74. Cannes Film Festivali dün gece ‘Annette’ ile açıldı
Leos Carax altmış yaşını yeni bitirdi ama gençlik günlerinden bu yana her filminde gözlemlenen sinemasal vasiyet niteliği, zaman içinde giderek derinleşen bir çizgi izliyor. Aslında Carax’ın her filmi için, hem ilk hem de son filmi demek mümkün...
Çocukluğunda filizlenen Fransız Yeni Dalga akımının izlerini kendi varoluşçu saplantılarıyla harmanlayan özgün dili, Carax’vari felsefi ve edebi kaygılar yanında, bu kez yıllardır özlemlediği müzikal boyutu da kucaklamış. Sparks grubundan gelen işbirliği önerisi, uluslararası bir müzikal filmin kapılarını açmış. Müziğin yaşamının vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulayan Leos Carax, klasik Amerikan müzikali bekleyenleri ters köşeye yatırıveriyor tabii. Jacques Demy’in etkisi de sezinleniyor kuşkusuz ama Carax, en çok Carax’a benzemekte!
Opera dünyasının ünlü sopranolarından Ann (Marion Cotillard) ile salonları tek başına dolduran kışkırtıcı güldürü ustası Henry (Adam River) arasındaki fırtınalı ilişkiyi, tutkulu aşk, doğal kıskançlık ve aşırı şiddet boyutlarıyla sergileyen mizansen cambazı Leos Carax, yer yer, kadınlara yönelik şiddet ve taciz gibi güncel konulara da incelikli göndermelerde bulunuyor. Öyküyü, zaman zaman bu aykırı çiftin küçük kızları Annette’in gözüyle irdeliyor Fransız yönetmen. Babası tarafından çok küçük yaşta sahneye şarkıcı olarak çıkarılan Annette’in, aslında algılandığı gibi bir kukla değil, gerçekleri çok iyi gören gerçek bir çocuk olduğunu, finalde ustalıkla vurgulayarak...
Kısacası, “Annette” defalarca izlenmesi gereken, her izleyişte farklı tatlar damıtacak zenginlikte has bir yaratıcı sineması örneği. Cannes Festivali’nin savunduğu yedinci sanat anlayışının sağlam bir simgesi, dolayısıyla anlamlı bir açılış filmi...
AYRI BİR FESTİVAL GİBİ
Spike Lee önderliğindeki jürinin işi hayli zevkli, o oranda da zor gözüküyor, bu garip dönemin ertelenmiş festivalinde. Altın Palmiye’nin 24 adayı arasında Wes Anderson, Jacques Audiard, Bruno Dumont, İldiko Enyedi, Asghar Farhadi, Mia Hansen-Love, Nanni Moretti, François Ozon, Sean Penn, Kirill Serebrennikov ve Joachim Trier gibi yapıtları heyecanla beklenen yönetmenler bulunuyor...
Bu arada, ilk filmlerini gerçekleştiren 31 yönetmenin, farklı bir jüri tarafından verilecek Altın Kamera ödülü yarışı, festival içinde belki de daha heyecan verici ayrı bir festival niteliğinde...
Yan bölümlerin çekici seçkilerini de unutmazsak, bu olağandışı etkinlikte her gün 8-9 değişik film izlemek mümkün!
Olağanüstü bir ziyafet sofrası mı? Yoksa israf mı? Tanımlamak güç...
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı