Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 bütçesi görüşülürken muhalefetin 30 önergesinden sadece “üst düzey bürokratlar ve şoförleri ile çaycılarına seyyanen zam yapılsın” teklifi dikkate alındı; geriye kalan tüm önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. TBMM’de muhalefetin okullarda temizlik, güvenlik ve sağlık personelinin merkezi bütçeden karşılanması ile çocuklara ücretsiz öğle yemeği verilmesini isteyen iki kritik önergesi AKP oylarıyla reddedilen önergeler arasında yer aldı. Eğitim sendikalarından, “Bu bir ihmal değil, bilinçli bir tercihtir; çocuklar okula aç gidiyor, sağlığı ve güvenliği tasarruf kalemi yapılmamalıdır.” tepkisi geldi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, dünyada 108 ülkede çocuklara en az bir öğün sıcak yemek verildiğini hatırlatarak, Türkiye’nin kendisini dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olarak tanımlamasına rağmen bu uygulamayı hayata geçirmemesini “kabul edilemez” buldu. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise, “Kendi çocuklarının eğitimi söz konusu olduğunda hiçbir kaygı taşımayan siyasal anlayış, sıra halkın çocuklarına gelince sorumluluğu bütçeden çıkarmaktadır. Temizlik, güvenlik ve beslenme ek hizmet değil, anayasal bir haktır” ifadelerini kullandı. Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, Milli Eğitim ve Hazine Bakanlıklarının okullarda bir öğün yemek dağıtmayı görev olarak görmemesini eleştirerek, “Çocuklara yatırım yapmak yerine büyük şirketlerin vergi borçlarını silmek, itibar adı altında ölçüsüz protokol harcamaları yapmak, çocukların karnını doyurmayı görev olarak görmemek, en basit ifadeyle ilgisiz ve sevgisiz bir yöneticilik anlayışıdır” dedi.
TBMM’de muhalefet partilerinin okullardaki temel ihtiyaçlara ilişkin verdiği iki kritik önergenin AKP oylarıyla reddedilmesine tepki gösteren Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, kararın çocukların sağlığı ve geleceği açısından son derece kaygı verici olduğunu söyledi. Irmak, okulların temizlik, güvenlik ve sağlık personeli ihtiyacının merkezi bütçeden karşılanması ile okula aç giden çocuklara ücretsiz öğle yemeği verilmesini öngören önergelerin kabul edilmemesinin “izaha muhtaç” olduğunu belirterek, sağlıklı ve güvenli bir geleceğin ancak çocukların hijyenik, güvenli ve beslenme ihtiyaçlarının karşılandığı okullarda mümkün olabileceğini ifade etti. “Bugün Türkiye’de okullarda ciddi temizlik ve sağlık sorunları yaşanmaktadır” diyen Irmak, yeterli ve sürekli çalışacak kadrolu personelin bulunmamasının bu sorunların başlıca nedenlerinden biri olduğunu söyledi. Okul çağındaki çocukların yaklaşık dörtte birinin gün boyunca aç kaldığını belirten Irmak, “Birçok çocuk su ihtiyacını dahi tuvalet musluklarından karşılamak zorunda kalıyor” dedi.
KEMAL IRMAK
Özellikle büyükşehirlerde pek çok okulun gerekli güvenlik önlemlerinden yoksun olduğuna dikkat çeken Irmak,”Büyük metropol kentlerde bir çok okul gerekli güvenlik koşullarından mahrum olduğu için birçok dış suç şebekelerini açık hale gelmiş durumda. Uyuşturucu çeteleri buralarda ve uyuşturucu kullanım yaşı ortaokullara kadar inmiş durumda. Okulların güvenlikli ve sağlıklı olması için verilen önergenin iktidar vekilleri tarafından reddedilmiş olması son derece trajik aynı zamanda izaha muhtaç bir durumdur.” diye konuştu.
Dünyada 108 ülkede çocuklara en az bir öğün sıcak yemek verildiğini hatırlatan Irmak, Türkiye’nin kendisini dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olarak tanımlamasına rağmen bu uygulamayı hayata geçirmemesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. “Bu ekonomi çocuklarımız ve geleceğimiz için değilse kimin için var?” diye soran Irmak, uzun süredir Türkiye Yemek Koalisyonu olarak okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilmesi için mücadele ettiklerini aktardı.
Muhalefet partilerinin tamamına yakınının bu konuda Meclis’e önerge sunduğunu ancak iktidarın bu talepleri görmezden geldiğini söyleyen Irmak, bunun bilinçli bir tercih olduğunu savundu. Irmak, “Bu tercih, ülke gelirlerinin yoksullara ve çocuklara değil, bir avuç zenginin sermayesini büyütmeye aktarılmasının sonucudur. Oysa ülkeyi ileri taşıyacak olan bir avuç zengin değil, tüm toplumdur. Projeksiyonu buraya bükmeyen iktidar bu ülkeyi de ülkenin geleceğini de çocuklarını da yıkımla ve geleceksizlikle karşı karşıya bırakmış durumda.” diye konuştu.
Eğitim-Sen olarak bu tabloyu kabul etmeyeceklerini vurgulayan Irmak, güvenli, hijyenik koşullara sahip okullar, içilebilir temiz su ve çocukların bir öğün sıcak yemeğe erişimi sağlanana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
KADEM ÖZBAY: “MESELE KAYNAK YOKLUĞU DEĞİL”
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, söz konusu retlerin devletin eğitime bakışındaki sorumluluk anlayışını açık biçimde ortaya koyduğunu söyledi. Devlet okullarında en temel ihtiyaçların dahi velilerin omuzlarına yüklendiğini belirten Özbay, “Bugün 1600 öğrencinin bulunduğu bir okulda yalnızca 1 kadrolu temizlik personelinin olması artık istisna değil, kural hâline gelmiştir. Hatta binlerce öğrencinin olduğu okullarda hiç temizlik görevlisinin bulunmadığı örnekler yaygınlaşmıştır” dedi.

KADEM ÖZBAY
On binlerce okulda hâlâ ikili eğitim yapıldığını vurgulayan Özbay, bu durumun milyonlarca öğrenciyi olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Birçok okulda ders süreleri 40 dakika yerine 30 dakikaya düşürülmüştür. Çocuklar sabahın karanlığında okula gitmekte, akşam geç saatlerde evlerine dönmektedir. Bu tablo, ‘normal’ bir eğitim düzeni olarak sunulmaktadır” diye konuştu. Aynı okul bahçesinde birden fazla okul türünün bulunduğu, üç-dört okulun tek binaya sıkıştırıldığı uygulamaların giderek arttığını söyleyen Özbay, “Bu koşullarda güvenlikten ve sağlıklı bir eğitim ortamından söz edemeyiz. Okulların temizlikten güvenliğe, kırtasiyeden onarıma kadar pek çok ihtiyacı okul aile birlikleri ve velilere bırakılmış durumda. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda kadrolu tek bir güvenlik görevlisinin dahi bulunmamasının durumun vahametini gözler önüne sermektedir.” dedi. Taşımalı eğitim sistemine de dikkat çeken Özbay, “Yarım milyondan fazla çocuğun yer aldığı bu sistemde denetimler ciddi bir sorun alanıdır. Çocuklar uzun mesafeleri güvensiz koşullarda kat etmek zorunda kalmaktadır” dedi.
Tüm bu tabloya rağmen Meclis’te çocuklara okulda bir öğün ücretsiz yemek verilmesini öngören önergenin reddedilmesini kabul edilemez olarak nitelendiren Özbay, “Kendi çocuklarının eğitimi, beslenmesi ve güvenliği söz konusu olduğunda hiçbir kaygı taşımayan siyasal anlayış, sıra halkın çocuklarına gelince sorumluluğu bütçeden çıkarmaktadır” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile Meclis’te ret oyu kullanan iktidar temsilcilerinin yaşananlardan doğrudan sorumlu olduğunu söyleyen Özbay, “Bu sonuçlar bir ihmal değil, bilinçli bir tercihtir. Mesele kaynak yokluğu değil; kamusal eğitimden elini çeken bir devlet anlayışıdır. Okullar yardım ve bağışlarla ayakta tutulamaz. Temizlik, güvenlik ve beslenme ek hizmet değil, kamusal eğitimin ayrılmaz parçasıdır. Çocukların açlığı, sağlığı ve güvenliği üzerinden tasarruf yapılamaz. Bu düzen sürdürülebilir değildir. Kamusal eğitim, velinin cüzdanına değil devletin sorumluluğuna dayanmak zorundadır” diye konuştu.
NECATİ KALAFAT: “ÇOCUKLAR OKULA AÇ GİDİYOR”
Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, muhalefetin taleplerinin okulların en bariz ve en can alıcı sorunlarına yönelik olduğunu söyledi. Kalafat, okullarda kadrolu yardımcı personel istihdamı yerine geçici ve düşük ücretli çalışma modellerinin tercih edildiğini belirterek, bu durumun ciddi bir verimsizlik yarattığını dile getirdi. Kalafat, “İstatistik verilerine dayalı göstermelik istihdam politikalarıyla, TYP ya da İşgücü Uyum Programı kapsamında çok düşük ücretlerle sözleşmeli personel çalıştırılıyor. Bir yıllık sözleşmelerle işe alınan personel, okula uyum sağlayamadan sözleşme süresi sona eriyor. Bu tablo, sayısal olarak kalabalık bir istihdam gibi görünse de verim açısından son derece yetersizdir” dedi.

NECATİ KALAFAT
Okulların yalnızca temizlik değil, güvenlik ve lojistik alanlarında da yardımcı personele ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Kalafat, bu ihtiyaçların çoğu zaman velilerden toplanan paralarla ya da öğretmenlerin gönüllülüğüne bırakılarak giderilmeye çalışıldığını söyledi. Kalafat, “Öğretmenlerin okulla ilgili tek beklentisi, eğitim-öğretimin sağlıklı şekilde yürüyebileceği güvenli bir okul ortamıdır” diye konuştu. Bu sorunun çözümünün bütçe tercihlerinden geçtiğini ifade eden Kalafat, Milli Eğitim’e ayrılan payın artırılması ve nitelikli bir istihdam politikasının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
“İTİBAR ADI ALTINDA...”
Ücretsiz okul yemeği konusuna da değinen Kalafat, bunun basit bir karın doyurma meselesi olmadığını vurguladı. Kalafat, “Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle çocuklar beslenme çantası koyamadığı için okula aç gidiyor. Devamsızlık oranları artıyor, hatta okuldan ayrılmalar yükseliyor” dedi.
Buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın okullarda bir öğün yemek dağıtmanın görevleri olmadığı yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatan Kalafat, “Bu bir tercihtir. Çocuklara yatırım yapmak yerine büyük şirketlerin vergi borçlarını silmek, itibar adı altında ölçüsüz protokol harcamaları yapmak, çocukların karnını doyurmayı görev olarak görmemek, en basit ifadeyle ilgisiz ve sevgisiz bir yöneticilik anlayışıdır” ifadelerini kullandı. Kalafat, kamusal ve nitelikli eğitimin bir lütuf değil, anayasal bir hak olduğunu vurgulayarak, “Çocuklarımızın kamusal nitelikli eğitim alması bize bahşedilen bir şey değildir. Açlık sınırında aldığımız maaşlardan kesilen vergilerle, anayasa güvencesi altında sağlanması zorunlu bir hizmettir” dedi.
Açıklamasının sonunda yetkililere çağrıda bulunan Kalafat, “Veli-Der İzmir Şubesi olarak sorumlulara görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz. Çocuklar bu memleketin geleceğidir ve onlardan daha kıymetli hiçbir harcama olamaz” diye konuştu.