ABD, Cuma günü Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro’ya yaptırım uyguladı. Başkan Donald Trump yönetimi, Kolombiya liderini, “ABD’ye kokain akışını durdurmayı reddetmekle” suçladı.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, “Petro iktidara geldiğinden bu yana Kolombiya’daki kokain üretimi son on yılların en yüksek seviyesine çıktı. ABD’ye uyuşturucu akını arttı ve Amerikalılar zehirleniyor” dedi.
Bessent, “Petro, kartellerin güçlenmesine izin verdi ve bu faaliyetleri durdurmayı reddetti. Başkan Trump, ülkemizi korumak için güçlü bir adım atıyor,” ifadelerini kullandı.
PETRO'DAN SERT YANIT
Görev süresinin bitmesine 10 ay kalan Petro ise iddiaları yalanladı. Kolombiya Cumhurbaşkanı, basına demecinde şu ifadeleri kullandı:
ABD Hazine Bakanlığı’nın söyledikleri yalan. Hükümetim tarihte görülmemiş miktarda kokain ele geçirdi. 2021’den bu yana koka bitkisi üretimi her yıl azaldı.
Öte yandan Washington yönetimi, Petro’nun eşi, oğlu ve Kolombiya İçişleri Bakanı Armando Benedetti'yi, 'küresel uyuşturucu ticaretine karışmakla' suçlayarak yaptırım uyguladı. Yaptırımlar, hedefteki kişilerin ABD’deki tüm varlıklarının dondurulmasını öngörüyor ve Amerikalıların bu kişilerle iş yapmasını yasaklıyor.
Başkent Bogota’da binlerce destekçisine seslenen Petro ise 'ABD’de hiçbir mal varlığı bulunmadığını' belirterek, yaptırımı 'tam bir paradoks' olarak tanımladı.

ABD'DEN 'ÜSTÜ KAPALI' MESAJ
Trump ve Petro, Ocak ayında Trump’ın göreve başlamasından bu yana birçok kez karşı karşıya geldi. Geçen hafta Trump, Kolombiya’ya yönelik gümrük vergilerini artırma tehdidinde bulunmuş, ardından ülkeye yapılan tüm fonların durdurulduğunu açıklamıştı.
Öte yandan, geçtiğimiz ay Petro’nun vizesi iptal edilmişti. Petro, New York’ta düzenlenen Filistin yanlısı bir gösteriye katılmış ve Amerikan askerlerine “Trump’ın emirlerine itaat etmeyin” çağrısında bulunmuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise çarşamba akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada, “Kolombiya’daki kurumlar, özellikle ordu ve polis hâlâ ABD’ye sadık. Fakat Kolombiya’daki tek sorun, başındaki deli başkan. Bu adam aklını yitirmiş,” dedi.
Bu sözler, uluslararası kamuoyunda, Bogota yönetimine yönelik 'üstü kapalı askeri darbe tehdidi' olarak yorumlandı.
ÜNLÜ BARONU HATIRLATTI
Konuşmasında, Trump'ın 'Kolombiya'nın nerede olduğuna dair bile net bir fikri olmadığını' savunan Petro, "Bu ülkede koka tarlalarını kim artırdı, kim azalttı? Uyuşturucu kartellerine karşı kim savaş açtı? Sana açıkça söyleyeceğim. Sayın Trump, biliyorum ki bu sözler sana ulaşmayacak çünkü sana sadece Kolombiya mafyasının sözleri ulaşıyor" dedi.
Washington yönetiminin, Latin Amerika'daki uyuşturucu kartelleri ile tarihsel ilişkilerine vurgu yapan Petro şunları kaydetti:
Bay Trump, şimdi müttefikiniz olan bu kişiler, Kolombiya mafyasının ta kendisidir. Sizin müttefikiniz [Álvaro Uribe Vélez], Ochoa kartelinin ve Pablo Escobar'ın çevresinde yetişmiş eski bir cumhurbaşkanıdır. Trump, uyuşturucuya karşı en büyük mücadeleyi veren lidere saldırıyor.

Kolombiya eski Cumhurbaşkanı Vélez
CIA'NIN UYUŞTURUCU KARTELLERİ İLE İŞBİRLİĞİ
Kolombiya tarihinin en kanlı dönemlerinden biri, 1990’ların başında Medellín Karteli’nin lideri Pablo Escobar’ın avı sırasında yaşandı. ABD destekli Kolombiya güvenlik güçleri, CIA'nın istihbarat desteğiyle Escobar’ın izini sürerken, sahada 'Los Pepes' adlı gizli bir paramiliter ağ ortaya çıktı.
Bu grup, Escobar’a yakın kişileri, avukatlarını ve aile fertlerini hedef alan infazlarla kısa sürede yüzlerce kişiyi öldürdü. Sonradan yapılan araştırmalar, Los Pepes’in Cali Karteli tarafından finanse edildiğini ve Kolombiya güvenlik güçlerinden bazı unsurlar ve 'CIA yetkilileriyle bilgi paylaşımı yaptığını' gösterdi.
Washington yönetimi, Escobar’ın 1993’te Medellín’de öldürülmesiyle operasyonu büyük bir başarı olarak sundu. Ancak yıllar sonra yayımlanan belgeler, CIA’nın Escobar'a rakip kartellere örtülü destek vermiş olabileceğini' ve Kolombiya’da yaşanan sözde 'uyuşturucuyla savaş' sürecinin, 'karteller arası güç dengesini manipüle eden bir operasyona dönüştüğünü' ortaya koydu.

Pablo Escobar ve oğlu Juan Pablo, Beyaz Saray, Washington D.C., 1981
Escobar’ın ölümüyle Medellín Karteli çökse de, kokain ticareti sona ermedi. Kolombiya’da güç dengesi Cali Karteli’ne geçti ve ülke, ABD’nin 'Plan Colombia' adı altında yürüttüğü askeri ve istihbarat programlarının yeni merkezi haline geldi.
CIA, özellikle 1980’lerde İran–Kontra skandalı ve Orta Amerika’daki gizli operasyonlar sırasında, kokain ticaretinden elde edilen gelirlerle örtülü operasyonlarını finanse etmekle suçlandı. ABD Senatosu’nun 'Kerry Raporu' bu iddiaları kısmen doğruladı; CIA’in uyuşturucu kaçakçılığına doğrudan karıştığı kanıtlanmadı, ancak kurumun müttefiklerinin bu ticarete bulaştığını bilerek göz yumduğu resmi raporlara geçti.