Suriye’de ‘Kürt Federasyonu’ tartışması: Eski Şam Büyükelçisi Önhon ve ORSAM koordinatörü Orhan değerlendirdi

Suriye’de ‘Kürt Federasyonu’ tartışması: Eski Şam Büyükelçisi Önhon ve ORSAM koordinatörü Orhan değerlendirdi

2.05.2025 04:00:00
Güncellenme:
Doğa Öztürk
Takip Et:
Suriye’de ‘Kürt Federasyonu’ tartışması: Eski Şam Büyükelçisi Önhon ve ORSAM koordinatörü Orhan değerlendirdi

Kamışlı’daki konferansta SDG/YPG’nin federasyon talebi gündem yarattı. Eski Şam Büyükelçisi Önhon ve ORSAM Koordinatörü Orhan, sürecin 1998’teki Kuzey Irak örneğine benzediğini ve Türkiye için ciddi riskler barındırdığını vurguladı.

Terör örgütü SDG/YPG’nin ‘Kürt birliği ve tutumu konferansı’ çıktılarından ‘federasyon talebinin’ tıpkı 1998 yılında KDB ve KYB arasında ABD öncülüğünde imzalanan Washington anlaşması gibi olabileceğini söyleyen ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, “O anlaşma ile Kuzey Irak’taki yapının çekirdeği oluşmuştu. Şimdi ABD ve Fransa ile birlikte Suriye’nin doğusunda da benzer bir yapının kurulması için benzer adımlar atıyor” dedi. Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon ise, “Türkiye bu işe çok şaşırmış gözüküyor. Halbuki bunlar başından beri bu görüşü dile getiriyorlar. Türkiye Kamışlı konferansı öncesinde YPG’nin tutumunu ya yanlış anladı ya da işine geldiği gibi anladı” diye yorumladı. 

Suriye’deki Kürt azınlığın talepleri tartışılmaya devam edilirken Kuzeydoğu Suriye’de terör örgütü SDG/YPG’nin düzenlediği ‘Kürt birliği ve tutumu konferansında’ bir dizi tartışmalı karar çıktı. Merkezi Şam yönetimine sunulmak üzere mutabık kalınan talepler arasında ‘Kürt bölgelerinin’ federal bir Suriye çatısı altına bütünleştirilmesi yer aldı. Kürtçe’nin Arapça ile birlikte resmi dil olarak kabul edilmesi ve Kürtçe eğitim öğretim sağlanması de talepler arasında bulunurken ‘Kürt bölgelerinin’ demografik değişiminin önüne geçilmesi istedi. Özellikle federatif yapı talebi tartışmalara sebep oldu. Suriye yönetiminden 'Suriye’nin toprak ve halk bütünlüğü bizim için kırmızı çizgidir ve buna yönelik her türlü ihlal ve sapma; Suriye’nin birleşik kimliğine saldırı olarak değerlendirilir' açıklaması geldi. Gelişmelerin Ankara ve terör örgütü PKK arasında başlayan süreç ile terör örgütünün ‘silah bırakma’ kararına yansımaları merak ediliyor. 

‘ÖZYÖNETİM TALEP EDİYOR’

Konuya ilişkin Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Türkiye’nin eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Suriye’deki iç savaşta YPG/SDG’nin önemli kazanımlar elde ederek kendi kontrolünde bir bölge oluşturduğunu ve Suriye’nin başlıca petrol yatakları ve sahaları dahil olmak üzere doğal zenginliklerinin bir kısmının YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde yer aldığını anımsattı. Önhon, “YPG bugünkü konumundan geri gitmeyeceğini birçok vesileyle dile getirdi. Suriye’den kopacağım demiyor ama kontrolü altındaki bölgelerde, belki ufak bazı sınır değişiklikleriyle, ismi her neyse, kendi deyimleriyle özyönetim talep ediyor. YPG-PYD Kamışlı’daki konferansta bu tutumunu diğer Suriyeli Kürt grupların da ortak tutumu haline getirdi ve diğer ülkelerden katılan Kürt grupların da desteğini almış oldu. Yani tüm Kürtlerin desteğine sahip ortak bir hedef oluşturdu” dedi. 

‘BAŞINDAN BERİ BU GÖRÜŞTELER’

Önhon sözlerini şöyle devam ettirdi: “Türkiye bu işe çok şaşırmış gözüküyor. Halbuki bunlar başından beri bu görüşü dile getiriyorlar. Türkiye Kamışlı konferansı öncesinde YPG’nin tutumunu ya yanlış anladı ya da işine geldiği gibi anladı. Suriye'nin gelecekte nasıl bir idari sisteme sahip olacağına Suriyeliler karar verecektir. Ama bu kararın tüm Suriyeliler tarafından alınması gerekir. Yani Suriye’yi oluşturan unsurlardan biri ben böyle yapacağım diye diğerlerine empoze etmeye çalışırsa, onlar da aynı yola gider. Sonunda çatışma getirecek kaotik bir ortam yaratılmış olur.” 

Önhon, ABD’nin Şam ile YPG arasında iki tarafça da ‘kabul edilebilir’ bir orta yol bulmak için çalışabileceğini de söyledi.

‘NET POZİSYON ALMAKTA GÜÇLÜK’

Milli Savunma Bakanlığı’nın Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemine değinen açıklamalarına atıfta bulunan Önhon, “Açıklama böyle olsa da, Suriye’deki gelişmeleri Türkiye'deki süreci gözeterek takip ettiğimiz için ve buradaki süreçle ilgili flu durum nedeniyle, Suriye'deki gelişmelerle ilgili olarak  de net bir pozisyon alınmasında güçlük çekiliyor gibime geliyor. Ayrıca, ademi merkeziyetçilik ülkenin üniter yapısını bozar mı güçlendirir mi gibi kavramsal konular ve YPG’yi halen terör örgütü olarak görüyor muyuz görmüyor muyuz gibi gri alanda sıkışmış konular durumu herkes açısından daha da karmaşık hale getiriyor” ifadelerini kullandı. 

‘ÇATLAK DERİNLEŞİR’

ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ise istenilen taleplerin, Şam ve SDG arasındaki mutabakatın genel prensipleriyle uyumlu olmasına karşın Suriye’ye entegre olma konusunda ‘federasyonu’ önerdiğini belirterek, “Aynı Kuzey Irak’ta olduğu gibi belki kendi meclisi olan, kendi güvenlik yapılanması olan içeride kendi kendinin idare ettiği. Şu anda Şam’da da iktidardan pay aldığı, kendi güvenlik yapılanmasına sahip bir model öneriyor. Bu tabi entegrasyonun nasıl olacağı konusunda Şam ile SDG arasında ciddi bir krize yol açtı. Eğer SDG ısrarı sürdürürse bu çatlak biraz daha derinleşir” dedi. 

‘KAYGILI BEKLEME’

ABD ve Fransa’nın rolüne dikkat çeken Orhan, “ABD hem Şam-SDG anlaşmasında hem de birlik konferasında temel dış aktördü. İki gelişmede de başat rol oynadı. ABD çekilmeden Suriye meselesine çözüm bulmak istiyor. Bu çerçevede de Kürtlerin ve SDG’nin koruma altına alınıp o bölgeye bir statü sağlanması yönünde çabaları var” diye konuştu. 1998 yılında KDB ve KYB arasında ABD öncülüğünde imzalanan Washington anlaşmasını anımsatan Önhon, “O anlaşma ile iki parti birlik sağlamıştı ve bugünkü Kuzey Irak’taki yapının çekirdeği oluşmuştu. Şimdi ABD Fransa ile birlikte Suriye’nin doğusunda da benzer bir yapının kurulması için benzer adımlar atıyor. PKK öncülüğünde bir federal yapının çıkması Ankara için kırmızı çizgidir. Türkiye kaygılı bir bekleme içinde” ifadelerini kullandı. 

‘KÜRTLER YÜZDE 20’Yİ BULMUYOR’

Federasyon kurulması olasılığının ABD ve Batı desteği ile İsrail’in Suriye’de uyguladığı politikalar yüzünden arttığına işaret eden Orhan, “İsrail’in Şam yönetimini zayıflatmaya çalışması ve Kürtler dahil Suriye’deki diğer azınlıklarla ittifak içinde olması Suriye’de federal yapıyı körüklüyor” dedi. Orhan, Irak örneği ile Suriye örneği arasında da temel bir fark olduğuna dikkat çekerek, Suriye’de Kürt nüfusun kontrol edilen bölgelerde bile yüzde 20’yi bulmadığını ancak Irak’ta yönetimin kurulduğu alanlarda Kürtlerin ezici çoğunlukta olduğunu belirtti. Orhan, belirleyici unsurun ABD’nin bölgeden çekilmesi olduğunu söyleyerek ABD’nin çekildiği senaryoda federasyon dayatmalarının gerçekçi olmayacağının altını çizdi.