyledi. Zübeyde Hanım da sevincinden hastalandığını unutarak, İzmir yolculuğuna karar verdi.”
Kılıç Ali’nin anılarından, Zübeyde Hanım’ın Gazi’nin evlenme kararına duyduğu anki sevincini şöyle anlatıyor:
“Gazi, Latife Hanım’la evlenmeye karar verdikten sonra yalnız olarak İzmir’den Ankara’ya dönmüştü. Kalp hastası olan annesi Zübeyde Hanım da İstanbul’dan Ankara’ya gelmişti ve tedavi görüyordu. Zübeyde Hanım oğlunun evlenme kararına çok sevinmişti. Yalnız analık duygularıyla gelin adayını daha önceden bir kez olsun görmek istiyordu. Zübeyde Hanımefendi, Gazi’yi yalnız bir evlat gibi değil, aynı zamanda da sanki âşık gibi seviyordu. Oğlunun evlendiğini, mutlu olduğunu sağlığında görmek O’nun en büyük arzusuydu. Zübeyde Hanım bu arzusunu sık sık tekrarlıyordu.”
Salih Bozok, Zübeyde Hanım’ın tedavi amaçlı, ama gerçekte gelin adayı Latife Hanım’ı görme amaçlı İzmir’e geliş hazırlıklarını şöyle anlatıyor:
“Paşa Hazretleri’nin o sırada çok hasta bulunan anneleri, Latife Hanım’ın övgüsünü işittikçe, onu görmek ve oğluna almak arzusuna kapıldı. Doktorlar da hastalığının Ankara’da tedavi edilemeyeceğini ve mutlaka deniz kenarında bir yerde kalmaları gerektiğini söylemiş oldukları için Zübeyde Hanım’ın İzmir’e gitmesine karar verilir.
ZÜBEYDE HANIM, KARŞIYAKA’NIN KALBİNDE YATIYOR
Zübeyde Hanım’ın Ölümü
18 Aralık 1922 tarihinde, Ankara’dan hasta olarak İzmir’e gelen Zübeyde Hanım, hekimlerin ve Latife Hanım’ın itinalı bakımlarına rağmen 14 Ocak 1923 tarihinde vefat etmiştir. Zübeyde Hanım’a İzmir’de eşlik eden Salih Bozok, o günleri anlatıyor:
“Gazi Paşa’ya her akşam annelerinin hastalığı hakkında bilgi verirken, Latife Hanım’ın hastaya karşı yerine getirdiği hizmetleri de bildirmekteydim. Bir ay sonra hastamız hayata gözlerini yumdu.”
Gazi’nin annelerinin ölüm telgrafını, gece Eskişehir Sivrihisar yakınındaki Biçer istasyonunda alındığını belirten Ali Metin, o üzüntülü anı şöyle anlatmaktadır:
“Telgrafı kendilerine veremedim. Sabaha yakın beni çağırdılar ve haber alıp almadığımı sordular. Ben de: ‘Şifre var, açılıyor’ dedim. Bunun üzerine:
‘Annem öldü biliyorum’ buyurdular ve gördükleri rüyayı anlattılar. Rüyalarında anneleri ile birlikte yeşil kırlarda gezerlerken birden ortaya çıkan bir sel annelerini yanlarından alıp götürmüştü.
‘Çocuk şifreyi al, getir’ emri üzerine şifreyi getirdim. Daha içeri girer girmez:
‘Ölmüş değil mi?’ Dediler. Ben de:
‘Siz sağ olun Paşam!’ Dedim. Gözlerini havaya kaldırarak yanaklarından sel gibi akan gözyaşlarını içlerine akıtmak istercesine:
‘Millet sağ olsun. Milletin annesi benim annemdir’ dediler.
Tren henüz Eskişehir’e gelmemişti. İzmir’e gitmeye karar vererek (o an değil, 27 Ocak 1923 günü İzmir’e varırlar.) annelerinin cenazelerinin kaldırılması için İzmir’e talimat verdiler.”
Zübeyde Hanım’ın öldüğü gün, Gazi’nin Eskişehir’de ordu teftişi ile meşgul olduğunu anlatan Kılıç Ali, anılarında o acı günü şöyle anlatmıştır:
“Gerçekten de annesinin sonsuza ayrılışı karşısında onun cenaze töreninde bulunmak isterlerdi. Fakat her şeyden önce kutsal bildiği görevler, annesinin cenaze töreninde bulunmak arzusundan kendilerini alıkoymuştu.”
O çok sevdiği annesinin üzüntü ve acısını kalbinde saklamış ve Başyaver Salih Bey’e aşağıdaki telgrafı çekerek, görevine ve incelemelerine devam etmişti:
“Verdiğiniz kara haber beni çok üzdü. Annemin uygun bir şekilde cenaze törenini gerçekleştiriniz. Tanrı milletimize hayat ve esenlikler versin.” Mustafa Kemal
15 Ocak 1923 günü öğleden sonra yapılan cenaze törenine sanki bütün İzmir katılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Annesi Zübeyde Hanımın Mezarını Ziyareti
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 27 Ocak günü, Zübeyde Hanım’ın Ferik Osman Paşa Camisi bahçesindeki mezarını ziyarete gitmiştir. Gazi Paşa’nın orada söylediği ve Başyaver Salih Bey’in not tuttuğu “Egemenlik Andı” diye nitelendirebileceğimiz konuşmasında şunları söylemiştir:
“‘Zavallı annem, bir zamanlar kurtuluşu bütün ulus için ülkü olmuş İzmir’in kutsal topraklarına vücudunu emanet etmiş bulunuyor. Ölüm yaradılışın en doğal bir yasasıdır. Böyledir ama yine de üzüntü verici belirtileri vardır. Burada yatan annem, zevkin, zorbalığın, bütün ulusu uçuruma götüren kanunsuz bir idarenin kurbanlarından biridir. Annemi kaybetmekten çok üzgünüm. ”
Karşıyaka’daki gömütünün, 2000 yılında onarılırken katkı koyuşumu, bahçesinde konferans verişimi, “Zübeyde Hanım Anı Evi”ndeki odanı anımsıyorum. İskeledeki “Kadına Saygı” müzesinde katkımı bir görev biliyorum.
Bize Atatürk’ü armağan eden büyük Ana. Anneler gününde gömütün önünde sayıp ile eğiliyorum.
12 Mayıs 2024
Ahmet Gürel
Atatürkçü Düşünde Derneği Genel Başkan Baş Danışmanı
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'