Piyasalarda Credit Suisse depremi
Tarafsızlık politikası nedeniyle varlıklı kişilerin tercih ettiği güvenli bir liman olan İsviçre, 2008 küresel finansal krizinden çıkarılmış ana derslere ters düşen adımlar attı. Credit Suisse'i kurtarmak için atılan adım UBS'e yönelik risklerin artmasına neden oldu.
Likidite sorunu yaşayan İsviçreli Credit Suisse, devlet destekli bir paket kapsamında UBS Group tarafından pazar günü satın alınmadan önce ülkedeki siyasi seçkinler küresel piyasaları sarsacak bu kurtarma planının hazırlığını yapıyorlardı.
İsviçre Merkez Bankası (SNB) ve finansal düzenleme kurulu Credit Suisse'in durumunun sağlam olduğunu duyursa da, kapalı kapılar ardında ülkenin en büyük ikinci bankasını kurtarmak için çalışmalar başlamıştı.
İsviçre hükümetinin hazırladığı kurtarma paketi kapsamında UBS Group 167 yıldır faaliyet gösteren Credit Suisse'i 3 milyar İsviçre frangı karşılığında satın aldı ve bankanın 5.4 milyar dolar büyüklükteki borcunu üstlendi.
İsviçreli düzenleyici kuruluşlar, satış anlaşması kapsamında Credit Suisse'in piyasalarda işlem gören 17 milyar dolar değerindeki sermaye niteliği taşıyan tahvilerinin değerini sıfır olarak belirledi.
KURTARMAK İÇİN ATILAN ADIM UBS'E YÖNELİK RİSKLERİN ARTMASINA SEBEP OLDU?
Küresel finansal piyasaları altüst eden bu adım bankanın hissedarlarını gözetirken, tahvil yatırımcılarının aleyhine oldu.
Tarafsızlık politikası sayesinde varlıklı kişilerin tercih ettikleri güvenli bir liman olan İsviçre, 2008 küresel finansal krizinden çıkarılmış ana derslere ters düşen adımlar attı. Credit Suisse'i kurtarmak için atılan adım UBS'e yönelik risklerin artmasına neden oldu.
İsviçre Merkez Bankası (SNB) konuya ilişkin açıklama yapmazken, maliye bakanlığı da sorulara yanıt vermedi.
ABD'nin Silikon Vadisi Bankası'na (SVB) el koymasının ardından yatırımcılarda oluşan kaygılar küresel bankacılık hisselerinde keskin düşüşlere neden olmuştu.
Birçok mudinin aynı anda paralarını çekmeye çalışması sonrası tetiklenen süreç, SVB'nin üzerinde büyük bir baskı yaratarak bankanın iflasına yol açmıştı.
Avrupa'da ise son dönemde likidite sıkıntısı yaşayan ve yıllardır skandallarla uğraşan Credit Suisse uzun bir süredir yatırımcıların güvenini sağlamaya çalışmaktaydı.
2008'deki küresel finansal kriz sırasında Avrupa'daki bazı bankaların kurtarılmasında aracılık yapan bir bankacı, ABD'de son banka iflaslarını gördüğü an, Credit Suisse'in kurtarılması için UBS'in kullanılacağından neredeyse emin olduğunu belirtti.
"ÖNEMLİ ÖLÇÜDE MEVDUATIN BANKADAN ÇEKİLDİ"
Bankacı, yakında İsviçre'li yetkililerden bir çağrının gelebileceği konusunda UBS'i 13 Mart'ta uyardıktan iki gün sonra Credit Suisse'in krizi başladı. Suudi Arabistan merkez bankası başkanı Ammar Al Khudairy'nin Credit Suisse'e daha fazla yatırım yapmayacaklarını açıklaması bankanın hisselerinin keskin biçimde düşmesine neden oldu.
Birleşme işlemlerinde UBS'e danışmanlık yapan bir kaynak, önemli ölçüde mevduatın bankadan çekildiği bilgisini verdi ancak miktarı açıklamadı.
Credit Suisse'i kurtarmak için görüşmeler başlarken, İsviçreli düzenleyici kurum ve İsviçre merkez bankası "ABD'deki krizin İsviçre'de finansal piyasalara doğrudan yayılma riski yok" diye belirtse de sınırsız olarak bankayı fonlayabileceğine işaret etmişti.
Credit Suisse de piyasalara bankanın istikrarlı olduğunu yansıtmaya çalışıyordu ve Reuters'a yaptığı açıklamada 8 ila 14 Mart arasında bankanın likidite oranının değişmediğini belirtti.
İsviçre Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter, Credit Suisse için bu süreçte ek destek konusunda anlaşıldığını ancak panik yaratmamak için bunun gizli tutulduğunu açıkladı.
Keller-Sutter, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve İngiltere Maliye Bakanı Jeremy Hunt ile yakın görüşmeler yürüttüklerini açıkladı. Credit Suisse'in iki ülkede de binlerce çalışanının bulunduğu birimleri var.
Konuya yakın bir kaynak, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile çok daha az iletişimde bulunulduğu bilgisini verdi. Credit Suisse'in Lüksemburg, İspanya ve Almanya'daki birimleri ABD ve İngiltere'deki birimlerine kıyasla çok daha küçük.
Avrupa'daki düzenleyici kurumlar İsviçre'nin zararı tahvil sahiplerinin üzerine yıkacağına dair özellikle endişe duyuyordu ve en sonunda İsviçre bu adımı attı.
SUUDİ YATIMCILARDAN İSVİÇRE'YE BASKI İDDİASI
İsminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak "Bu kararı kendi kendilerine aldılar" diyerek "büyük sürpriz" oldu diye belirtti.
Konuya dair bilgi sahibi olan başka bir kaynak bankada yaklaşık yüzde 10 hissesi bulunan Suudi yatımcıların İsviçre'ye baskı yaparak, yatırımlarının bir kısmını kurtaramazlarsa yasal işlem başlatacaklarına dair uyarıda bulunduklarını ifade etti.
Suudi Arabistan merkez bankası konuya ilişkin sorulara henüz yanıt vermedi.
Görüşmelerde yer alan bir yetkili, Credit Suisse yönetim kurulunun hissedarlara ödeme yapılması gerektiğini konusunda birleştiklerini belirtti.
Düzenliyici kurumlar da hissedarlara ödeme yapılmasını istemekteydi çünkü aksi durumda banka iflas edebilir ve ülkede çok daha büyük bir finansal sorun oluşabilirdi.
Nihayetinde İsviçreli yetkililer 16 milyar İsviçre frangı değerindeki tahvili ortadan kaldırarak, hissedarları 3 milyar frank ile tazmin ettiler ve böylece banka temerrütlerinde "tahvil sahiplerinden önce hissedarlar ilk darbeyi alır" ilkesini uygulamamış oldular.
İsviçre Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter, bankanın kurtarılmasının şart olduğunu belirterek, bankanın iflası durumunda İsviçre ekonomisi ve vergi mükellefleri için maliyetin çok daha büyük olabileceğini açıkladı.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi