20. yüzyılın dev yapıtlarından; Canto General
Cemal Süreya haklı olarak kitaptan “evrensel şarkı” diye söz eder çünkü yapıt en güneyden en kuzeye Amerika kıtasının yanı sıra bütün dünyayı kucaklar.
EVRENSEL ŞARKI
Ülkemizde bu zamana değin Pablo Neruda’dan birçok şiir/kitap çevirisi yapılmıştır. Bunlar arasında özellikle şairin en temel yapıtlarından biri olan Canto General’dan E. Gökçe, C. Süreya, E. Alkan gibi şair çevirmenlerin yaptıkları çeviriler bu uludeniz yapıttan birkaç damla olarak kalmıştır. Onun için Türkiye’deki okurun Neruda’nın şiirlerini tam anlamıyla tanımadığını, bunun bir eksiklik olduğunu düşünüyordum. Artık yapıtın bütünlüklü bir çevirisinin yayımlanmasıyla sözünü ettiğim eksiklik giderilecek.
Neruda 1938’te babasının ölüm döşeğinin başında “Şili’nin Şarkısı” adlı bir şiire başlar. Baba oğlunun doktor, mühendis, avukat olmak yerine şair olmasına hep şiddetle karşı çıkmış, bu yüzden onun da şiirlerini yayımlayabilmek için takma ad kullanmasına neden olmuştu.
Şair bu tarihten başlayarak şiirde halkının ve kendisinin kaynağını, köklerini aramaya çıkar. Bu şiir 12 yıl sonra, 1950’de kendi ülkesinde değil, Meksika’da yayımlanan Canto General (Canto=Şarkı, General=Genel) adlı dev bir yapıta dönüşecektir.
Cemal Süreya, Enver Gökçe’nin Neruda’dan “Seçme Şiirler” başlığıyla yayımladığı kitaba yazdığı önsözde haklı olarak kitaptan “Evrensel Şarkı” diye söz eder çünkü yapıt en güneyden en kuzeye Amerika kıtasının yanısıra bütün dünyayı kucaklar.
ACININ TARİHİ
Bu yapıtın şairin yapıtları içinde ayrı bir yeri vardır. Olgunluk dönemi ürünlerinin başlangıcını oluşturur. Epik, lirik, tarihsel ve çok kişisel unsurların güzel bir karışımıdır. Artık dizginsiz coşkular, duygulanımlar şaire değil, şair onlara egemendir, onları denetimi altında tutarak, bir kendiliğindelik içinde dile getirerek yazmaktadır.
Okur bir yandan Şili’nin tarihine, dolayısıyla Latin Amerika, hatta tüm Amerika tarihine tanık olur, çünkü Şili’nin tarihi sömürgeciliğin getirdiği savaşların ve acıların tarihidir; öte yandan şairin birçok yaşamını, kişiliğini keşfederken onun insan ve ülke sevgisini, kişisel dramını başka bir cepheden görür.
Neruda, 1945’te senatör seçilmesinden ve Komünist partisine kaydolmasından sonra siyasal etkinliklerini ve daha önce yazmaya başladığı “Canto General”ın yazımını birlikte sürdürmeye başlar.
1948’in başında hakkında verilen tutuklanma kararı üzerine gizlenmek, hatta yurt dışına kaçmak zorunda kalır.
Neruda kitabını gizlilik içindeyken daha yoğun bir biçimde yazmayı sürdürür. Şaire göre İspanyol istilacı, baskıcı, işkenceci, kan dökücü, yıkıcı babadır. Babayla İspanyol’un bu özdeşleştirilmesine yer yer rastlarız bu kitaptaki şiirlerde. Dolayısıyla babasının soyadını, İspanyollar arasında yaygın olmasından dolayı soyadları anılan istilacılar arasında görmek şaşırtıcı değildir.
Çelişkili, ama anlaşılır bir biçimde aynı adı öldürülen halktan kişiler arasında görmek de olası. Babası İspanyoldur, ama sade bir demiryolu işçisidir, halktan bir kişidir.
Canto General, Neruda’nın dolaştığı bütün Güney Amerika kıtasında, Pasifik karşısında, And Dağları’nda, gizlilik içinde kaldığı halktan insanların evlerinde, gecekondu evlerde ya da lüks otellerde, Arjantin’de, Peru’da, Meksika’da, Macchu Picchu Dorukları’nda, balta girmez ormanlarda yazılmıştır.
Her gittiği yerde gördüğü, halkının güzelliklerini, kadınlarının büyüsünü, dostlarının çalışmasını ve vatandaşlarının zekâsını güçlü bir biçimde duyumsatır. İnka, Aztek, Maya gibi büyük yerli uygarlıklarının beşiği olan Amerika’nın büyüklüğünü keşfettirir.
Neruda’ya göre Amerika halklarının yaşadıkları, en karanlıktaki olaylar gün ışığına çıkarılmalıdır. Amerika’nın ağaçları, çiçekleri, volkanları, ırmakları şiire dökülmelidir. Tarih ve toplum bilinci bunu gerektirmektedir.
EPİK VE LİRİK İÇ İÇE
Ne ki kitabı yalnızca Şili’ye ve Latin Amerika’ya, daha da ileri giderek dünyaya tarihsel bakışın bir ürünü olarak görmek yanlış olur. Aynı zamanda şairin anılarından, imgesel bakışından, şiirsel deneyimlerinden süzülüp gelen, önceliğin hep şiirde olduğu bir kitaptır.
Buradaki şiirler, kazıdıkça imgesel mücevherlerin bulunduğu büyük bir maden damarının ürünleri gibi serilir önümüze.
Sayfalar boyunca ilerledikçe coğrafyaya, tarihe yaklaşımdaki, siyasal suçlamalardaki epik söylemle kişisel yaşamöyküsünün sunumundaki, uzaktaki dostlara mektuplardaki lirik söylem iç içe geçer.
Kimi yerde siyasal söylem ağırlık kazansa da şair, Uyansın Oduncu başlıklı IX. bölümün sonunda, “Hiçbir şey çözmeye gelmedim. / Şarkı söylemeye geldim buraya, / sen de benimle söyleyesin diye” siyasal kimliğinin ötesine geçerek şair kimliğini öne çıkarır.
Özel olarak Şili’nin, genel olarak Amerika’nın yazgısı aynı zamanda şairin de yazgısıdır. Dolayısıyla Şili’nin ve öteki Amerika ülkelerinin sömürgeci İspanyollarca istilasından, yakın zamanlardaki maden işçilerinin grevlerine dek geçen yüzyılları kucaklayan dizelerde Amerika’nın; onu teriyle, kanıyla kuran, köklerini derinliğine daldıran halkın tarihsel ve siyasal konumuna tanıklık edilir, yorumu yapılır.
Sonra adlar, adlar ve adlar... Yerli kabile reisleri, istilacı kaptanlar, hainler, diktatörler, işkenceciler, sendikacılar, şairler, değerli önderler, halkın dostları ve düşmanları, sade insanlar... Şili engin bir kitap gibi açılır önümüze.
Zaten Neruda da 1962’de, Şili Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada şöyle diyecektir: “Ne var ki en önemli, en engin kitabım, Şili adını verdiğimiz şey olmuştur. Vatanı durmadan okudum, gözümü üstünden hiç ayırmadım.”
Canto General, Amerika kıtasında sanatın ve edebiyatın kötümserlik içinde bulunduğunu ve halktan uzaklaştığını düşünen şairin bu duvarı yıkmak için giriştiği çabanın da ürünüdür. Ona göre, acılarımızı aşmamız ve yıkımın üzerine çıkmamız gerekmektedir.
Gerçekten de bu kitap üzerine yapılacak derinlikli bir inceleme, şairin imgelerinde özelde Şili halkına, genelde dünyadaki bütün halklara ilişkin göndermelerdeki çeşitliliği, zenginliği ortaya çıkartacaktır.
Neruda yine bu kitabıyla Amerika’yı, Amerika halklarını şiirsel bir bakışla keşfetmiş, onu yeniden kurarak saygınlığına kavuşturmak istemiştir. Onun dizelerindeki halk artık siyasal söylemdeki soyut, yoksul halk değil, gerçek ve somut halktır.
Evrensel Şarkı (Canto General) / Pablo Neruda / Çeviren: Adnan Özer / Can Yayınları / 552 s. / 2020.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi