Adım başı üniversite

Türkiye'de tam 11 çesit vakıf üniversitesi var! Fethullah Gülen Cemaati'ne, başka cemaatlere, holdinglere, dershane ve okul kökenlilere, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait üniversiteler var.

Adım başı üniversite
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.08.2013 - 06:36

Türkiye’de 78 vakıf üniversitesi var. Bu sayısı son 5 yılda iki katına çıktı. İstanbul’da vakıf üniversiteleri öğrencilerinin sayısı, devlet üniversitelerini geçti. Ankara, İzmir, Kayseri, Konya ve Gaziantep, en çok vakıf üniversitesi olan iller. Üniversite sayısı hızla artıyor ancak pasta büyümüyor! Bu nedenle de vakıf üniversitelerinin çoğu reklamla ayakta kalmaya çalışıyor. Kimi zaman aşırıya kaçan reklam kampanyaları “Eğitimde bu kadar reklam olur mu” sorusunu akla getiriyor. Bu alanda ciddi bir “reklam kirliliği” yaşanıyor.

Vakıf üniversiteleri çeşit çeşit! Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı üniversiteler var, dini cemaatlerin desteklediği ya da iktidara yakın grupların kurduğu üniversiteler var, mütevelli heyeti başkanı hükümete ya da dini cemaate yakın üniversiteler var. Kreşten üniversiteye öğretim kurumları kuranlar var, dersane sahiplerinin, holdinglerin, STK’lerin, TOBB, İTO gibi kuruluşların kurdukları üniversiteler var. Cemaatler tarafından desteklenen üniversitelerin fiyatları daha düşük, olanakları çok. YÖK’ün tüm vakıf üniversitelerine karşı aynı nesnellikte olmadığı da kulağımıza fısıldanan bir iddia.

Vakıf üniversitelerinin ücretleri de çok farklı. Bir yıllık eğitim ücreti 10 bin olan da var, 50 bin olan da.

 

‘Kaçak güreş var!'

Vakıf üniversitelerinin birinde yöneticilik yapan bir öğretim üyesi, bu üniversitelerin YÖK’le yaşadıkları sorunları şöyle anlatıyor: “Vakıf üniversiteleri belli bir mantığa göre kuruldu. YÖK, ‘sen zenginsin ve zenginliğinin bu toplumdan kaynaklandığının bilincinde olarak gelirinin bir bölümünü eğitime vakfediyor, bir üniversite kuruyorsun. Vakıf sahibi olarak mütevelli heyetin başındasın ama aynen devlet üniversitelerinde olduğu gibi vakıf üniversitelerini de yönetecek olan benim. Hatta devlet üniversiteleri üstünde hakkım 1 ise senin üzerindeki hakkım ve müdahale gücüm 1.5 olacak’ diyor. Ancak vakıf üniversitelerini kuran insanların kafalarında bu yok. Onlar da diyor ki: ‘Üniversite kurarak itibar sahibi oluruz. Biçimsel olarak YÖK’ün dedikleri gibi olsa da içerik olarak bu kurumları bir işletme gibi yönetiriz.’

En büyük yapısal sıkıntı, vakıf üniversitelerini kuran insanların üniversite modeliyle, YÖK’ün kafasındaki model birbirinden çok farklı. YÖK denetlerken, ‘bunları yaptın mı?’ diye bakıyor, üniversite bunları şeklen yapmış gözükmekle birlikte mümkün olduğu kadar işletme gibi düşünerek başka imkânlar da sağlamaya çalışıyor, buradan bir ekonomik getiri bekliyor. Gözle görünmeyen aldatmaca, adı konulmamış kaçak güreş var. Vakıf üniversiteleri YÖK’le çatışmak istemiyor ama kendi kafalarındaki modelden de vazgeçmek istemiyor. YÖK’ün istediği koşullar duruma göre yerinde veya ağır.

Üniversiteler o koşulları yerine getirmek için hileli şeyler de yapıyor. Örneğin YÖK ‘açacağın her bölüm için 3 tane kadrolu hoca alacaksın’ diyor. O bölüme yeterli öğrenci gelmezse bu hocaların maaşları nasıl ödenecek? Bölüm, fakülte, üniversite açma koşulları için el altından göz boyama yapıyorlar. Vakıf üniversitelerinde hiçbir şey göründüğü gibi değil. YÖK bu kurumlara daha rahat hareket etme imkânı sağlarsa iyi olur ama bu kurumların çoğu da bir boşluk bulurlarsa istismar etmeye müsaitler. Belki de bu yüzden YÖK ince eleyip sık dokuyor, biliyor ki 1-2’si batarsa sistem çok ciddi biçimde tartışılır.”

 

Üniversite mi şirket mi?

Bazı vakıf üniversitelerinde kurucuların bu üniversiteleri, kendi ‘şirketleri’ gibi görme eğilimi, kurumsallaşma sürecini olumsuz etkiliyor. Vakıf üniversitelerinde mütevelli heyetlerinin kompozisyonları ve mütevelli heyeti başkanlarının yönetime aşırı karışması da eleştiri konusu oluyor. Bazı vakıf üniversitelerinde, mütevelli heyet başkanları ile rektörlerin, dekanların yönetim anlayışı da farklı. Biri üniversiteyi işletme gibi, diğeri kamu kurumu gibi görüyor.

Arkalarında, kaynak yönünden güçlü bir vakıf bulunmayan vakıf üniversiteleri, büyük ölçüde öğrenciden aldıkları ücretlerle yaşıyor. O zaman da öğrenci başına yapılan harcama düşüyor. Vakıf üniversiteleri arasında öğrenci başına yapılan harcama açısından büyük farklılıklar var ve bu farklılık öğretim kalitesinde de farklılık yaratıyor.

 

Hocaların işi zor!

Bir vakıf üniversitesinde hem hoca, hem yönetici olan bir öğretim üyesi, bu üniversitelerde görev yapan hocaların durumunu anlatıyor:
“Maaşlar pazarlık usulune dayandığı için çok iyi ücret alan da var, mağdur olan da var. Hocaların bir eli yağda bir eli balda değil. Görev tanımı bakımından işleri daha zor. Öğretim elemanları da kamu üniversitelerindeki kadar rahat değil. ‘Dersime girerim, araştırmamı yaparım’ diyemiyor, birçok işi yapmak durumunda kalıyor.”

 

Kalite farkı çok

Vakıf üniversiteleri arasında fiziki koşullar, teknolojik olanaklar, tercih eden öğrenci profili ve mütevelli heyeti başkanının öncelikleri açılarından çok ciddi farklılıklar var. Üniversitelerin verdiği eğitimi tarafsız olarak inceleyecek bir “Kalite Güvence Sistemi”, standartları belirleyecek, denetleyecek ölçütler yok. Bir vakıf üniversitesi yöneticisi, “Falan üniversite iyi deniliyor. Neye göre iyi belli değil. İş reklama ve kamuoyu yaratmaya bağlı. Üniversiteler, pastayı büyütmek yerine reklamla ayakta kalmaya, sektörel bir akıl yürütmek yerine kurumsal bir kurnazlıkla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Ancak vakıf üniversiteleri ‘parayla diploma’ veren kurumlar da değil. Kaliteli olmak zorundalar. Doğru değerlendirmeler yapılırsa, mütevelli heyet başkanları üniversite yöneticiliği misyonuna sahip olurlarsa hem kamu üniversiteleri ile rekabet gelişir, hem uluslararası arenada Türkiye için bir zenginlik olur” diyor.

 

Son 3 yılda kurulan vakıf üniversiteleri

*Hamdullah Emin Paşa (Alanya)

*Fatih Sultan Mehmet (İstanbul)

*Gedik Üniversitesi (İstanbul)

*İpek Üniversitesi (Ankara)

*Selahattin Eyyübi (Diyarbakır)

*Süleyman Şah (İstanbul)

* Türk Hava Kurumu (Ankara)

*Uluslararası Antalya (Antalya)

*Murat Hüdavendigar (İstanbul)

*Bezmiâlem Vakıf (İstanbul)

*Sabahattin Zaim (İstanbul)

*Canik Başarı (Samsun)

*Kemerburgaz (İstanbul)

*Gıda Tarım (Konya)

*Nişantaşı (İstanbul)

*Sanko (Gaziantep)

*Üsküdar (İstanbul)

*Kanuni (Adana)

*Bilge (Ankara)

*Avrasya (Trabzon)

*Orhangazi (Bursa)

*29 Mayıs (İstanbul)

*Karatay (Konya)

*MEF (İstanbul)

 

Öneriler

İmaja aldanmayın

* Vakıf üniversitelerinin fiziki koşullarını çok iyi araştırın.
* Reklamlara itibar etmeyin.
* Bursların devamlılığı konusunu netleştirin, ikinci yıl çeşitli nedenlerle kesilen burslar oluyor.
* Derse girecek hocaları, akademik kadroyu iyi araştırın.
* Hepsinin yurtdışında 10-15 üniversiteyle anlaşması var ama bunların çoğu göstermelik, işlevsel değil. Yurtdışındaki kurumlarla ne kadar organik bir ilişkileri var, öğrenin.
* Üniversiteyi, sadece meslek sahibi olmak için değil, dünyaya entelektüel gözle bakabilmek için de seçin.
* Kâğıt üzerinde kulüp çok ama ne kadar işlevsel, kontrol edin.
* Üniversitenin ismine, imajına aldanmayın.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler