Tarım alanında yıl boyu yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin gıda krizi ile karşılaşma riskini artırdığını ortaya koydu.
Siyasi iktidar birçok konuda olduğu gibi tarım konusunda da iyi bir sınav vermedi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üreticiden ziyade şirketleri önceleyen tavrı ile üretim ve kalite beklenenin altında kaldı. Sonuçlarındaki kıstasları nedeniyle tartışmalı hale gelen TUİK verilerine göre bile buğday üretimi yüzde 5,5, arpa üretimi yüzde 12, çavdar üretimi yüzde 15,7, yulaf üretimi yüzde 4,9, mısır üretimi ise yüzde 10 oranında azaldı. 2000 yılında 25 grama denk gelen 1 ton buğday, 2024’de 3 grama kadar geriledi. Tarım Yasası’nda yer alan “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz” hükmü ise 2024’te de sözde kaldı.
‘RİSK ARTTI’
Şirket odaklı politikalar ve aracılar nedeniyle üreticiler ürünlerini satamadı, yurttaş ise alamadı. Tercih edilen “üretim maliyetlerinin yükseltilmesi - ürün fiyatlarının düşürülmesi” politikası, çiftçilerin üretim alanlarından çekilme sürecini hızlandırdı. Cumhuriyet’e konuşan Çukurova Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Elemanı Dr. Burak Öztornacı, bu politika ile Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda gıda krizi yaşayabileceğine dikkat çekti. Öte yandan 2024, gıda güvenliği riskinin de arttığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı taklit ve tağşiş listesi, piyasada satılan birçok üründe sorun olduğunu gözler önüne serdi.
‘FİYATLAR ARTABİLİR’
Bu sürecin yalnızca bitkisel üretimde değil aynı yazanda hayvansal üretimde de gözlemlendiğine dikkat çeken Öztornacı, “Siyasal iktidarın Türkiye’deki kırmızı et arz sorununu ithalat ile çözme politikası sonucunda, yerli üretici zarar etti. Türkiye’nin hayvansal varlık stoku tehlikeye girdi. Üstelik Kırmızı et ithalatı tüketici fiyatlarına da yansıması. Et fiyatları düşmediği gibi, 2025 yılında artacağı da öngörülüyor” uyarısında bulundu.