30 bin sarsıntıya karşı sıfır önlem

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi’ne (AFAD) göre Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 42’si birinci derecede deprem kuşağı üzerinde. Türkiye’de 2017 yılı içerisinde yaklaşık 30 bin deprem kayıtlara geçti. NG Araştırma, günlük hayatımınız bir parçası olan deprem farkındalığı konusunda 1064 kişinin katıldığı bir çalışma yaptı. Araştırmaya göre, yaşadıkları binanın depreme dayanıklılık testlerinin yapılıp yapılmadığını katılımcıların 3’te 1’i biliyor. Katılımcıların 4’te 1’i ise bu testin hiç yapılmadığını belirtti. Yaşadıkları ve çalıştıkları yerde hiç toplanma alanı olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 30 olarak belirlendi. Diğer yüzde 26’lık kısmı ise bu konuda herhangi bir fikri olmadığını ifade etti.

Çömelerek korunma

Araştırmanın sonuçlarına göre her 10 kişiden 6’sı deprem yaşama olasılığını kader olarak gördü. Her 10 kişiden 3’ü kaçıncı derece deprem bölgesinde yer aldığını bilmediğini ve her 10 kişiden 3’ü ise depremle ilgili hazırlık yapmadığını belirtiyor. Katılımcıların 3’te 1’i deprem olduğu anda binayı terk etmek gerektiğini düşünüyor. Uzmanlar deprem anında bina içinde fazla hareket edilmemesi, depremin hemen ardından bina dışına çıkılması gerektiğini belirtiyorlar. Araştırmada elde edilen veriler gösteriyor ki her 5 kişiden 4’ü deprem sırasında çömelerek korunmayı tercih ediyor. Bu yöntem Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından güvenli duruş pozisyonları arasında kabul ediliyor.

Alternatif bir görüş olarak, Amerikan Uluslararası Kurtarma Ekibi Şefi ve Afet Olayları Müdürü Doug Copp’a göre, bu yöntem birçok insanın deprem sırasında çömeldiği için ezilme riski ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor.

Diğer taraftan “hayat üçgeni”, deprem sırasında en güvenli pozisyon olarak kabul ediliyor. Sabit, dayanıklı ve büyük hacimli eşyaların yanına sığınarak hayat üçgeni oluşturulabilir. Ayrıca elektrik kaçağı olma riskine karşı deprem sırasında ışık açmak kesinlikle yapılmaması gerekenler listesinde yer alıyor.